Yükleniyor...

BİR HAYALİN PEŞİNDE…

17 Ekim 2025

Yıllardır hayalini kurduğum Prag, Viyana, Budapeşte gezisini artık bu yıl gerçekleştirme zamanı gelmişti. Prag’ın tarih kokan kaldırım taşları ile süslü sokakları, tarihi mekânları; Viyana’nın sakin, zarafet, tarih kokan caddeleri, binaları ve tabii ki Budapeşte’nin Budin’i ve Peşte’si… Hadi gelin, bu üç şehri birlikte gezelim :)

BÜYÜLEYİCİ ATMOSFERİYLE PRAG

 

Taş sokakları, tarihi yapıları ve gece hayatı ile Avrupa’nın en keyifli şehirleri arasında yer alan Prag, birçok turistin yıllardır tercih noktalarından biri. Prag’da tuttuğumuz evin Old Town Square’in çapraz sokağında olması bizim en büyük avantajlarımızdan birisi tabii ki. Birçok noktaya böylelikle rahat ulaşabildik ve sokaklarını hissederek gezmenin keyfine vardık. Uzun uzun anlatılacak şehri, kısaca anlatmaya çalışayım. Nereler gezilir, ne yenir anlatalım bakalım:).

 

Prag gezilecek yerler ve ne yenir?

Şehrin tartışmasız ilk görülmesi gereken en turistik yeri Old Town Square Meydanı. Meydanın hemen yanında, saat başı bir dakika süren havarilerin geçit törenini izlemek için toplanan kalabalığa karışıp ‘Astronomik Saati’ görerek şehri keşfetmeye devam edebilirsiniz. Hazır meydandan iken Klementinum’u, aslında eski bir manastır olan tarihi yapıyı da görmeden geçmeyin derim.

 

Şehrin en ikonik yerlerinden biri olan, üzerinde 1700’lü yıllarda yerleştirilen 30 heykelin bulunduğu Charles Bridge köprüsünde bol bol fotoğraf çekilmeyi sakın ihmal etmeyin. Kafka Müzesi, Prag’ın en dar sokağı, şehri tepeden görebileceğiniz Prag Kalesi, 500 yıllık evlerin bulunduğu Golden Lane, Strahov Manastırı, özellikle kale ziyaretinden sonra yeşillikler içinde yürüyeceğiniz Letna Park, şehrin birçok noktasında yer alan özellikle dönen Kafka kafası ile David Cerný eserlerini mutlaka görün derim.

 

Tabii şehrin her köşesi keşfe hazır bir tarih barındırıyor. Bu kadar tarihin içinde benim en çok beğendiğim Charles Bridge Köprüsünden sonra şehri tepeden görebildiğim Aziz Vitus Katedrali’nin tepesi. Buraya çıkmak için döne döne bayağı bir merdiven çıkıyorsunuz. Nefesim yeterli diyorsanız kesinlikle çıkıp şehri tepeden görün derim.

 

Taş sokakları ile size harika bir keşif sunan Prag’a gittiğinizde mutlaka deneyin diyebileceğim birkaç tat ile devam edeyim. Bol tarçın ve şekerin olduğu Trdelnik (Baca Pastası)’nı şehrin hemen hemen her köşesinde bulabilirsiniz. İster tatlı ister tuzlu olarak servis edilen Palačinky (Çek Krepleri), kat kat yumuşak keklerden oluşan bal aromalı Medovník (Bal Pastası)’nı tatlı severler mutlaka denemeli. Şehirde önerilen yemekler arasında Gulaş var ama biz onu Budapeşte’de yerinde yemek istediğimiz için burada yemeyi tercih etmedik. Tabii ki şehrin taş sokaklarındaki kafelerde oturup şehri kahve eşliğinde yaşamayı unutmayın:).

 

ZARAFET VE TARİH KOKAN VİYANA

 

İhtişamlı sarayları, mimarisi, düzenli şehir planlaması, klasik müzikten, lüks alışverişe birçok duyguya sahip Orta Avrupa’nın gösterişli başkentlerinden biri olan tarihte birçok kez kapısını zorladığımız ama ele geçiremediğimiz Viyana’yı fethedelim bakalım:).

 

Viyana’da gezilecek yerler ve ne yenir?

En yaşanılası şehirlerin ilk sırasında yer alan Viyana’yı ihtişamlı sarayları ile gezmeye başlayalım. Yüz yıllar boyunca Habsburg Hanedanı’nın kışlık ikametgahı ve devlet merkezi olarak kullanılan Hofburg Sarayı. Saray dev bir alana yayılmış müze, kütüphane, at okulu gibi etkinliklerin yer aldığı kocaman bir alan. Size bahçesi ile dinlenebileceğiniz bir alan da sunmakta. Özellikle İmparatoriçe Elisabeth’in hayatını yakından tanımak isteyenler için Sisi Müzesi görülmeye değer yerler arasında bu saray için. Ziyaretiniz sırasında sarayın iç bölümlerini gezip çevredeki kafelerde oturup tarihi atmosferi hissetmek de oldukça keyifli olacaktır.

 

Schloss Schönbrunn/ Schönbrunn Sarayı, Viyana denilince akla gelen ilk saraylardan biri. Burası hanedanın yazlık sarayı olarak kullanılmış. UNESCO Dünya Mirası Listesinde yer alan saray devasa yapısıyla, görkemli mimarisiyle ve başlı başına doğa harikası sayılabilecek bahçesi ile etkileyici bir gezi sunmakta. Siz de bizim gibi en az bir günün yarısını bu saraya verin. Çünkü bahçe oldukça zaman aldı bizim için.

