- Şehitkamil / Gaziantep
- +90 (342) 232 80 81
- info@cemiyet.com.tr
Medical Point’te hekimlik yalnızca işimiz değil; birlikte büyüttüğümüz bir değer
13 Kasım 2025Medical Point Gaziantep hekimlerinden Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Sidar Burcu Ateş Demiroğlu ve eşi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Çağdaş Demiroğlu ile meslek seçimlerini, uzmanlık alanlarını, sundukları sağlık hizmetlerini; hastalara, hastalıklara ve hekimliğe bakış açılarını konuştuk.
Uzm. Dr. Sidar Burcu Ateş Demiroğlu meslek seçiminde en güçlü motivasyon kaynağını; “Bir insanın yeniden ağrısız ve özgürce hareket edebilmesini görmek” şeklinde tanımlarken, Dr. Öğr. Üyesi Çağdaş Demiroğlu, “Bir aileye yeni bir canlının katılışına güvenle eşlik etme fikri, en başından beri bu alana gönül vermemi sağladı” ifadelerini kullandı.
Kendinizi tanıtır mısınız? Alan tercihinizde ne etkili oldu?
S.D.: Fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzmanıyım. Beni mesleğe çeken en güçlü motivasyon, bir insanın yeniden ağrısız ve özgürce hareket edebilmesini görmekti. Günlük pratiğimde ağrı tedavisi ve rehabilitasyon alanında çalışıyorum; ultrason eşliğinde enjeksiyonlar, omurga enjeksiyonları, sinir blokları ve radyofrekans (RF) gibi minimal invaziv işlemler uyguluyorum. Bu sayede yalnızca ağrıyı geçici olarak susturmayı değil, kaynağı hedefleyerek hastayı güvenle günlük yaşamına döndürmeyi amaçlıyorum.
Rehabilitasyon ise bu bölümü seçmekteki bir diğer motivasyonum. Örneğin serebral palsili bir çocuğa uyguladığımız botulinum toksin sonrası yürüyüşündeki düzelmeyi görmek, hem aileyle birlikte aynı sevinci paylaşmamı hem de neden bu mesleği seçtiğimi her gün yeniden hatırlatıyor. Özetle kanıta dayalı, mümkün olduğunca cerrahi dışı yöntemlerle, ölçülebilir hedefler koyarak insanları ağrısız ve aktif yaşama döndürmeye odaklanıyorum.
Ağrı tedavisinde güncel yaklaşımlar
Hangi durumlarda girişimsel yöntemler tercih edilir? Bu yöntemler, hastaya ne kazandırır?
S.D.: Güncel bilimsel yaklaşımları olabildiğince yakından izliyorum. Hedefimiz, ağrıyı kısa sürede belirgin biçimde azaltıp, hareketi güvenle geri kazandırmak. Bunu, girişimsel işlemleri kişiye özel fizik tedavi ve egzersizle birleştirerek yapıyoruz. İlk adım hızlı rahatlama, ikinci adım bu kazanımı koruyup güçlendirme.
Bel–boyun kaynaklı ağrılarda görüntüleme eşliğinde omurga enjeksiyonları, diz–omuz–topuk dikeni gibi sorunlarda ultrason eşliğinde eklem ve yumuşak doku enjeksiyonları uyguluyoruz. Uygun hastalarda sinir odaklı yöntemlerden (Radyofrekans gibi) de yararlanıyoruz; ardından verdiğimiz egzersiz ve günlük yaşam önerileriyle sonucu destekliyoruz.
Sonuç olarak, birçok hastayı cerrahiye gerek kalmadan ağrıdan kurtarıyor, hareket ve yaşam kalitesini geri kazandırabiliyor, çoğu zaman da ilaç yükünü azaltıyoruz.
Bu işlemlerde ultrasonografi kullanıyorsunuz. Ultrason eşliğinde yapılan enjeksiyonlar neden daha güvenli ve etkili kabul ediliyor? Sizin klinik yaklaşımınız nedir?
S.D.: Doğrusu uygulama alanları milimetrik ölçekte olduğu için ultrason rehberliği olmadan enjeksiyon artık düşünemiyorum. Ultrason eşliğinde enjeksiyonlarda iğne ucu ve hedef doku anlık olarak görülür, damar-sinir yapılardan uzak durulur. İlaç, gereksiz yayılım olmadan düşük dozla doğru noktaya verilir, böylece hem güvenlik artar hem de nokta atışı tedavi sağlanır.
Sık görülen ancak çoğu zaman gözden kaçan lipödemde erken belirtiler nelerdir? Ne zaman, hangi uzmana gidilmelidir? Tedaviden bahseder misiniz?
