- Şehitkamil / Gaziantep
- +90 (342) 232 80 81
- info@cemiyet.com.tr
Varisin toplumda oldukça yoğun rastlanan ve ilerleyici bir hastalık olarak vücutta değişikliklere yol açtığını söyleyen Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Hayati Deniz, varisin geç kalınmadan tedavi edilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Varis tedavisinde çeşitli seçenekler olduğunu söyleyen Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Hayati Deniz, “Niçin, “Varislerinizi ilerlemeden tedavi ettirin” diyoruz. Varis maalesef ilerleyici bir hastalıktır. Dokuda değişiklikler yapmaya başladığında tedavisi çok uzun ve zor bir süreç gerektirir hatta çoğu zaman geri dönüşümsüz bir aşamadayız denilebilir. Bunun için diyoruz ki bu aşamaya gelmeden varislerinizi tedavi ettirin. Varis hastalıkları çok geniş bir yelpazede kendini gösterir. Çok ince kılcal damarlar, görünen mavi yeşil damarlar ya da kocaman ciltten kabarık büyük damarlar. Hepsine varis diyoruz. Ama varis sadece damarların görünür hale gelmesi demek değildir. Bu genişlemeler aslında “toplardamarlar içindeki yüksek tansiyondan” kaynaklanıyor. Bu venöz hipertansiyon sadece damarları şişirmekle ve genişletmekle kalmıyor. Aslında yavaş yavaş dokuda birtakım bozulmalara neden oluyor. Asıl problem de burada başlıyor! Varis sadece kozmetik sorun olarak kalmıyor, kozmetik olarak daha kötü hale gelmesinin dışında ilerleyici bir hastalık olarak vücutta değişikliklere yol açıyor” dedi.
Varis sinsi, yavaş ama ilerleyici bir hastalık!
“Venöz hipertansiyon etkisi ile önce damar cidarı bozuluyor, damar cidarından sıvı doku içine sızmaya başlıyor” diyen Prof. Dr. Hayati Deniz, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bacak bileklerden başlayarak şişmeye başlıyor. Bu da hastalığın bir ileri evresine geçişi gösteriyor. Sıvıyla birlikte kan hücreleri de damar dışına çıkıyor, olmaması gereken hücreler ve maddeler dokuda birikmeye başlıyor. Ve dokuda enflamasyon başlıyor yani “Yangı” yani dokuda bir savaş oluyor. Ve artık hastalığın yine ileri bir evresi vücut artık alarm veriyor. Bu yüksek tansiyonun yarattığı zararı tolere edemiyor ve ayak bileklerinde renk koyulaşması, önceleri hafif bir koyulaşma iken yavaş yavaş mor siyah renge doğru ilerliyor.
Kaşıntılar başlıyor, venöz egzama dediğimiz cilt döküntüleri görülüyor.
Cilt kuruyor, cilt altı sertleşiyor ve cilt elastikiyetini kaybediyor. Küçük damarlar artan bir hızla ayağı ve bilekleri kaplıyor. Yer yer doku daha da incelip hatta bağ dokusuna dönüşerek parşömen kâğıdı gibi oluyor.
Ve artık geri dönüşümsüz veya çok zor tedavi edilebilir evre 4 ki bundan sonra çok ufak travmalarla, kaşıyarak ya da çarparak bileğe gelen küçük bir darbede yara açılabiliyor. Ki bu hastalığın son aşaması oluyor. 6. Evre dediğimiz bu aşama “Açık yara/açık ülser” aşaması tedavi edilmesi son derece zor aşamasıdır. Arada 5. aşamayı atlamadım. Eğer ülseri kapatabilirsek hastalık 5. aşamaya geriliyor. Yani varis için en değerli aşama 4. aşama ki bu aşamayı daha da geçersek artık son evredeyiz.
Bu aşamadan sonra hastalığın doku değişikliklerini çok da fazla geri döndüremiyoruz. Bu aşamada çok geç kalmadan ameliyat etmeliyiz. Eğer ameliyat şansı varsa ameliyat ettiğimizde hastalığın ilerlemesini durdurabiliyoruz. Yara açılmasını engelleyebiliyoruz ama hastalığı geri çeviremiyoruz. Yani tedavi her aşamada şart. Ama 4. evreye gelmeden tedavi edebildiğimiz hastalar bundan sonraki hayatlarını varis ile ilgili bir sorun olmadan geçirebiliyor. Bu aşamadan sonraki tedavilerde ciltteki değişiklikler biraz düzeliyor ama tamamen normal eski haline gelemiyor...
Ne olur bu aşamaya gelmeden varislerinizi tedavi ettirin. Sonuç olarak varisleriniz var ve 3. aşama bulguları olan bileklerinizden başlayarak alt bacakta renk değişiklikleri, egzama, ciltte kuruma, sertleşme gibi bulgularınız başlamış veya varsa tedavinizi daha fazla geciktirmeyin.”