 

Dediğimiz gibi şehirde saraya doyacaksınız :).  Hofburg Sarayı ve Schönbrunn Sarayı sonrası şehirde görmemiz gereken Viyana’nın zarif ve sanatsal yapılarından biri Belvedere Sarayı’nı görelim istedik. Zamanında yazlık saray, günümüzde müze olarak kullanılıyor. Klimt, Rodin, Van Gogh gibi sanatçıların eserleri yer alıyor bu sarayda. Bunlardan en önemlisi Klimt’in The Miss(Öpücük) tablosu. Geometrik bahçe düzeni, heykelleri ile huzurlu bir alanda gezebilirsiniz.

Saraylardan sonra şehirde gezilecek yerleri kısaca yazmakta fayda var diye düşünüyorum. Uzun uzun anlatırsak sayfalar yetmeyebilir :) Gotik mimarisi ile sizi etkisi altına alan Aziz Stefan Katedrali, “Figaro’nun Düğünü”nü bestelediği Mozart’ın Evi, lüks mağazaların yer aldığı tarihi atmosferi ile Graben Caddesi ve caddede bulunan Veba Sütun’u, St. Peter Kilisesi, operaya merakınız varsa The Vienna State Opera binası, Albertina Müzesi, Karl Kilisesi ve daha bir çok yeri gezi listenize ekleyebilirsiniz.

 

Gel gelelim biz burada nelerin tadına baktık, neleri deneyimledik. Tabii ki şehrin yemek deyince akla gelen ilk lezzeti, dana etiyle yapılan şehrin en eski ve ünlü yeri Figlmüller’de Viyana Şinitzelini yanında patates salatası ve bir kadeh şarap ile muhakkak deneyimleyin. Avusturya’nın meşhur tatlısı olan Sacher Torte (aşırı çikolata sevenler için birebir), elma ve tarçın sevenler için Apfelstrude, tavada pişirilen genellikle meyve kompostoları ile servis edilen Kaiserschmarrn ve tabii ki Viyana gofreti. Bizim kısa sürede tadına bakabildiklerimiz bunlar. Vitrininde sergilenen el yapımı çikolatalar ve geleneksel tatlılar için Cafe Demel’de uğramadan gezinizi bitirmeyin:).

 

SON DURAK BUDİN’İ VE PEŞTE’Sİ İLE BUDAPEŞTE

 

Klasik Prag -Viyana-Budapeşte üçlemesinin son durağı Tuna Nehri’nin kenarında kurulan tarihi yapıları, ışıl ışıl olan gece hayatı ile görmeniz gereken şehirlerden biri olan Budapeşte. Hadi bakalım buralarda nereleri görebilir hangi tatları tadabiliriz diye beraber gezelim.

 

Budapeşte’de gezilecek yerler ve ne yenir?

Şehrin ikonik yeri tabii ki Tuna nehri üzerinde inşa edilen ilk köprü Széchenyi Chain Bridge. Şehrin üzerinde ektisi çok büyük olan yapı iki şehri birbirine bağlıyor. Gittiğinizde kesinlikle yürüyerek karşı kıyıya geçmeyi deneyin. Şehrin ikinci favori yeri Buda tarafında yer alan Türkçe Balıkçı Tabyası anlamına gelen Fisherman’s Bastion. Eski tarihlerde burada balıkçılar pazar kurup satış yapıyorlarmış. Dohany Sokağı Sinagogu, Macar Ulusal Müzesi’ni görebilirsiniz. İki kattan oluşan alt katının daha çok şarküteri, hamur işi, baharatlar gibi ürünleri bulabileceğiniz üst katında ise Budapeşte’ye özel el işlemesi hediyeliklerin yer aldığı tarihi Budapeşte Merkez Hali’ne gitmeden hediye seçimi yapmayın derim:).

 

Şehrin birçok noktası görülmeye değer yapılar ile dolu. Özgürlük Köprüsü (Liberty Bridge), Budin Kalesi, Fisherman’s Bastion’un hemen karşısında bulunan Matthias Kilisesi, Tuna Kıyısındaki Ayakkabılar, Macaristan’nın en büyük Budapeşte’nin en yüksek binası Macaristan Parlamento Binası, St. Stephen’s Bazilikası, Macar Devlet Opera Binası’nı ve benim hayran kaldığım Barok ve Rönasans’ın izlerini göreceğiniz özellikle tavan süslemelerine hayran kaldığım New York Cafe’yi rotalarınız arasına alabilirsiniz. Tabii vaktiniz varsa termal ve kaplıcaları ile ünlü bu şehirde kaplıca deneyimi de yapabilirsiniz.

 

Budapeşte’de ilk tercihiniz Macar mutfağının akla gelen ilk yemeği dane eti ve sebzeler ile yapılan Gulaş olsun. İkinci olarak tatmanız gereken tat bana göre bizim pişi hamuru üzerine farklı tatlar ile servis yapılan Langos. Chimney Cake’lerin Macar versiyonu Kurtoskalacs’u da deneyimlemeden dönmeyin. Macaristan’nın ünlü şarabını ve likörünü de bu listeye ekleyeceğim :).

 

Dilimiz döndüğünce, kelimelerimiz yettiğince üç şehri anlatmaya çalıştım. Bir sonraki durakta görüşmek dileğiyle..

Sosyal Medyada Paylaş
GÜLŞAH SERT