Yükleniyor...

Gülüşünüz benim için değerli

13 Eylül 2023

Kliniklerinde tüm ortodontik tedavilerin yapıldığını ifade eden Ortodonti Uzmanı Prof. Dr. Oral Sökücü, çene eklemi ve tedavilerinin yanı sıra patenti kendisine ait aperey ile horlama ve uyku apnesi tedavisini de başarıyla uyguladıklarını söyledi. Çocuk-ergen ve yetişkin hastaları tedavi ettiklerini belirten Prof. Dr. Sökücü, uyguladıkları tedaviler ve yüz güldürücü sonuçları hakkında merak edilenleri anlattı. Prof. Dr. Sökücü, tedavi sonunda hastalarıyla ‘gülüş duvarı’nda beraber fotoğraf çektirerek gülüşlerini ölümsüzleştirmeyi ihmal etmediklerini de sözlerine ekledi.

TÜM ORTODONTİK İŞLEMLERİ UYGULUYORUZ 

Kliniklerinde tüm ortodontik işlemlerin yapıldığını belirten Prof. Dr. Oral Sökücü, temel olarak çocuk-ergen ve yetişkin olmak üzere iki hasta grupları olduğunu söyledi ve bu hastalara uyguladıkları tedavileri anlattı, “Çocuk ve ergen  grubunda herkesin bildiği veya tahmin ettiği üzere dişlerin diziliminde çapraşıklık, alt ve üst çene arasında uyuşmazlık, alt çenenin geride olması veya buna benzer problemlerin tedavisi gibi girişimler kliniğimizde başarılı bir şekilde yapılmaktadır. 

İkinci yetişkin grup ise genelde hastalarımızın ebeveynleri diyebileceğimiz gruptan oluşuyor. Bu hasta grubumuzda amacımız ortodontik tedavi ile dişleri tekrar hizalayarak onlara ideal bir gülüş kazandırmak. Birçok hastamız bu ortodontik tedavinin sadece çocuklarla sınırlı olduğunu düşünüyor. Oysaki belli kurallara uyarak, her yaş gurubundaki hastaya uygulanması mümkün. Asistanlığımın ilk yıllarında, Danimarka’nın Aarhus kentinde katıldığım bir kongrede, 78 yaşındaki bir hanımefendiye ortodontik tedavi yapıldığını görmüştüm. Dünyada özellikle çocuk oranının daha az olduğu yerlerde bu tip tedavilerin yaygın bir şekilde yapıldığını görmekteyiz. Bu tedavide, ilgili dişleri düzeltirken protez uzmanı veya tedavi uzmanı arkadaşlardan da destek alıyoruz. Tedavi bitince de ‘gülüş duvarı’nda beraber fotoğraf çekip gülüşümüzü ölümsüzleştiriyoruz.” 

‘TEL’SİZ TEDAVİ ÇOK İLGİ GÖRÜYOR 

Kliniklerinde ‘Tel’siz tedavi olarak da bilinen ortodontik tedavileri gerçekleştirdiklerini belirten Prof. Dr. Sökücü, bu tedavinin yüz güldüren sonuçları olduğunu söyledi, “Belli bir yaşa gelmiş ve tel tedavisi noktasında estetik kaygısı olan hastalarda yaygın olarak kullandığımız bir tedavi yöntemidir. Aslında prensip olarak tedavi şekli aynı. Kuvvetleri tel yerine ağzına takılan ‘Aligner’ adı verilen plaklar ile uyguluyoruz. Tedavi öncesi hastamızdan üç boyutlu tarayıcılar ile ölçü alıyor, alınan bu ölçülerin software verisi üzerinde tedaviyi planlıyoruz. Bu özelliği ile tedavi öncesinde hastaya, tedavi sonrasının dijital bitişini gösterme şansımız oluyor. Hastamız, gelen plakları belli aralıklarla takarak ve zamanı geldiğinde yenisi ile değiştirerek tedavisini ilerletmiş oluyor. Biz de hekimi olarak belli aralıklarla kontrollere çağırarak dijital planlama ile aynı seviyede miyiz diye kontrol ediyoruz. Bu tedavi, özellikle tel görünmesini istemeyen hasta grubu için ideal bir yöntem. Mesela çok sevdiğim psikiyatrist bir hocam vardı, tedavi ihtiyacı olmasına rağmen hastalarının göstereceği tavırdan çekindiği için tel tedavisini istemiyordu. Uyguladığımız plak tedavisi ile hastalarının hiçbiri görmeden tedavisini bitirdik. Doktorumuz da güzel gülüşüne telsiz kavuşmuş oldu.” 

