Yükleniyor...

Keyifle dil öğrenebilirsiniz

13 Eylül 2023

Let’s Speak Now Yabancı Dil Eğitimi ve Danışmanlığı kurucusu Türkan Aykaç ile yabancı dil eğitiminin önemini, sundukları eğitim programlarının alt yapısını ve temel hedeflerini konuştuk. Eğitimlerinin kişiye özel olduğunu söyleyen Türkan Aykaç, sundukları metotlar sayesinde isteyen herkesin keyifle dil öğrenebileceğini belirtti.

Yabancı dil eğitimi almak isteyen herkes için ayrı ayrı yol haritası belirlediklerini belirten Türkan Aykaç, eğitim sistemlerinin temelini oluşturan bu çalışma şeklinin başarıyı da beraberinde getirdiğini kaydetti.  

YABANCI DİLDE KİŞİYE ÖZEL EĞİTİM VE DANIŞMANLIK 

Let’s Speak Now Yabancı Dil Eğitimi ve Danışmanlığının doğuş hikayesini şöyle anlatıyor Türkan Aykaç, “Mezun olduğumda da fark ettiğim ve sanıyorum Türkiye’nin en büyük gerçeklerinden biri; ‘Dil mezunuyum, üniversite de dahil yıllardır dil eğitimi alıyorum fakat “biliyorum” dediğim dilleri tam anlamıyla bilmiyorum, yani kullanamıyorum’... Bu anormal bir durum ve bu kısımda ciddi bir problem var. Kendi deneyimlerimden ve çevremden de gözlemlediğim kadarıyla bu işin yanlış yapıldığı kanısına vardım. Yıllarca hem yurt içinde hem de yurt dışında yaptığım gözlemler ve aldığım eğitimler sonucunda, yabancı dilde kişiye özel eğitim ve danışmanlık vermek üzere, 2019 yılında Let’s Speak Now Yabancı Dil Eğitimi ve Danışmanlığı firmamı kurdum. Sanayide çalışırken bir yıl ara verip milli eğitimde bir yıllık ücretli İngilizce öğretmenliği yaptım. Hem devlet hem de özel kurumlarda yabancı dile bu kadar ağırlık verilmesine rağmen bu işin hala çözülemiyor olması gerçekten çok ilginç!  

İşte tam bu noktada üzerine hala çalışmalar ve danışmanlıklar aldığım kendi beceri odaklı kurgum ortaya çıktı. Yani bir dili biliyor olmanız her ne kadar konuşmanızla ölçülüyor olsa da aynı zamanda o dilde okuduğunuzu, dinlediğinizi anlıyor olmalısınız, yazabiliyor ve o dilin kültürüne de aşina olmalısınız. 

Mottomuz; “Think Simple, Do Simple” :) … Ne demek bu? Sadece “basit düşün, basit yap” şeklinde açıklamak çok yeterli olmayacaktır. Bir yaşam şekli bu aslında… Kolayı görebilmek ve onu yapabilmek, zorlaştırmamak hayatı, yaşanabilir kılmak… Çünkü hayat kısa ve kuşlar uçuyor.” 

DİL ÖĞRENMEK MÜTHİŞ BİR DUYGU 

Eğitimlerinin kişiye özel içerikli olduğunu ifade eden Türkan Aykaç, kişiyi her gün yabancı dile maruz bırakacak programlar hazırladıklarını söylüyor, “Çünkü kurgumuzun temelinde bu var. Eğitim almak isteyen arkadaşlarımızın hem akademik anlamda nerede olduğunu, neye ihtiyacının olduğunu hem de onları kişisel olarak tanıyıp hangi metotla ilerlememiz gerektiğini tespit ediyoruz. Her bir arkadaşımızla tek tek birebir çalışmak hiç kolay değil elbette ama yüzde yüz başarıyı da beraberinde getiren bir çalışma şekli bu. Dil beceriler bütünüdür, herkesin her beceriyi aynı anda ve aynı oranda edinebilmesi ve aktive etmesi sizce ne kadar mümkün? İşte buradan çıkan cevap LSN’nin mantalitesini anlatmaktadır.  

