- Şehitkamil / Gaziantep
- +90 (342) 232 80 81
- info@cemiyet.com.tr
Fay hatlarının yapılaşmaya kapatılması gerektiğine ifade eden Jeofizik Mühendisleri Odası Gaziantep Temsilcisi Burhan Canpolat, “Depreme karşı önlem alırken dikkat edilmesi gereken en önemli ilk husus yer seçimi, sonrasında da depreme dayanıklı binalar yapmaktır” diyerek depremlerde zeminin yıkıcı etkisini dile getirdi.
ŞUBAT tarihinde yaşanan depremlerin bilim dünyasını şaşkına çevirdiğini belirten Burhan Canpolat , “Yerleşim yeri fay hattının üzerindeyse, zemininde yumuşaklık, gevşeklik varsa yıkım daha da artıyor. Bizim avantajımız Gaziantep’in kaya zemin üzerinde olması, böyle olduğu için dalgalar kayalarda ilerleyince yoruldu, enerjisi düştü ve o şekilde hissettik biz” dedi.
Depremle ilgili bir değerlendirme yapar mısınız? Doğu Anadolu fay hattının Türkiye Cumhuriyeti sınırları içindeki uzunluğu ortalama 400 km. 6 Bingöl’e kadar uzanıyor. Bu depremde teyit de edilen farklı bir şey yaşadık. Deprem, merkez üssü haricinde her yerde aynı yıkıcı etkiyi göstermiş, tüm fay hattı boyunca her yeri merkez üssü gibi vurmuş. Dünya şaşkın, bütün bilim adamları bu depremi inceliyor şu an. Neden yıkım bu kadar, üst üste neden bu kadar büyük ölçekli deprem oldu? Ben kendi makalelerimde bile bu fay hattında olabilecek olası bir depremi 7,2, 7,4 olarak işaret ettim. 7.5 üstü hiç beklenmiyordu. 7.5 ile 7,8 arasında ne fark var diye düşünmeyin. Tam 3 kat fark var. Her biri bir kat. Logaritmik gidiyor çünkü doğrusal değil rihter ölçeği. 8 olsaydı Gaziantep’te de yıkım çok daha büyük olurdu. Ülke tarihinde 8’lik deprem yok.
" PAZARCIK VE ELBISTAN’I BAZ ALIRSAK 6 VE ÜZERI BÜYÜKLÜĞÜNDE ARTÇI OLMA IHTIMALI BANA GÖRE YOK. AMA DOĞU ANADOLU YA DA ÖLÜ DENIZ FAY HATTINDA FARKLI BIR NOKTADA 7,5 BÜYÜKLÜĞÜNDE DEPREM OLMA IHTIMALI VAR MI DIYE SORARSANIZ OLMA IHTIMALI 6 VE ÜZERI ARTÇI OLMA IHTIMALINDEN DAHA YÜKSEK. ARTÇILARIN 10-15 GÜNLÜK SÜRELER BOYUNCA, 3,6 BANDININ ALTINA SEYRELEREK DÜŞMEDIĞI SÜRECE TEHLIKE BITMIYOR."
"Şu saniye bile deprem oluyor ama ya 1 ya da 0,9... Yerin hareketi hiçbir zaman bitmiyor. Temennimiz 3’ün altında kalması. Şu anki değerler 5,5 ile 4,5 arasında gidip geliyor. Bir ay sonra 4,5-3,5 bandına inse o zaman, “yerin altı sakinleşiyor. En azından bu bölgede belli bir süre deprem olma ihtimali düştü” diyebiliriz."
Yapı sağlamlığı depremden korunmak için yeterli mi? Zemin ne derece önemli? Dikkat edilmesi gereken en önemli ilk husus yer seçimi, sonrasında da depreme dayanıklı binalar yapmak. Sofalaca’daki depremi baz alalım, buraya yaklaşık 40 km. Antakya Sofalaca’ya kaç km, yaklaşık 130 km. Biz depremin etkisini neden bu kadar az yaşadık da, Antakya yıkıldı? Cevabı zemin etkisinde. Depremin bir büyüklüğü bir de şiddeti var. Deprem 5 km derinlikte oldu -ki bu sıkıntılı bir durum. Dünyadaki depremlere baktığınızda ortalama 30 km’de olduğunu görürsünüz. 30 km’den yüzeye çıkana kadar deprem dalgası yorulur. Bizimki 5 km’den çıktığı için çok daha canlı ve yıkıcı geliyor. Bu da aleyhimize gelişti. Dolayısıyla depremin çevreye verdiği zararın karşılığı şiddetidir. Bu şiddetin skalası 12’ye kadar gider. 12 şiddetinde yeryüzü şekli bozulur ve ayakta hiç bina kalmaz. Büyüklük aynı iken Antakya’da, Adıyaman’da, Elbistan’da, Nurdağı’nda, yani yıkımın olduğu yerlerde hissedilen şiddet 11. Gaziantep özelinde hissettiğimiz ise 9 olarak hesaplandı. Karkamış 6, Nizip 7 şiddetinde hissetmiştir.