AMELİYAT UYGULANAN TEDAVİLER 

Ameliyat hastalarının ‘Ortognatik cerrahi’ hastaları olarak tanımlandığını ifade eden Prof. Dr. Sökücü, ameliyat tedavisi uyguladıkları hakkında bilgi verdi, “Bu hastalarda sadece dişsel bozukluk değil, dramatik olarak alt ve üst çeneler arası ilişkilerin bozukluğu mevcuttur. Bu bozukluk belirgin olarak bireyin yüzüne yansır. Yüz görüntüsünde belirgin asimetrik veya düzensizlik göze çarpar. Maalesef bu grup hastalar çoğu kez gülmeyi bırakır, konuşma esnasında bile göz temasından kaçınan özgüven problemi olan hastalardır. 

Bu tedavi yaklaşımında da diğer klasik ortodontik tedavilerde olduğu gibi hastamızın ağzını braketliyoruz. Yaklaşık 9 ile 12 ay arası tel tedavisi yaparak hem alt çeneyi hem de üst çenedeki dişleri ideal bir dizilime sokuyoruz. Daha sonra hastamızı çene cerrahi ile konsülte edip beraber ameliyat planlaması yapıyoruz. Ameliyat olduktan sonra da braketler yaklaşık 6-9 ay arası hastamızda kalıyor. Ameliyat sonrası yaklaşık bir yıl sonrasında da braketler sökülüyor ve hastamız tamamen yeni yüzüne kavuşmuş oluyor. Genelde bu hastalarımız ameliyat sonrasında kimlikteki fotoğraflarını değiştirmek zorunda kalıyorlar. Benim açımdan en stresli hasta grubu diyebilirim. Ameliyat öncesi ve sonrasında onlarla aynı stresi yaşıyorum, hatta ‘bir daha yapmayayım’ bile diyorum. Ancak açıkçası, bana mesleki tatmini, mesleki hazzı en çok yaşatan da bu grup hastalara yaptığımız başarılı tedaviler. Ameliyat sonrası hastamızla bir araya geldiğimizde tedavi sonrası hali ile gülmesini, annesinin veya babasının mutluluk dolu bakışını görmenin maddi bir karşılığı yok. Bunu da bir baba olarak çok daha iyi anlıyorum.”  

HORLAMA VE UYKU APNESİ TEDAVİSİNE İLGİ HER GEÇEN GÜN ARTIYOR 

Prof. Dr. Sökücü, uyku apnesi ve horlama ile ilgili kliniklerinde uyguladıkları tedavi yöntemlerinden bahsetti, “Amerika’ya gittiğimde öğrendiğim bir saha. 2009 yılında Gaziantep Diş Hekimliği Fakültesine geldiğimde o zaman fakültede kurucumuz Prof. Dr. Serdar Üşümez‘in manevi baskısı ile uyku konseylerine katılmıştım. Başlangıçta çok sıkıcı geliyordu ve ‘ne işim var burada’ diyordum. Serdar abi, ‘vardır yapacak bir şey, hiç olmadı gel bir çay iç’ demişti. Evet, bana çay çok iyi geldi. Bu uyku konseylerinde mağdur hasta grubunu çok iyi tanıma fırsatım oldu. Klasik yapılan girişimleri de gördüm. En büyük şansım, o dönem üç ayda bir Amerika’ya San Diego’ya ortodonti ile ilgili bir kursa gidiyordum. Bu konuda çok tecrübesi olan ABD’nin yaklaşımını tanıma fırsatım oldu. Amerika’da bu konuda tedavi alan 30 milyonun üzerinde hasta var. Çok ciddi çalışmalar ve ödenekler bu alana ayrılmış. Oradaki hazır tecrübeleri de kullanarak kendi apareyimin son şeklini yaklaşık 10 yılın sonunda tasarladım. 2020 yılında patente başvurdum, aynı zamanda CE belgesini de aldım. Kendi kliniğimde bu konudaki mağdur hastalara bakıyorum. Ciddi bir hasta arşivim oldu ve her geçen gün de artan bir talep var. Son yıllarda yurt dışından, bilhassa Almanya ve İsviçre’den de hastalarım geliyor. Ayrıca son bir yıldır bir üniversitenin uyku laboratuvarı ile anlaştım, patentli apareyimin öncesi ve sonrasını değerlendiriyorum. Çalışmanın sonuçlarını da uluslararası alanda aralıklı olarak yayınlayacağım.” 