Varisten korunmada “HAYATİ” öneriler
Varisten korunmak için önerilerde bulunan Prof. Dr. Hayati Deniz, “Bol bol hareket edin. Yürüme, yüzme, bisiklet, gibi sürekliliği olan hareketleri tercih edin. Yaz aylarında uzun süreli güneş banyolarından kaçının. Bir saatten daha uzun süre oturmayın ya da ayakta kalmayın. Gün içerisinde birkaç kez bacakları yüksekte tutmak yararlıdır. Ayaklarınızla A harfi yapacak gibi topukları uzaklaştırıp, başparmakları birleştirin. Topukları birleştirip parmakları uzaklaştırarak V harfi yapın. Topuklarınız yerde kalsın, ayaklarınızın ön kısmını yukarı kaldırın. Sonra ayaklarınızın önü yerle temastayken topuklarınızı yukarı kaldırın. Hareketlerin hepsini 10’ar kez tekrarlayın. Soğuk suyla bacaklara duş yapın. Cilde uygulanan soğuk su kanın kalbe dönüşünü hızlandırır.
Bol giysileri tercih edin. Topuk yüksekliği 5 cm’den fazla olan ayakkabıları giymeyin. Beslenmenize dikkat edin, günde en az iki litre sıvı tüketin ve sigara içmeyin. Doktor önerisi olmadan varis çorabı kullanmayın ancak tavsiye edildiyse düzenli giymeye özen gösterin” diye konuştu.
Varis tedavisinde seçenekler
Varis tedavisindeki seçenekler hakkında bilgi veren Prof. Dr. Hayati Deniz, şunları söyledi: “Köpük skleroterapi yöntemi ile damar içinden ilaç verilerek anesteziye gerek kalmıyor. Varis tedavisinde kullanılan skleroterapi yöntemi lokal anestezi altında ameliyathane şartlarında hastaya herhangi bir kesi yapılmadan ultrasonografik destekle yapılarak damar içinden ilaç verilerek tamamlanır. Ameliyatsız varis tedavisi sonucu kişi 2-3 saat istirahat sonrasında ayağa kalkarak, eve gidebilir. 3-4 gün varis çorabı giymesi yeterlidir.”
Köpük yöntemi orta dereceli varislerde etkili!
Köpük tedavisi ve skleroterapi yönteminin işlevsel olarak aynı yöntemler olduğunu belirten Prof. Dr. Hayati Deniz, “Fakat skleroterapi ve mikro skleroterapi tedavi yöntemlerinde saf halde enjekte edilen madde bu yöntemde hava ile reaksiyona sokulur. Madde hava ile reaksiyona girdiğinde köpüğe benzer bir hal aldığından dolayı köpük yöntemi denilir. Orta ve büyük varislerin tedavisinde oldukça etkili olup, yaygın olarak kullanılan bir yöntemdir” dedi.
Lazer, radyofrekans yöntemleri anestezi kullanılarak uygulanıyor
Zamk ile tedavide anestezi gerekmiyor
Varis tedavisinde bir çok tedavi yöntemi mevcutken burada en önemlisinin hastalığa dair şikayetlerin geçmesi ve tekrarların önlenmesi olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Hayati Deniz, “Bizim en çok tercih ettiğimiz yöntem Laser ve zamk yönteminin kombine edildiği işlem olup genelde çok az bir lokal anestezi ile uygulanabilmektedir tekrarlama yani rekkürens neredeyse görülmemektedir. tekrarlamaları önlemede mutlaka işlemi yapan kişi tarafından ultrason ile detaylı damar haritalaması yapılması önemlidir. Bu yöntemlerde herhangi bir kesi, dikiş, istirahat, narkoz ya da iş ve güç kaybı gibi dezavantajlar yaşanmaz. Kişi tedavinin ardından sosyal hayatına kaldığı yerden devam edebilir. Tedavi sonrası 1 ay kadar çorap giymesi önerilir. Bu günübirlik işlemler ultrasonografik destekle işlem yapılır. Öncesinde detaylı bir damar hariştalaması yapılmalıdır. Ayrıca kılcal varis tedavisinde tekrarlamaları önlemek için de öncesinde Doppler ultrason ile damar genişlemesi kapakçıklarda kaçak olup olmadığı değerlendirilmeli gerekiyorsa öncesi lazer kombine zamk tedavi yapılmalıdır. Günübirlik kesi yapılmadan uygulanabilen bu yöntemlere kapalı varis tedavisi de denilebilmektedir” diye konuştu.
Kapalı varis tedavisi yöntemlerinin avantajları
Kapalı varis tedavisi yöntemlerinin hastaya tedavide konfor sağladığını anlatan Prof. Dr. Hayati Deniz, “Hasta anesteziye maruz kalmadan birkaç saate içinden işlem sona erer. Varis tedavisinde mükemmel sonuçlar sağlar. Hasta aynı gün işine ve günlük hayatına geri dönebilir.
Tedavi sonrası deride leke ya da iz bırakmaz. Hasta işlem bittikten 30 dakika sonra ayağa kalkabilir. İşlem yapılan damar bölgesinde kalıcı olarak sertlik ve germe hissi olmaz” dedi.