Şu ana kadar çalıştığımız her arkadaşımızın dil ile ilgili bir travması olduğunu fark ettik ve fark etmeye de devam ediyoruz. Bu kadar keyifli bir işi travma haline getirecek ne olmuş olabilir diye düşünüyoruz ve inanılmaz hikayelerle karşılaşıyoruz. Yani sadece dil eğitimi değil aynı zamanda bireysel koçluk da yapmış oluyoruz. Dil öğrenmek ve o dili bilen insanlarla iletişim kurabilmek müthiş bir duygu. Bence her şeye rağmen herkes kendine bu anlamda bir şans verebilmeli:).” 

ÖĞRENMENİN YAŞI YOK 

LSN çatısı altında kurgulanan Mini LSN sayesinde 3-12 yaş aralığı ile çalıştıklarını söyleyen Aykaç, “Çalışmalarının nasıl keyifle ilerlediğini asla tarif edemem:) Mini LSN sayesinde yabancı dil öğrenmek ve kullanmak, ön yargı oluşturmaktan ve bir kabus yaratmaktan çıkıyor. Öğrenmenin yaşı olmadığını her yaş ile birebir çalışarak deneyimliyoruz. Gerçekten öğrenmenin bir yaşı yok ve her yaşın süreci farklı işliyor. Mesela 60 yaş üzeri hem online hem de yüz yüze çalıştığımız çok fazla öğrencimiz, danışanımız var :) Her yaşta çalıştığımız her bir öğrencimiz bizim için bir laboratuvar. Her birinde farklı bir şey öğrenip metotlarımızın gelişimine katkı sağlıyoruz. Sadece LSN öğrencileri ya da danışanları değil, biz eğitimciler için de LSN eğitim içeriği ve çeşitliliği profesyonel gelişimimiz açısından ciddi bir avantaj sağlamaktadır. Gerek metotlarımız gerek çalışma şeklimiz gerekse yürüttüğümüz projeler sayesinde bölgenin ilki olmanın haklı gururunu yaşıyoruz:)” diyor. 

3 - 4 YAŞ DİL EĞİTİMİNE BAŞLAMAK İÇİN İDEAL 

Aykaç, “Yabancı dil öğreniminin hangi yaşta başlaması verimli olacaktır” sorumuz üzerine yabancı dil eğitmeni olarak şu tavsiyede bulunuyor: “Çocuk kendi ana dil gelişimini ana hatları ile tamamladıktan sonra yabancı dil eğitimine başlayabilir. 3 - 4 yaş bu eğitime başlamak için ideal bir aralıktır. Diğer sorulara cevap verirken de bahsetmiş olmalıyım; dil, bir yaşam şeklidir, yaşamı sürdürmenin en temel ihtiyacıdır. Mesela bu soruya Amadeus Wolfe’un çok sevdiğim bir sözüyle nokta koymak isterim; “Sometimes the greatest adventure is simply a conversation.”  

METOTLARIMIZ SAYESİNDE KEYİFLE DİL ÖĞREBİLİRSİNİZ 

İsteyen herkesin dil öğrenebileceğini belirten Aykaç, iyi bir seviyeye gelmek için ne kadar bir süreye ihtiyaç olduğunu ise şöyle anlatıyor: “Olaya çok yanlış yerden bakıyoruz aslında. Dil canlı bir varlıktır. Canlı bir şeyin varlığını sürdürebilmek için ise ona bakmak yani onu beslemek gerekir. Dilin hayatımızın içerisinde olması ve günlük hayatımıza adapte etmemiz gerekiyor. Ama şunu belirtmekte fayda var; sıfırdan başlayan birinin bir yıl kesintisiz eğitim alması gerekiyor. Dil beceri işi olduğu için herkesin süreci çok farklı çalışır. Ama bu şöyle bir algı yaratmasın lütfen, ‘yeteneği olan yapar, olmayan yapamaz’… Big nooo:) İsteyen herkes dil öğrenir ve üstelik metotlarımız sayesinde keyifle öğrenir. Keyif almak bizim için çok önemli, ancak keyif aldığınız şeyden başarı ile çıkarsınız.” 