S.D.: Lipödem sanılandan daha sık görülüyor, bu nedenle de bu hastalıkta erken tanı çok önemli. Erken uyarı işaretleri; bacaklarda ağrı ve hassasiyet, şekil bozukluğu/ simetri kaybı ve kolay morarma olarak karşımıza çıkıyor. Eğer kişide bu bulgular varsa mutlaka fiziksel tıp ve rehabilitasyon (Fizik tedavi) hekimine başvurulmalıdır.
Erken dönemde, eğitimli fizyoterapistlerimizin uyguladığı (Kişiye özel egzersiz, manuel teknikler, kompresyon eğitimi) yaklaşımlarla; gerekli olgularda hedefe yönelik enjeksiyon tedavileri ile birlikte yüz güldüren sonuçlar alıyoruz. Amaç ağrıyı azaltmak, fonksiyonu artırmak ve ilerlemeyi yavaşlatmaktır. Ne kadar erken başvurulursa, günlük yaşama dönüş ve görünümde iyileşme o kadar belirgin oluyor.
Sosyal medyada içerik üreten bir hekim olarak yanlış bilgiyle nasıl mücadele ediyorsunuz?
S.D.: Maalesef sosyal medyada ciddi bir bilgi kirliliği var. Etkileşim uğruna bilimsel dayanağı olmayan paylaşımlar yapılıyor ve insanlar yanlış yönlendiriliyor. Bize düşen, hem poliklinikte hem de sosyal medyada bu yanlışları sakin, anlaşılır ve kanıta dayalı biçimde düzeltmek; her durumda kişiye özel değerlendirme gerektiğini hatırlatmak.
Çağdaş Bey, siz kendinizi tanıtır mısınız? Sizin alan tercihinizde ne etkili oldu, var mı bir hikâyeniz?
Kadın hastalıkları ve doğum uzmanıyım. Annem ebe-hemşire, dolayısıyla çocukluğum onun nöbet dönüşlerinde anlattığı doğum hikâyelerini dinleyerek geçti. Bir aileye yeni bir canlının katılışına güvenle eşlik etme fikri, en başından beri bu alana gönül vermemi sağladı. Tıp fakültesinde laparoskopik ve histeroskopik cerrahinin inceliğiyle tanışınca, el becerisi ile teknolojinin buluştuğu bu alana olan ilgim daha da derinleşti.
Bugüne kadar binlerce doğuma tanıklık ettim; her ilk nefes, neden bu mesleği seçtiğimi bana yeniden hatırlatır. Gebelik öncesi danışmanlıktan gebelik takibi ve doğuma, doğum sonrası döneme kadar süreci kişiye özel ve kanıta dayalı yürütüyorum. Uygun olgularda minimal invaziv (Laparoskopik/histeroskopik) girişimler yanında açık cerrahi de uyguluyorum. Ayrıca genital estetik ve rekonstrüktif cerrahi (Örneğin labioplasti, perine onarımları, doğum sonrası deformitelerin düzeltilmesi) alanında endikasyon, güvenlik ve etik çerçeveyi temel alarak çalışıyorum; fonksiyon ve estetiği birlikte gözetiyorum. Önceliğim daima hasta güvenliği, gereksiz müdahaleden kaçınmak ve açık iletişim.
Gebelik takibinde yaklaşımınız nasıldır? İlk muayeneden doğuma kadar dikkat ettiğiniz hususlar, öncelikleriniz nelerdir?
Ç.D.: Gebelik benim için sadece tıbbi bir süreç değil, uzun soluklu bir yol arkadaşlığı. İlk görüşmede ayrıntılı öykü ve muayene ile riskleri belirleyip, döneme uygun tarama ve ultrason planını netleştiriyoruz. Aynı anda beslenme, egzersiz, ilaç–takviye kullanımı ve iş/yaşam düzeni için kişiye özel öneriler ile takibi sürdürüyoruz.
Bu süreçte en çok önemsediğim şey iletişim ve güven. Soruların rahatça sorulabildiği, kararların birlikte alındığı bir ortam kurmak önceliğim. Kontroller ilerledikçe gerçekten aile gibi oluyoruz; doğum tercihleri gibi konularda (Doğum şekli, ağrı yönetimi) birlikte bir doğum planı hazırlıyoruz ve olabildiğince gereksiz müdahaleden kaçınıyoruz. Önceliğim her zaman anne–bebek güvenliği, net bilgi, sakin bir takip ve saygılı iletişimdir. Her gebeliğin, her annenin ve her bebeğin hikâyesi ayrı ve özeldir; bu yolculuğa saygıyla ve keyifle eşlik etmek benim için mutluluk.
Doğum yöntemi (Normal doğum–sezaryen) kararını nasıl veriyorsunuz?