ZEMİN YIKIMI ETKİLİYOR Yerleşim yeri fay hattının üzerindeyse, zemininde yumuşaklık, gevşeklik varsa yıkım daha da artıyor. Biz buna zemin büyütme değeri diyoruz. Gaziantep’te zemin büyütme değeri yok, ‘yok’a yakın. Maksimum 1’dir. Ancak yıkılan bölgelerde bu değer 3 puan daha fazladır. Yani zemin koşulları şiddeti 3 puan daha arttırır. Bizim avantajımız Gaziantep’in kaya zemin üzerinde olması, böyle olduğu için dalgalar kayalarda ilerleyince yoruldu, enerjisi düştü ve o şekilde hissettik biz. Biliyorsunuz Sakçagözü’nden buraya kadar zeminimiz kayalık. Aksi durum matematiğe aykırı zaten… Hatay’ın bu kadar uzaktayken yıkılması, bizim depremden daha az etkilenmemiz.
RİSK DEVAM EDİYOR Valiliğimiz koordinasyonunda tüm kurumlar büyük çaba içerisindeler. Hatta valimizin koordinatörlüğünde yapılan toplantıda da dile getirdiğimiz bir husus var... Üzerinde bulunduğumuz fay hattı Ölü Deniz’e kadar gidiyor, Antakya’dan aşağı Beyrut’a doğru iniyor. 6 Şubat depreminin 300 km bir etki alanı oldu. Dolayısıyla yine 300 km’yi baz aldığınız zaman bizim sınırlarımız dışında o fay hattında olacak bir deprem de bizi etkileyecektir. Adana, Kıbrıs ile ilgili beyanlar var ancak kimse bundan bahsetmiyor. Dünyadaki en çok kayıp verilen depremlerden biri yaklaşık 900 yıl önce Halep’te yaşanmıştır ve 230 bin kişi ölmüştür. Orada olabilecek bir deprem de Gaziantep’i ve bölgeyi etkiler. Şu an Türkiye’de fay hattından etkilenecek nüfusun yüzde 92 olduğundan bahsediliyor. Doğu Anadolu fay hattı, Kuzey Anadolu fay hattı, Ege Bölgesinde fay hatları var. Bir de Kıbrıs’ın altında bir fay hattı var. Etkilemekten kastımız insanların ve yapıların büyük zarar görmesi ya da yıkım değil elbette.
Gaziantep için risk devam ediyor diyebilir miyiz? Kesinlikle. Tabii bunu il sınırları olarak düşünün. Biz yine fazlasıyla hissederiz ama Nurdağı, İslahiye gibi fay hattı üzerindeki bölgelerimiz için risk daha yüksek. En az neresi etkilenir diye sorarsanız Karkamış derim. Nedeni de fay hattına olan uzaklığı. Bana soracak olursanız yerleşim yeri olarak olmasa da depremden etkilenmesini istemediğimiz enerji santrali gibi stratejik olarak bazı kurulumların oraya yapılmasını önerirdim. Ya da hastane olabilir… Mesela Nurdağı viyadüğünün yıkılmamış olması çok büyük şans, yapanlara teşekkür etmek istiyorum. Yıkılmış olsa bu şehrin lojistiği büyük sekteye uğrardı. O bölgeye sadece kriz anlarında kullanılabilecek alternatif bir yol daha yapılmasında fayda olduğunu düşünüyorum.
"Yerleşim yeri fay hattının üzerindeyse, zemininde yumuşaklık, gevşeklik varsa yıkım daha da artıyor. Biz buna zemin büyütme değeri diyoruz. Gaziantep’te zemin büyütme değeri yok, ‘yok’a yakın. Maksimum 1’dir. Ancak yıkılan bölgelerde bu değer 3 puan daha fazladır. Yani zemin koşulları şiddeti 3 puan daha arttırır. Bizim avantajımız Gaziantep’in kaya zemin üzerinde olması, böyle olduğu için dalgalar kayalarda ilerleyince yoruldu, enerjisi düştü ve o şekilde hissettik biz.
Binaların yorulması gibi bir kavramı sıklıkla duyuyoruz halk arasında. Aynı şey zemin için de geçerli mi? Antep merkezi olarak bölgede olabilecek bir depremi yine hissederiz ancak fay hattında olan şehirlerimiz kadar değil. Burada üst yapıların deprem yorgunu olduğu söyleyebiliriz, bu anlamda dikkatli olunmasında yarar var.