BİRKAÇ YABANCI DİL BİLMEK KENDİMİZİ DAHA KONFORLU HİSSETTİRECEKTİR 

Günümüz Türkiye’sinde yabancı dilin öneminin her geçen gün ciddi bir hızla arttığını söyleyen Aykaç, “Bu durumda bir azalma olmayacak ya da daha az önemli bir hale gelmeyecek. Mevcut konjonktürde birkaç yabancı dil bilmek, tam anlamıyla bilmek ve kullanmak hem psikolojik hem de fiziksel anlamda kendimizi daha konforlu hissettirecektir ve beraberinde gelecek kaygısı konusunda bir miktar rahatlamamıza yardımcı olacaktır.  

Çok iyi üniversitelerin çok iyi bölümlerinde okuyan arkadaşlarımın iş garantileri olsa dahi dil bilmemeleri halinde hangi okuldan ya da bölümden mezun olduklarının pek de bir önemi olmuyor maalesef. Sanayide çok iyi pozisyonlarda çalışan ya da işletme sahibi olan insanların dil bilmediği takdirde çok kısıtlı imkanlar dahilinde hareket ettiklerini görüyoruz. Mutlaka dil bilen birisine ihtiyaç duyuyorlar ama ne yazık ki bu konuda hep bir tedirginlik yaşıyorlar. Müfredatı çok eleştirsek bile okula giden bir çocuğun ödevlerini yaparken anne ya da babasından istediği desteğin karşılanması için bile dil bilmek gerekiyor. Bütün bu örnekler hayatın çok içinden ve günlük olarak karşılaştığımız durumlar. Dolayısıyla yabancı dilin ne derece önemli ve elzem olduğunu çok rahatlıkla görebiliyoruz” diyor. 

HER DİLİN KENDİNE HAS BİR KURGUSU VAR 

Aykaç, dil eğitimini kolaylaştıran ve zorlaştıran etkenleri ise şöyle açıklıyor, “Çok kısa bir cevabım olacak bu soru için. Dil eğitimini kolaylaştıran şey; düşünce şeklimizi öğrenmeye çalıştığımız dilin çerçevesinde şekillendirmeliyiz. Peki, bu ne demek? Mesela İngilizce öğrenirken, Türkçe düşünerek öğrenmeye çalışırsanız hangi kurumdan eğitim alırsanız alın ya da dil öğrenmek için yurt dışına da gitseniz mümkün değil öğrenemezsiniz. Her dilin kendine has bir kurgusu vardır, bu kurguyu anlamak ve düşünce yapımızı bu yönde şekillendirmek eğitim sürecini ciddi anlamda kolaylaştıracaktır. Elbette bu bir anda mümkün değil ve belli bir zaman gerektiriyor. Bu sebeple kurumumuzdan eğitim alan arkadaşlarımız için ilk bir aylık hedefimiz, eğitimini aldığı dil bünyesinde düşünebilmeleri.  

Bu işi en çok zorlaştıran şey ise yabancı dili bir ‘ders’ olarak görmek ve dili hayata adapte etmek yerine bir ders formatında varlığını sürdürmeye çalışmaktır. Mesela İngilizler, İngilizceyi ve diğer dilleri ‘Art’ (sanat) başlığı altında değerlendirir. Bu durum bile dile bakış açımızı yeniden şekillendirmekte bize ciddi bir ipucu vermektedir.” 