Ç.D.: Önce şunu net olarak söyleyeyim; Sezaryen ya da normal doğum, ‘daha az anne’ olmak anlamına gelmez. Annelik doğum şekliyle ölçülmez. Öncelik her zaman anne–bebek güvenliği ve iyi bir doğum deneyimidir.
Benim yaklaşımım, tıbben uygun olan her durumda vajinal (Normal) doğumu desteklemek yönünde. Hazırlık, ağrı yönetimi (Gerekirse epidural), doğru pozisyonlar ve iletişimle süreci planlarız. Ancak anne ya da bebek için risk oluştuğunda sezaryen hayat kurtaran bir seçenektir. Kararı; tıbbi verileri anlaşılır biçimde paylaşarak, anneyle birlikte veririz ve doğum planını koşullara göre esnek tutarız. Sonuçta hedefimiz doğru yöntem, doğru zamanda; sağlıklı anne ve sağlıklı bebek.
Genital estetik kimler için uygundur? Güvenlik, beklenti yönetimi ve etik yaklaşımınız nedir?
Ç.D.: Bu alanda belirleyici olan hasta beklentisidir. Estetik algısı kişiden kişiye değişir; bu yüzden ilk görüşmede “Sizi tam olarak ne rahatsız ediyor, nasıl bir değişim istiyorsunuz?” sorularına odaklanıyoruz. Benim bu konudaki çerçevem nettir; tıbbî sınırlar, güvenlik ve fonksiyon. Uygunsa önce cerrahi dışı seçenekleri konuşuruz. Cerrahi gerekiyorsa, endikasyona göre labioplasti, perine onarımı ve doğum sonrası deformitelerin düzeltilmesi gibi işlemleri olguya uygun şekilde planlıyoruz. Hedef her zaman doğal ve orantılı bir görünümle birlikte günlük hayatta konfordur. İşlemi planlarken estetik kadar fonksiyonelliği de ön planda tutuyoruz. Kararı birlikte verip, güncel yaklaşımlarla, gerçekçi hedeflerle adım adım ilerleriz.
Hekim bir çift olmanın en güzel ve zorlayıcı tarafı sizce nedir? İş–özel hayat dengesini nasıl kuruyorsunuz?
Ç.D.: En güzel yanı, hem meslekte hem hayatta yanımda beni anlayan birinin olması, başarıya da yorgunluğa da ortak olmak. Zor yanı, doğum çağrısının pazar kahvaltısını bile yarıda bırakabilmesi, tatillerin kısalması, gecenin bir yarısı çalan telefonlar. Yine de aynı hikâyeyi birlikte yazmak her şeye değiyor.
S.D.: En güzel yanı aynı dili konuşmak, bir bakışla anlaşmak ve yorgunluğu da sevinci de gerçekten paylaşmak. Aynı hastanede çalışıyor olmak da ayrı bir konfor, gün içinde birbirimizin emeğine tanık olabiliyoruz. Zor yanıysa, hayatın çoğu zaman bir telefonla yeniden yazılması, tam plan yapmışken doğum/ameliyat çağrısıyla her şeyin değişmesi, evdeyken bile kulağımızın hastanede olması diyebilirim.
Peki, aynı kurumda çalışan bir çift olarak bu deneyimi nasıl yaşıyorsunuz?
Bu durum hem mesleki hem de özel hayatımızda büyük bir uyum yaratıyor. Birbirimizin motivasyonunu artırıyoruz.
Hastane dışında neler yaparsınız? Birlikte neler yapmaktan keyif alırsınız?
Özellikle yurt dışı tatilleri bizim için çok kıymetli. Yeni şehirler ve kültürler keşfederken ilişkimizi tazelediğimizi hissediyoruz. Şehirde de keyifli mekânlarda zaman geçirmeyi, yeni yerler deneyimlemeyi seviyoruz. Fırsat buldukça birlikte güzel bir film izlemek de bize iyi geliyor.
Medical Point Gaziantep Hastanesi'nin hekimleri olmak size ne ifade ediyor?
Bizim için bu, bir kuruma aidiyetten öte güçlü bir sorumluluk ve güven duygusu. Medical Point’in sağlam altyapısı ve vizyoner yaklaşımı; güncel teknolojiye erişim, multidisipliner çalışma kültürü ve sürekli gelişim imkânı sunuyor. En önemlisi, etik yaklaşımımızın ve bilimsel bağımsızlığımızın yönetim tarafından tutarlı biçimde desteklenmesi klinik kararlarımızda özgüven ve huzur veriyor. Bölge halkına yüksek standartta, kaliteli ve ulaşılabilir sağlık hizmeti sunabilmek bizim için hem gurur hem de güçlü bir motivasyon kaynağı. Kısacası, burada hekimlik yalnızca işimiz değil; birlikte büyüttüğümüz bir değer.
