- Şehitkamil / Gaziantep
- +90 (342) 232 80 81
- info@cemiyet.com.tr

Fonksiyonel tıp ile vücudunuzu yenileyin!
14 Nisan 2025Dr. Selahattin Avcı, vücudumuzun antioksidan kapasitesini arttırarak hastalıklara karşı daha dirençli olmamızI sağlayan glutatyon tedavisinin yanı sıra IV Alfa Lipoik Asit (AA) ve ozon tedavisi hakkında önemli bilgiler verdi.
Glutatyon tedavisi
Glutatyonun vücutta sürekli bulunduğunu ifade eden Dr. Selahattin Avcı, “Ansioksidanın anası olarak da ifade edilen glutatyonun vücutta az bulunması durumunda takviye yapılması, hastalıklara karşı vücudun direncini oldukça yükseltir. Glutatyonu aktif kullanmak için arttırmanın en etkili yolu elbette IV yolu ile damardan alınmasıdır. IV glutatyon alımı dışardan takviye edildiğinde direk kan dolaşıma katılır, vücudu serbest radikallere karşı korumakla birlikte destekler ve hücrelerin korunmasını kontrol altına alır” dedi.
Dr. Selahattin Avcı, glutatyon tedavisinin faydalarını şöyle sıraladı:
*Bağışıklık sistemini güçlendirir.
*Vücudu zararlı serbest radikallerden korur ve vücudun savunma mekanizmasına büyük oranda destek sağlar.
*Vücut enerjisini ve ısısını arttır.
*Kas performansının artmasını sağlar.
*Eklem ve kaslarda oluşan ağrıların etkilerini azaltır.
*Cildin yenilenmesini sağlar.
*Cilde parlaklık kazandırır.
*Yaşlanma geciktirici etkisi vardır.
*Tip 2 diyabet ve insülin direncinin oluşturabileceği zararlı etkileri azaltır.
*Karaciğer yağlanmasında tedaviyi kolaylaştırır.
*Sigara ve alkole bağlı oluşan sağlık sorunlarının zararlarını önler.
*Zihinsel odaklanmayı sağlar.
*Düzenli ve yeterli uyku kalitesini arttırır.
*Cildin beyazlanmasını ve daha parlak olmasını sağlar.
*Alzheimer hastalığının tedavisinde aktif rol oynayarak, hastalığın yarattığı etkileri daha minimize etmeye yardımcı olur.
Glutatyon tedavisi ve süresi
Glutatyonu arttırmanın ve aktif kullanmanın en etkili yolunun IV yolu ile damardan almak olduğunu söyleyen Dr. Avcı, “Bu yöntem, şu anda da tüm dünyada yaygın olarak kullanılan hızlı ve etkili bir yöntemdir. Her bir kür haftada bir gün olmak üzere beş hafta sürerek takviye sağlanır. Ve her bir seans 15 dakikalık bir uygulamadır. Danışan uygulama sonrası günlük yaşamına olduğu gibi dönebilir. İsteğe ve doktorun önerisine bağlı olarak yılda iki kür uygulaması da yapılabilir” dedi.
IV Alfa Lipoik Asit (AA) tedavisi
ve faydaları
“IV alfa-lipoik asit (ALA), birçok gıdada bulunan ve hücrelerin oksidatif hasardan korunmasına yardımcı olabilen, C ve E vitaminleri gibi doğal ancak güçlü bir antioksidandır” ifadelerini kullanan Dr. Avcı tedavinin faydaları hakkında da şunları söyledi: “IV ALA tedavisi, emilimi atlayarak ALA’yı doğrudan kan dolaşımına iletebilir. Bu büyülü antioksidan sadece yaşlanma karşıtı bir kalkan değil, aynı zamanda sağlığımızın birçok alanında önemli bir rol oynar.
*Vücudumuzda bulunan toksik ağır metallerle şelat oluşturup, atılmalarını sağlar. Özellikle arsenik, civa, kurşun ve demir detoksifikasyonuna destek olur.
*Hücrelerin kendilerini yenilemesine katkı verir.
*Karaciğer fonksiyonlarını korur.
*Beyin fonksiyonlarını korur, bilişsel fonksiyonları ve hafızayı güçlendirir.
*Sinir sistemini korur, Alzheimer, demans gibi nörodejeneratif hastalıkların önlenmesinde kullanılabilir.
*Kan şekerini düzenler.
*Şeker hastalığının meydana getirdiği sinir hasarlarına karşı koruyucudur. (Diyabetik nöropati en önemli endikasyon alanlarındandır.)
*Güçlü antienflamatuvar etkinliğe sahiptir. Kronik yorgunluk ve halsizlik gibi durumların giderilmesinde de önemli bir rol üstlenir.
*İştah kontrolü sağlayarak kilo yönetiminde büyük destek sunar.
*Yüksek anti aging/yaşlanma karşıtı etkisi ve cilt yenileme sunar.
*Katarakt, glokom gibi göz hastalıklarının tedavisinde etkilidir.
*HIV, HPV, hepatit tedavilerinde yardımcı olarak uygulanabilmektedir.
