Yükleniyor...

Gaziantep benim için vazgeçilemez

15 Mayıs 2019

Rotadent Ağız ve Diş Sağlığı Polikliniği’nin kurucusu ve aynı zamanda İstanbul Gaziantepliler Derneği Başkanı Diş Hekimi Oya Öztan Peker, dergimizin bu ayki kapak konuğu… Gaziantep’e büyük tutkuyla bağlı olduğunu her fırsatta dile getiren, İstanbul’da Gaziantep’i başarıyla temsil eden isimlerden biri Oya Öztan Peker… Gaziantep’in kendisi için vazgeçilmez olduğunu söyleyen Oya Hanım, “Gaziantep bana hep gücü hatırlatır… Yoktan var olmak, imkânsızlıklar içinde kazanılmış zafer ve umuttur Gaziantep” diyor… İstanbul Gaziantepliler Derneği’nin yeni dönem başkanı seçilen Oya Hanım ile Gaziantep’ten İstanbul’a uzanan yaşam hikayesini konuştuk… Gaziantep’e sık sık gelen, Gaziantep’te edindiği dostlarından kopmayan, ailesine ve anılarına sıkı sıkı bağlı olan Oya Hanım ile yaptığımız söyleşiyi keyifle okumanızı dileriz…

15.Oya hanım, okuyucularımız için kendinizi tanıtabilir misiniz?

1978 yılında Gaziantep’te, öğretmen bir anne ve elektrik mühendisi bir babanın ortanca çocuğu olarak dünyaya geldim. Hala Gaziantep’te yaşayan eczacı bir ablam, elektrik mühendisi bir erkek kardeşim var. 1996 yılında Gaziantep Anadolu Lisesini bitirdikten sonra Marmara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesine devam ettim. Üniversite sonrasında 10 yıl boyunca Yeditepe Üniversitesinde öğretim üyeliği kadrosuna dâhil oldum. 2014 yılında serbest çalışmaya başladım ve kendi kliniğimi kurdum. Evliyim ve bir erkek çocuğum var.

 Meslek tercihinizde ne etkili oldu?

Her zaman fen derslerini çok seven bir öğrenci oldum. Fen tercihlerinde yazabileceğimiz yerler çok kısıtlı idi, tıp okumak istemediğim için diş hekimliği ve eczacılık tercih ettim. Özellikle gideceğim okulun tamamen İngilizce eğitim veriyor olması benim için çok önemliydi… O dönem yüzde 80 İngilizce eğitim veren tek okul Marmara Üniversitesi idi, böylece en çok istediğim bölümü kazanmış oldum.

 Eğitiminizden ve uzmanlık alanınızdan bahseder misiniz?

Marmara Üniversitesi Diş Hekimliğini bitirdikten sonra Yeditepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Protetik Diş Tedavisi Bölümünde akademik kariyerime başladım. Önce doktoramı bitirdim sonra öğretim üyesi olarak devam ettim. Protetik diş tedavisi dediğimizde estetik ve sağlık amaçlı yapılan porselenler, implant üstü protezler, gülüş tasarımları ve takıp çıkmalı protezler dâhil çok geniş yelpazesi olan bir bölümü bitirdim.

 Akademik çalışmalarınız da oldu bildiğimiz kadarıyla…

Üniversite sonrasında 10 yıl boyunca hem doktora ve uzmanlığımı yaptığım hem de öğretim üyesi olarak çalıştığım Yeditepe Üniversitesi kadrosuna dahil oldum. 10 yıl boyunca üniversitede öğrencilerimle ve öğretim üyesi arkadaşlarımla çok keyifli zamanlarımız oldu, akademisyenlik gerçekten çok kutsal çok özverili bir meslekti. 10 yıl boyunca birçok kongreye konuşmacı olarak katıldım, diş hekimi meslektaşlarıma eğitimler verdim, yurt içi ve yurt dışı yayınlar yaptım.

 Şu anda oyuncularla çok çalıştığınızı biliyoruz nedir sizi bu camia ile bu kadar yakın kılan?