Pazarcık ve Elbistan depremleri bu kadar etkilemişken Nurdağı merkezli bir deprem olma ihtimali nedir? 6 Şubat gecesi Sofalaca merkezli bir deprem olduğu için ben ihtimal vermiyorum. Bize en yakın fay hattı 40 km, aynı mesafedeyiz yani. Pazarcık’la Sofalaca arasında pek bir fark yok.
Yeni bir depremde daha fazla etkilenmeyiz mi diyorsunuz? Etkileniriz ama bina yorgunluğundan dolayı. 6.4’lük depremden sonra binalarını kontrol eden bilinçli arkadaşlarımız binaların biraz daha hasar aldığını gözlemlemişler. O binalar kaç tane savaş verdi. Hiçbir şey olmasa bile demirle çimentonun birleşiği yer mikro derecede olsa dahi erezyona uğruyor. Tabi bu konuda inşaatçı arkadaşlarımız daha doğru açıklamada bulunacaklardır.
6 üzerinde çok fazla artçı beklendiğine dair açıklamalar yaptı uzmanlar. Siz ne diyorsunuz? Pazarcık ve Elbistan’ı baz alırsak 6 ve üzeri büyüklüğünde artçı olma ihtimali bana göre yok. Ama Doğu Anadolu ya da Ölü Deniz fay hattında farklı bir noktada 7,5 büyüklüğünde deprem olma ihtimali var mı diye sorarsanız olma ihtimali 6 ve üzeri artçı olma ihtimalinden daha yüksek. Artçıların 10-15 günlük süreler boyunca, 3,6 bandının altına seyrelerek düşmediği sürece tehlike bitmiyor. Bu benim kendi görüşüm. Şu an inşaatlar durdu çünkü yer sürekli hareketli. Artçı devam ederken beton dökerseniz depreme dayanıksız evler olur. Dolayısıyla ben 3,6’yı baz alıyorum. Bunun altı 3’tür, kısa sürede 3’ün alına düşmemiz de çok zor.
Artçıların aylarca süreceği söyleniyor... Şu saniye bile deprem oluyor ama ya 1 ya da 0,9... Yerin hareketi hiçbir zaman bitmiyor. Temennimiz 3’ün altında kalması. Şu anki değerler 5,5 ile 4,5 arasında gidip geliyor. Bir ay sonra 4,5-3,5 bandına inse o zaman, “yerin altı sakinleşiyor. En azından bu bölgede belli bir süre deprem olma ihtimali düştü” diyebiliriz. Tersini düşündüğünüz zaman korkuyla yaşamanın da bir anlamı yok. Temel hedef önce zeminin sonra üst yapının sağlam olması. Japonya 1906 yılında deprem konseyi kurmuş. Yani şu an 115 yıllık bir birikimleri var. Bizde ise 1999’da ciddiye alınmaya başlandı bu konu ancak ne kadar ilerleme kaydedildi o da tartışma konusu. Atalarımız, “gidin tepelere yerleşin, ovaları boş bırakın” demiş, tarih kitaplarında yazar bu. Haklılıklarını bugün çok daha iyi görüyoruz.
Bundan sonrası için ne önerirsiniz? Deprem master planını önemli buluyorum. Bir yerlerden başlamamız gerekiyor. Bizim tarihimizde deprem var. ‘Deprem olmayacak’ dememiz imkânsız. Depreme uygun zeminlerde dayanıklı yapılar yaparak depremle yaşamaya alışmalıyız. İnsanlar evlerine giremiyorlar, düzgün planlama olmayınca ne anlamı kaldı.Çocukluğumuzdan bu yana duyduğumuz bir şey vardır, ‘sit alanlarına çivi bile çakılmaz’. Fay hatlarının yapılaşmaya kapatılması gerekiyor. 1940 yılından bu yana Gaziantep’in bir deprem haritası var. Tarihsel bilgilere baktığınızda bile şehirleşmemiz gereken yerler açıkça yazar. Dere yataklarına bina yapılmamalı. Ne yapmanız lazım, yıkımı azaltmanız. Fay hattına sakınım mesafesi dediğimiz bir alan var. O alanın dışına yapılmalı yerleşim yerleri. Bunlar komplike ele alınması gereken hemen hemen bütün mühendislik alanlarının kapsayan konular. Olması gereken yerleşim yerlerinin haritacısı, jeofizikçisi, şehir plancısı gibi ilgili her kurumdan görüş alınarak deprem açısından sakıncasız alanların imara açılmasıdır. Ancak bu şekilde sağlıklı yaşam alanları ortaya çıkar. Bu da aşama aşama olacak bir şey. Ama bir yerlerden başlamak gerekiyor. Şu an TÜBİTAK Gaziantep’te çalışıyor, 12-13 tane istasyonu var. Depremin gelme hızını, artçı depremleri ölçüyor. Hiçbir araştırmanın, bilimin karşılığı boş kalmaz. Yeter ki çaba gösterilsin.