Yükleniyor...

Mimarlar Odası Gaziantep Şube Başkanı Aslı Tezel: "İmar affı yanlıştı!"

30 Mart 2023

İmar affının yanlış bir uygulama olduğunu ve bunun tüm olumsuz sonuçlarını kamuoyunda birçok kez dile getirdiklerini belirten Mimarlar Odası Gaziantep Şube Başkanı Aslı Tezel, “Bunun neticesinde sadece konut ve ticari yapıların değil; okul, hastane, otel ve kamusal yapılarımızın da ne kadar güvenli olduğunu bilmiyoruz” diye konuştu.

 

 “Her şeyden önce bu büyük yıkıma ve acı kaybımıza neler sebep oldu? Bu noktaya nasıl geldik?” gibi soruların aydınlatılması gerektiğine dikkat çeken Tezel, “Bulunduğumuz noktaya bir anda gelinmedi. 1999 depreminden bu yana geçen 24 yıl boyunca, afetlere karşı alınacak önlemler ve yapılacak hazırlıklar konusunda hiç yol kat edilmediği görülmektedir” diye konuştu.

 

Müteahhitlik ve yapı denetim sistemleri sorgulanmalı

“İmar barışı adı altında pazarlanan imar affının yanlış bir uygulama olduğunu, bunun olumsuz tüm sonuçlarını birçok kez Mimarlar Odası olarak kamuoyunda dile getirdik” ifadelerini kullanan Tezel, şunları kaydetti: “Ülkemizin birçok yerinde, herhangi bir kıstas olmadan, doğru yanlış ayırt edilmeden, hukuka aykırı yapılaşmalar, meslek örgütlerinin uyarılarına rağmen imar affıyla yasallaştırıldı. Bunun neticesinde sadece konut ve ticari yapıların değil; okul, hastane, otel ve kamusal yapılarımızın da ne kadar güvenli olduğunu bilmiyoruz.

 

Zaman içinde, kamusal denetimin yeterince ve hakkıyla yapılamaması sebebiyle, projesine uygun olmayan keyfi uygulamalar ve imalatlar yapılmıştır. Yıkılan binalarda sıkça bu hatalarla karşılaşıyoruz. Mevcut müteahhitlik ve yapı denetim sistemlerinin bu anlamda sorgulanması gerekir. Sadece betonarme odaklı değil, tüm diğer yapı malzemelerinin kullanıldığı alanların ve yapım tekniklerinin gözden geçirilmesi de önemlidir.

 

Kentsel planlama bir grup sermaye sahibinin eline bırakıldı. Halkın ihtiyaçlarına öncelik verilmedi. Farklı disiplin ve meslek odalarıyla birlikte planlama yapmak yerine masa başında kararlar alındı. Bunun sonucunda maalesef kentlerimiz rantın kurbanı oldu. Hızlı karar almak ve uygulama yapmak adına aynı hataların bugün de tekrar edildiğini görmekteyiz.”

 

Tarım ve mera alanlarına kalıcı konut yapılmamalı

Afet toplanma alanlarının önemine değinen Tezel, “Bu alanlar depremden sonra nasıl kullanıldı? Esasen, toplanma alanı olarak kullanacağımız alanlarımız rant uğruna ve imar uygulaması hatalarına kurban edilince, geriye kalan alanlar etkin bir şekilde kullanılabildi mi? Sonradan ilave edilen alanlar yeterli oldu mu? Bu soruların da cevap bulması gerekiyor” dedi.

 

Depremin üzerinden iki aya yakın süre geçmesine rağmen barınma krizinin tam anlamıyla çözülemediğine dikkat çeken Tezel, “Öncelikle bunun hızlı ve doğru bir şekilde çözülmesi gerekirdi. Geçici konut ve barınma alanları için seçilen tarım ve mera alanları, daha sonra geri dönüştürülebilecek şekilde planlanmalıdır. Bu alanlarda kalıcı konut kesinlikle yapılmamalıdır. Nurdağı ve İslahiye’de konteyner kentler kuruldu. Hâlihazırda, Nurdağı'nda 12 çadır bölgesinin 3’ünün çadır kent olarak kullanılmaya devam edilmesi planlanırken geriye kalan 9 bölgede yaşayan yurttaşlarımız bu konteyner kentlere taşınmaktadır. İlerleyen zamanda kalıcı konutların yapılmasıyla bu konteynerlerin nerede ve nasıl kullanılacağı da planlanmalıdır” diye konuştu.

 

Atılacak her türlü adımda bilim gözetilmelidir

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının ‘Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli’ adıyla bir çalışma yürüttüğünü anlatan Tezel şunları söyledi: “Bu çalışmanın alt başlıkları; Şehirleri İnşa ve İhya, Kentsel ve Kırsal Dönüşüm, Tarihi ve Kültürel Miras Kurulları olarak oluşturuldu. Farklı düşüncelerin temsil edilmediği, meslek odalarının temsilcilerinin dâhil olmadığı bu kurullardan nasıl tarafsız bir değerlendirme bekleyebiliriz? Bu durum, bilim ve tekniğin bir kez daha göz ardı edilmesi riskini taşıyor.

 

Yaşadığımız afetler, plansız dönüşüm ve kentleşme politikaları yüzünden şehirlerimizi yıkıma uğratmaktadır. Bunlardan ders almak için her saniyemiz önemlidir. Atılacak her türlü adımda bilim, fen ve teknik kurallar gözetilmelidir. Daha da önemlisi her türlü kurala uyulup uyulmadığı kamu tarafından denetlenmelidir. Belirli periyotlarda yapı ölçeğinde tespitler yapılarak mevcut yapı stokunun durumu değerlendirilmeli ve her türlü afete karşı direnci sorgulanmalıdır.

 

Sonuç olarak, geldiğimiz noktanın tüm yönleriyle şeffaf bir biçimde ele alınmasını, tüm teknik raporların kamuoyuyla paylaşılmasını talep ediyoruz. Bununla beraber toplum olarak sağlıklı bir değerlendirme yapma imkânına kavuşuruz. Mimarlar Odası olarak tüm mesleki birikimimizle yapılacak tespitlere, alınacak kararlara, uygulanacak işlemlere her türlü katkıyı koymaya hazırız.”

 

Sosyal Medyada Paylaş
GÜLŞAH SERT