Menajer, yapımcı ve senaristlerden oluşan çok yakın dostlarım ile yaptığımız sohbetlerde oyuncuların ünlü olduktan sonra birçoğunun ihtiyacı olmadığı halde dişlerinin sadece estetik amaçla sağlıklarına zarar veren tedaviler gördüğünü fark ettik ve yolculuğumuz böyle başladı. Çok sevdiğim bir dostumun sahibi olduğu Türkiye’nin en iyi oyunculuk akademilerinden birinde filmlerde cast seçimi, Hollywood smile, dişlere zarar vermeden estetik tasarımlar nasıl yapılır gibi konuları içeren dersimiz böylelikle başlamış oldu.

 Kendi kliniğinizde hizmet veriyorsunuz… Ne zaman açıldı kliniğiniz? Hizmet kapsamınızı, ayrıcalıklarınızı kısaca anlatır mısınız?

2016 yılında İstanbul-Ataşehir’de müstakil bir binada, diş hekimliğinin her alanından uzmanlarımızla hizmet veren Rotadent Ağız ve Diş Sağlığı Polikliniğini kurduk… Tüm diş hekimleri gibi bizim için de çocuklar ve koruyucu tedaviler çok önemli. Müstakil binada olmanın verdiği avantaj ile çocuk bölümünü yetişkinden tamamen ayırdık. Çocukların katları ve bekledikleri yer tamamen onlara özel organize edildi.

 Gazianteplisiniz ve uzun yıllardır İstanbul’da yaşıyorsunuz… Sık sık geliyor musunuz? Gaziantep sizin için ne ifade ediyor?

Gaziantep, şu anda sürmekte olduğum keyifli hayatımın en önemli temelini oluşturuyor. Çok sevdiğim dostlarımı, mesleğimi bana kazandıran ama en önemlisi hayatta en değer verdiğim ailemin parçası olan kardeşlerimin, anne ve babamın yaşadığı, çocukluğumun geçtiği şehir. İstanbul’da yaşamama rağmen hala kuaföre Gaziantep’e giden bir kişiyim sonuçta… Gaziantep benim için vazgeçilemez.

 İstanbul Gaziantepliler Derneği’nin yeni dönem başkanı oldunuz… Üstelik ilk kadın başkansınız. Neler söylemek istersiniz bu konuda?

8 yıldır İstanbul Gaziantepliler Derneği’nin yönetim kurulu üyesi olarak çalışıyorum. Dernekte birçok organizasyonu yönetim kurulu üyesi dostlarımla beraber gerçekleştirdik. Gerçekleştireceğimiz projelerimizde amacımız hem İstanbul’da yaşayan Gaziantepli dostlarımızı bir araya getirmek hem de İstanbul’da yaşayanlara Gaziantep’imizi, değerini, kültürünü ve mutfağını anlatıp onların Gaziantep’e gelmelerini, tanımalarını ve birçok projelerini Gaziantep’e yapmalarını sağlamak olacak.

 Dernek olarak ileriki süreçte neler yapmayı planlıyorsunuz?

İstanbul’da geleneksel olarak düzenlediğimiz Gaziantep yiyeceklerini hem basına hem İstanbul halkına tanıttığımız şenliğimiz olacak. Gaziantep’imizin kurtuluşunu kutladığımız 25 Aralık organizasyonlarımız olacak. Gaziantep yemeklerini tanıttığımız organizasyonlarımızın yanı sıra ‘Gaziantep Zirvesi’ organizasyonumuz olacak.

 Başarılı bir diş hekimisiniz, toplum yararına faaliyetlerde de bulunuyorsunuz… Kadınların iş hayatında olması konusunda neler söylemek istersiniz?

Ülke olarak kalkınmak zorundayız ve ülkenin gelişmesinde kadınların yeri tartışılmaz. Günün sonunda ‘ekonomiye ve ülkeme neler kattım’ sorusunu sorabilmek çok önemli. Tüm bunların yanında kadınların kendi ayakları üzerinde durabilmesi, özgüvenin gelişmesi için de iş hayatı önemli bir dönüşümdür. Ülkemizde kadınların yükü tatbikî ağır, en önemlisi çocuklarımız ve onların bakımı… Çalıştığımız süreçte bu sorunumuzu güvenle çözemediğimiz zaman iş hayatımız geri plana atılmak zorunda kalınıyor. Bu sorun çözülürse çok daha fazla kadın iş hayatına atılacaktır.

 Güçlü kadın tanımınız nedir?