Alfa Lipoik Asit (ALA) vücudumuzda doğal olarak bulunan karaciğerdeki antioksidan mekanizmanın çalışmasında önemli rol oynayan organik bir maddedir. Yaşlanmaya bağlı olarak metabolizmamızdaki miktarı azalır. Bu nedenle belirli dönemlerde damar yolu ile izotonik serum içerisinde belirli dozlarla verilmesi antioksidan sistem ve bağışıklık sistemimiz için önemlidir. Genellikle haftada bir seans olmak üzere doktorunuzun önerisiyle 4-5 seans uygulanabilir.”
Ozon tedavisi
Ozon tedavisini, “Kişinin dolaşım sistemine O3 molekülü olarak bilinen ozon gazı verilerek vücudun iyileşme sürecini uyarmak amacıyla terapötik yanıt oluşturması için uygulanan tedavi” olarak tanımlayan Dr. Avcı, “O3 molekülü oksijenin kararsız bir formudur ve renksiz bir gaz olarak ifade edilir. Dolaşımın iyileştirilmesi, hücrelerdeki oksijen seviyelerinin artması ve bağışıklık sisteminin uyarılması ozon tedavisinin ana etkileridir. Bunun yanında oksitlenme özelliğinin yüksek olması nedeniyle tıbbi uygulamalarda öne çıkar. Anti-mikrobiyal etkileri ile mikroorganizmaların uzaklaşmasında destekleyicidir” dedi.
Ozon tedavisinin faydaları
Ozon tedavisinin vücuttaki oksijen miktarını artırdığını belirten Dr. Avcı, bu tedavinin faydaları hakkında da şu bilgileri paylaştı: “Hücre yenilenmesini sağlayarak hasarlı hücreleri onarır, oksijen seviyesini iyileştirir ve bağışıklık sistemini güçlendirir. Bakteri, virüs ve mantar gibi istilacıların büyümesini durdurabilir. Bunu hücre yenilenmesi yoluyla yapar.
*Kronik inflamasyona bağlı alerjiler ya da otoimmün hastalıklarının semptomlarının azaltılmasında yardımcıdır.
*Metabolizmanın hızlanmasına destek olmasıyla yağ yakımını hızlandırır ve böylece kilo kontrolüne destek olur.
*Vücutta serotonin olarak bilinen mutluluk hormonu salgısının artmasını destekler ve bu sayede depresyon ile mücadelede yardımcıdır.
*Bağışıklık sisteminde kırmızı ve beyaz kan hücrelerin üretimi destekler, kontrolsüz hücre çoğalması olarak bilinen kanserleşmeye karşı etkin rol oynayabilir.
*Şeker hastalarında dolaşım problemlerinden dolayı damar sistemlerinin hasar alma ihtimali yüksektir. Bu nedenle yara iyileştirme mekanizmaları sağlıklı bireylere göre daha yavaş çalışır. Bu nedenle ayak gibi bölümlerde bir yara oluşursa iyileşme tam sağlanamadığı için kangren gibi durumlar yaşanabilir. Bölgeye oksijenin taşınması için bu terapi yardımcı rol oynayabilir ve kişinin yaraları kapanarak diyabetik ayak gibi çeşitli komplikasyonların önüne geçilebilir.
*Serbest radikallerin ciltte yaptığı hasara bağlı yaşlanma hızlanabilir. Bu terapi toksinlerin ve serbest radikallerin ciltten uzaklaşmasını sağlayarak anti-aging bir özellik gösterebilir.
*Bağışıklık sisteminin çalışmadığı ya da immün yetmezliğine neden olan viral enfeksiyonların yaşandığı durumlarda vücudun mücadelesini arttırabilir.
*Mantar, bakteri, parazit ya da virüs gibi tüm mikroorganizma formları ile savunma kapasitesi terapi sayesinde yükselebilir.
*Solunum yolu problemleri çeken kişilerde semptomların yatıştırılmasında öne çıkabilir. Bu kapsamda KOAH hastaları ve sigara bağımlıları üzerine yapılan çalışmalarda hareket kapasitelerinin arttığına dair olumlu sonuçlar yer almaktadır.
*Eklem iltihaplanması, fibromiyalji, kas ağrısı, bel ve boyun fıtığı gibi durumlarda da destekleyici rol üstlenebilir.
Yapılan terapi hastalıkların türüne ve belirtilerine göre de farklılık gösterir. Terapide seanslar ortalama olarak 10-15 seanstan oluşur ve haftada 2-3 kez kişinin bu seanslara girmesi gerekir. Yılda bir kez bu kür tekrarlanabilir.”
Ozon tedavisi kimlere yapılmaz?
Yakın dönemde kalp krizi geçirenlere ozan tedavisi uygulanamayacağını söyleyen Dr. Avcı, “Ayrıca hamilelerde, kronik kanamalı hastalarda, hipertiroidi olan kişilerde, ciddi kansızlık çekenlerde, yüksek tansiyon hastalarında terapinin yapılması doktor kontrolü dışında doğru değildir” dedi.