“ÖZ-GELİŞİM” İŞ DÜNYAMIN OLMAZSA OLMAZIDIR 

İş hayatındaki olmazsa olmalarını sorduğumuz Aykaç, sorumuzu şöyle yanıtlıyor: “ ‘Self-improvement’ diye İngilizce yanıt vermek istiyorum:) Evet, Türkçesi kişisel gelişim diye geçiyor ama bence, sadece bu tanım bu ifadenin hakkını vermiyor. Ve ne denli önemli olduğunu vurgulamak için İngiliz dilbilimcileri gelişim anlamına gelen ‘improvement’ kelimesinin önüne, ‘kendi- öz’ anlamına gelen ‘self’ kelimesini eklemiş ve bence gayet de güzel olmuş:) Aksi halde ‘personal-improvement’ deyip geçebilirdik ama ‘öz-gelişim’ benim kendi iş dünyamın olmazsa olmazıdır. 

Bir diğer önemli husus ise ekibimde yer alan herkesin her anlamda mutlu olması. Elbette servis verdiğimiz insanların da mutluluğu ve fayda sağlaması oldukça mühim ama ekibimin mutluluğu her şeyden önce gelir. Tek başıma çıktığım bu yolda şimdi 20 kişiden oluşan çok genç ve dinamik bir ekiple çalışıyorum ve bu mutluluğu asla tarif edemem:) Bütün arkadaşlarım işlerini o kadar severek ve öz gelişimlerine katkı sağlayarak geliyorlar ki işe, günün sonunda ne kadar yorgun olsalar bile hissettikleri mutluluğu ve huzuru yüzlerinden okuyabiliyorum. Öyle ki çoğu zaman etrafımızdaki insanlar tarafından ‘çalışmıyor bunlar yaa’ şeklinde yorumlar alıyoruz. Çünkü popüler kültüre göre işe sürünerek gitmeliyiz ve işimizden nefret etmeliyiz. Maalesef bu bizim için söz konusu bile olamaz ve aksi bir ortamda asla çalışamam.” 

 

Türkan Aykaç kimdir? 

Aslen Birecikliyim, doğma büyüme… 1984 yılında, 2 çocuklu muhteşem, sevgi dolu bir ailenin büyük çocuğu olarak dünyaya geldim. Aile olmanın ne demek olduğunu her anımda tüm detayıyla öğrendiğim büyük bir ailede büyüdüm. Lise son sınıfa kadar Birecik’teydim. 2002 yılında Kırıkkale Üniversitesi Mütercim Tercümanlık Bölümünü kazandıktan sonra Birecik’ten ayrıldım ve serüvenim bu şekilde başladı. 2006 yılında mezun olduktan sonra iş imkanı sebebiyle Gaziantep’e yerleştim. Dil avantajımdan dolayı sanayi bölgesinde ithalat ve ihracat üzerine çalışabilmek için rahatlıkla iş bulabildim. Gaziantep’e yerleştikten 6 yıl sonra canım hayat arkadaşım Emre ile tanıştım ve 2012 yılında evlendik. Bana göre yeryüzünün en hareketli ama en güzel iki erkek çocuğu annesiyim. Çalışmayı, üretmeyi, katkı sağlamayı, yaşamayı seven ve varlığımızın sadece bireysel değil aynı zamanda kolektife de hizmet etmesinin ciddi önem taşıdığı bir aile olarak keyifle yaşıyoruz. 13 yıl boyunca sanayide yer alan çok iyi firmalarda, çok iyi pozisyonlarda çalıştım. Bu süreç içerisinde abartısız her günümü kendi profesyonel kimliğimin gelişimi amacıyla deneyimledim. Kendime ve işime nasıl katkı sağlarım amacıyla geçirdiğim her an beni adım adım şu anda aşkla yaptığım işime götürdü. 

Sosyal Medyada Paylaş
GÜLŞAH SERT