Türk kadınlarının çoğu güçlüdür. Güçlü kadınlar zorluklar karşısında pes etmeyen, her zaman yeniden deneyen ve istediği şeyleri elde edene kadar çaba gösteren kadınlardır. Sosyal hayatta ise topluma katkısı olan ve özgüvenli çocuk yetiştirmek bu kadınların en önemli özelliğidir. Erkeklerin daha çok egemen olduğu iş hayatında var olmak bile başlı başına güç gerektiriyor.

 Meslek hayatınızdaki olmazsa olmazlarınız nelerdir?

Kliniğime mutlaka sabah saat 08.00’de giderim, bir saat günlük programıma, planıma bakarım. Çocuk katımızdaki oyuncaklardan, tuvalete yerleşecek el kremlerine kadar tüm detayı takip ederim. Hastalarımız bize zaten sıkıntılı ve stresli geliyor, onları rahatlatacak ortamı hazırlamak için çalışmak en önemli felsefemiz.

 Bir yandan iş hayatı bir yandan sivil toplum kuruluşlarındaki faaliyetleriniz diğer yandan aile ve sosyal hayatınız… Hayatınızın dengesini nasıl koruyorsunuz?

Zamanı doğru kullanır önceliklerimizi doğru belirlersek her şeyi beraber yetiştirebiliriz. Zamanı iyi planlayıp programlı olmak… En önemlisi her şeyi yapacak zaman var, yeter ki isteyelim.

 Nedir Oya Öztan Peker’in yaşam felsefesi?

İnsanlarla iletişimi, yeni insanlar tanımayı, onlardan bir şeyler öğrenmeyi çok seviyorum. Doğru iletişim ile her kapının açılacağını düşünüyorum.

 Kendinizde beğendiğiniz ve ‘eleştirdiğiniz’ özelliklerinizi bizimle paylaşır mısınız?

Başarısız olduğum her alanda vazgeçmeyip yeniden denedim, gerekirse defalarca denedim ve tek hırsım kendimle başkalarının hayatları ile hiçbir zaman ilgilenmedim. Daima kendimden daha iyi olmaya, daha başarılı olmaya çalıştım. Eleştirdiğim yanım ise bazen projelere toplantılara dalıp hayatın geçtiğini anlamadan kendime daha az zaman ayırmam.

 Gaziantep’ten görüştüğünüz, bağlarınızı koparmadığınız arkadaşlarınız var mı?

En yakın arkadaşlarım ve lisedeki dostlarımla kopmadık… Neredeyse hepsi ile zamanımızın elverdiği ölçüde görüşüyoruz, bazıları ile de sosyal medya üzerinden haberleşiyoruz. Çok küçük yaşlarda oluşan bu güçlü bağların kopması mümkün değil, yıllarca görüşmesen bile ilk gördüğünde kaldığın yerden devam edersin, bizim dostluklarımız da böyle dostluklar...

 Gaziantep’in size ilk anımsattıkları neler?

Gaziantep bana hep gücü hatırlatır… Yoktan var olmak, imkânsızlıklar içinde kazanılmış zafer ve umuttur Gaziantep.

 Gaziantep’e dair en büyük özleminiz nedir?

Başta ailem ve dostlarım sonra sakinliği ve tabi ki kaliteli mutfağı.

 Kardeşlerinizin hala Gaziantep’te yaşadığını ve buraya bağlılığınızdan bahsettiniz… Çocukluk döneminizden bahseder misiniz bize? Nasıl bir çocuktunuz? Nasıl bir ailede yetiştiniz?

Üç çocuklu bir ailenin ortanca çocuğuyum. Annem öğretmendi hem işe hem eve yetişen muhteşem bir kadın. Babam ise elektrik mühendisi hayata dair tüm öğretilerimi sağlayan bilge bir kişi, saatlerce konuşup her konuda hayat dersi alabilirsiniz. Ablam deseniz çocukken sürekli imrendiğim, elbiseleri dahil her şeyine el koyduğum en yakın arkadaşım. Erkek kardeşim hala benim için bakılması gereken küçük çocuk. Kısacası ailede çok mutlu bir çocukluğum oldu, onlar bana insana insan olduğu için değer vermeyi öğrettiler.

 Oya Hanım ailenizden bahseder misiniz? Bir oğlunuz olduğunu söylediniz... Nasıl bir annesiniz, oğlunuzu yetiştirirken nelere dikkat ediyorsunuz?