ÇENE EKLEM RAHATSIZLIKLARINI TEDAVİ EDİYORUZ 

Özellikle pandemi sürecinde ve sonrasında yaşanan deprem felaketinin ardından çene eklem rahatsızlığı başvurularında ciddi bir artış olduğunu anlatan Prof. Dr. Sökücü, “Hemen hemen her gün çene eklem rahatsızlığı veya eklemden ses gelmesi gibi şikayetlerle gelen hastalarımız var. Sorunun kökeni, gündelik hayatta baş edemediğimiz problemleri gece uykuda çözmeye çalışmaktan kaynaklanmakta. Genelde içe kapanık bireylerde, kadınlarda, yoğun stres altında çalışan kişilerde bu tarz çene eklemi ağrısı, boyun ağrısı veya yemek yerken zorluklar gibi şikâyetler duyuyoruz. Tedavisi ise problemin şiddetine göre değişmekle beraber medikal yaklaşım veya splint adını verdiğimiz damaklığa benzer apareyler veya en son botoksa kadar varmaktadır.”  

İSMİM MESLEĞİMDEN DOLAYI ÇOK MERAK EDİLİYOR 

Prof. Dr. Sökücü, mesleğiyle bağdaşan isminin verilme hikayesini ise şöyle paylaştı bizimle, “İsmim, birçok yerde hatta sosyal medyada da bazen değişik şekilde karşıma çıkıyor. Coğrafya kaderdir misali benim isim de öyle mi oldu bilemiyorum ama hikayesini dinleyince rahmetli annem ve babamın bu isimleri koyarken akıllarında mesleğim ile ilgili zerre bir şey olmadığını anlayacaksınız.  

Soy isimden başlamak gerekirse, dedelerim Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren mekik dokuma işi ile uğraşırlarmış. Gaziantep’in Şehreküstü semtinde direzin (mekik dokuma) sökme işini o dönmede ailece yaptıklarından dolayı ‘Sökücü’ soy ismini almışlar. İsmime gelince, ben 1974 yılında Kıbrıs Barış Harekatı esnasında doğmuşum. Harekât esnasında rahmetli babam yurt dışında Almanya’daymış. Bu nedenle Kıbrıs harekâtı ile ilgili gelişmeleri radyodan takip ediyormuş. Harekât esnasında şehit askerler anılırken babam, bana hamile olan anneme: “Eğer oğlum olursa ismini Oral koyacağım” diyor. O günden sonra ismime dair başka hiçbir konuşma geçmiyor aralarında ve babam söylediğini yapıp adımı Oral koyuyor. İşte ismimin hikayesi böyle. Sanıldığının aksine adımın mesleğimle örtüşmesi tesadüften başka bir şey değil. Bu arada ismimle ilgili başka bir tesadüfü de şöyle anlatabilirim. Ben ilk defa ismimin diş hekimliği ile ilgili olduğunu 5. sınıfta iken diş taramasına gelen diş hekiminden öğrendim. Çok sempatik biriydi. İsmime bakıp bana dedi ki, ‘sen diş hekimi olmalısın, ismin çok uygun.’ Eve geldim anneme söyledim, o da güldü, ‘o zaman tamam diş hekimi ol’ dedi. Aramızda geçen bu diyalog belleğimde kalmış olmalı ki kendime meslek olarak diş hekimliğini seçtim.” 

Prof. Dr. Oral Sökücü kimdir? 

1974 Almanya doğumluyum. Eğitim hayatımın ilk 10 yılı Almanya’da geçti. İlkokul 4. sınıftan itibaren Gaziantep Dayı Ahmet Ağa İlkokulu’nda eğitim hayatım başladı. Ortaokul ve liseyi, öğrencisi olmaktan gurur duyduğum Gaziantep Anadolu Lisesi’nde okudum. Üniversite eğitimimi Selçuk Üniversitesi Diş Hekimliğinde Fakültesinde tamamladım. Uzmanlığımı Sivas’ta, Cumhuriyet Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ortodonti Ana Bilim Dalında yaptım. 2005 yılında ortodonti uzmanı, 2007 yılında yardımcı doçent oldum. 2009 yılında Gaziantep Üniversitesi’ne Diş Hekimliği Fakültesi kurucu öğretim üyeleri arasında yer aldım. 2011 yılında doçent oldum. 2019 yılında Sütçü İmam Üniversitesinde profesör olarak görev yaptım. Şu an sadece kendi özel muayenehanemde hizmet vermekteyim. Ortodonti branşımla ilgili olarak 40’a yakın uluslararası dergide makalelerim mevcut. Makalelerimde çalışmaların 1600’a yakın atıf aldı. Horlama ve uyku apnesi ve üzerine geliştirmiş olduğum patentli bir apareyim mevcut. Bu konuda birçok yerde hala tebliğler sunmaktayım. Evliyim ve 4 çocuk babasıyım. 

Sosyal Medyada Paylaş
GÜLŞAH SERT