Oğlumun özgüvenli ve sosyal yetişmesi benim için çok önemli. Soru sormayı bilen ve sorgulamaktan korkmayan bir çocuk olmasını istiyorum. Okul seçimimizde de buna çok dikkat ettik. Kendi ayakları üzerinde duran ve hayat başarısı yüksek, özgüvenli bir çocuk yetiştirmeyi hayal ediyorum.

 Bir gününüz nasıl geçiyor?

Her gün sabah 06.30’da güne başlıyorum, 08.00 gibi klinikte olup haftalık ve günlük programları yapıyorum. Tüm gün yoğun bir şekilde hasta baktıktan sonra toplantım yoksa evde eşim ve Sarp ile mesaimiz başlıyor… Birlikte resim çiziyoruz, film izleyip sinema gecesi yapıyoruz, ders çalışıyoruz.

 İlgi alanlarınız var mı? Yoğun çalışma temposundan uzaklaşmak ve dinlenmek için neler yaparsınız?

Vakit buldukça kitap okumayı ve doğa yürüyüşlerini çok seviyorum. Şu aralar minyatür şehirler ve maketler yapımı olan Diorama ile ilgileniyorum. Resim yapmak büyük tutkum, ilerde umarım bu uğraşılar için çok daha zaman bulurum.

 Tatil anlayışınız nedir?

Benim için tatil kendime zaman ayırdığım, sevdiklerimle bir arada olduğum her yer, her an… Kimi zaman bir saatlik SPA keyfi kimi zaman bir saatlik kahve keyfi bile en güzel tatil kadar iyi gelir bana.

 Seyahat etmeyi sever misiniz? En çok etkilendiğiniz yer neresiydi?

Çok vakit bulamıyorum ancak sanatı ve tarihi çok sevdiğim için Milano’dan ve Paris’ten çok etkilendim.

 En sevdiğiniz Gaziantep yemeklerini sorsak? Peki, mutfakla aranız nasıl?

Her Gaziantepli gibi mutfak benim için de önemli. Oğluma da Gaziantep’te büyümese bile şehrimizin kültürünü anlatıp öğrenmesini sağlıyorum. Teknolojinin gelişmesi ile buzluğumda yuvarlamam hiç eksik olmaz. Başlangıçta hep yaşadığın şehre direnip sarf malzemeler dahil her şeyini Gaziantep’ten getirip, İstanbul’da Gaziantep’i yaşıyorsun sonra bir adaptasyon dönemi ama tamamen geçiş hiç olmuyor.

 Moda sizin için ne ifade ediyor? Takip eder misiniz trendleri?

Moda benim için tabi ki önemli. Cemiyet hayatında olduğunuz için ister istemez içinde oluyorsunuz ancak içinde olmanız her modayı uygulamanız anlamına gelmiyor. Modayı kendime uydurabildiğim ölçüde takip ediyorum.

 

-------EN’LER

En sevdiğiniz film/ tür: My Best Friend’s Wedding

En sevdiğiniz kitap/ tür: Kişisel gelişim ve sanat kitapları

En sevdiğiniz şarkı: My Way

En sevdiğiniz müzik türü:  Slow yabancı

En sevdiğiniz şarkıcı: Yaşar

En sevdiğiniz oyuncu: Julia Roberts

En sevdiğiniz teknolojik ürün: Apple TV

En sevdiğiniz renk: Siyah ve beyaz

En sevdiğiniz yazar: Mümin Sekman

En sevdiğiniz yemek: Enginar

En sevmediğiniz yemek: Bilmediğim her türlü et ve sakatat

En sevdiğiniz TV programı/türü: Pazar sabahı Güneri Civaoğlu’nun programı

En sevdiğiniz şehir: Gaziantep

En sevdiğiniz ülke: İtalya

En beğendiğiniz marka(makyaj/kıyafet): Kryolan

En beğendiğiniz huyunuz: Hedef odaklıyım

En beğenmediğiniz huyunuz: İnatçıyım

En beğendiğiniz aksesuar: Kolye

En sevdiğiniz kıyafet: Siyah ve beyaz olan her şey

Burcunuz: Koç

Sosyal Medyada Paylaş
Ekli Görseller