Yükleniyor...

Mekânların bir dili olmalı

20 Kasım 2023

Genç, idealist ve başarı odaklı bir mimar Ertuğrul Güçyetmez. Yaşam alanları oluştururken fonksiyonelliği ve müşteri beklentilerini ön planda tuttuklarını ifade eden Güçyetmez ile projelere bakış açılarını, çalışmalarını ve hedeflerini konuştuk.

İyi bir iletişimin bir mimarda olması gereken en temel özelliklerden biri olduğunu söyleyen Ertuğrul Güçyetmez, “Müşterilerimizle bir ekip olarak çalışıp, en doğru ve onların içine en fazla sinen projeyi yapmayı hedefliyoruz” diyor.

MÜŞTERİYLE AYNI PENCEREDEN BAKABİLMEK ÖNEMLİ

Komplike bir ofis olduklarını ve ruhsat projesinden, en küçük detaylara kadar hem tasarlayıp hem de uyguladıklarını ifade eden mimar Ertuğrul Güçyetmez, aldıkları projelerde özellikle fonksiyonelliğe önem verdiklerini söyledi, “Müşterimiz ile olan sinerjimiz, uyumumuz çok önemli ancak benim için en önemlisi aynı pencereden bakabilmemiz. Mekânlar özelinde tasarımlardan önce alt yapının doğru yapılması gerektiğini düşünüyorum. Fonksiyonellik benim için tasarımdan daha önemli. Eğer bir konut projesi üzerinde konuşursak biz evlerin içinde huzur bulmak istiyoruz, tasarımlarımızı yaparken de buna dikkat ediyoruz.”

EN DOĞRU FONKSİYON İLE EN DOĞRU TASARIMI YAPMAYA ÇALIŞIYORUZ

Yaşam alanları oluştururken müşteri beklentilerini ön planda tuttuklarını belirten Güçyetmez, tasarım süreci ve bu süreçte nasıl bir yol izlediklerini şöyle anlattı: “Müşteri beklentileri tabii ki en önemlisi. Biz talebe göre mekanda en doğru fonksiyon ile en doğru tasarımı yapmaya çalışıyoruz hatta fikir çatışmalarının olduğu projelerde daha güzel sonuçlar alıyoruz.

Aslında müşterilerimiz ile arkadaş oluyor onların yaşam tarzlarını, isteklerini gözlemleyerek daha doğru projeler çizmeye çalışıyoruz. Müşterilerimizin istekleri her zaman bizim çok önemli fakat kendi tecrübelerimizi, fikirlerimizi belirtmekten de kaçınmıyoruz. Müşterilerimizle bir ekip olarak çalışıp, en doğru ve onların içine en fazla sinen projeyi yapmayı hedefliyoruz. 2 boyutlu ve 3 boyutlu görselleştirmeler ile onların taleplerine cevap vermeye çalışıyoruz. Tabii ki bu süreçte en önemlisi uygulanabilirlik, fonksiyonellik ve maliyet noktası... Bunları bir bütün olarak değerlendirmemiz ve müşterimize bu doneleri en doğru biçimde yansıtmamız gerekiyor. Aslında karşımızdaki kişi ya da kişilerin bütün bu donelerle yürüttüğümüz bir tasarım serüvenimiz var.”

MEKANLAR AYRI AYRI DEĞERLENDİRİLİP TASARLANMALI

Ertuğrul Güçyetmez, “Her projenin kendine has bir kimliği olması gerektiğine inanan mimarlardan mısınız?” sorumuzu ise şöyle cevaplıyor: “Aslında bu soruya yaşam alanları ve işletmeler olarak ayırmamız daha doğru olacaktır. Çünkü yaşam alanlarında onların özel zevklerine ve yaşam tarzlarına göre şekil alıyoruz, fazlasıyla kişiselleştiriyoruz, işletmeler ise bu konuda kendi içinde çok fazla ayrışıyor. Bir restorant ya da bir showroom aslında herkesin beğenisine sunulan mekanlar oluyor. Bu mekanların kişiye özel olmaması, sıkıcı olmaması, fonksiyonel ve sürdürülebilir yapılar olması çok önemli. Tasarım kısmında aslında iş yerinin müşteri portföyüne göre çalışıyoruz.”

MİNİMAL, SADE TASARIMLAR YAPMAYA ÇALIŞIYORUM

Yaşam alanlarında sadelik ve işlevsellikten yana olduğunu diye getiren Güçyetmez, “Tasarım süreçlerinde de her zaman buna dikkat ediyorum. Müşterilerimizin mekanlarda uzun yıllar boyunca huzurlu ve sıkılmadan zaman geçireceği tasarımlar olmasını istiyorum. Günlük hayatımızı zaten fazlasıyla yoğun mekanlarda geçiriyoruz, bu yüzden minimal sade tasarımlar yapmaya çalışıyorum. Mat tonlarda seramikler, mobilyalar kullanmaya dikkat ediyorum. Müşterilerimizi bu konuda ikna etmek bazen biraz zor oluyor ancak doğru iletişim ile ikna edebiliyoruz” diyor.

İYİ BİR İLETİŞİM MİMARLIKTA ÖNEMLİ BİR UNSUR

İyi bir mimar olmak için sağlıklı iletişim kurmanın önemli olduğunu belirten Güçyetmez, “Tasarlanan projenin hayata geçirilmesi sürecinde karşımızdaki insanı tanımak ve bu süreçte iyi bir iletişim halinde birlikte ilerlemek benim için iyi bir mimar olmanın tanımıdır. Bizim aslında hayalleri hayata geçirirken tam memnuniyeti sağlamak için süreci doğru yönetmemiz gerekiyor. Malzeme ve uygulama bilgisi zamanla edinilen bir tecrübedir ancak günün sonunda ne kadar iyi bir mimar olursanız olun iletişim ve insan ilişkilerinin her şeyden önemli olduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

PROJELERİNİN A’DAN Z’YE HER DETAYINA ÖZEN GÖSTERİYORUZ

Planlama ve tasarım sürecinin tamamının şantiye ile birlikte yürütülen bir süreç olduğunu söyleyen Güçyetmez, projelerinin A’dan Z’ye her detayını özenle kontrol ettiğini anlatıyor: “Günün sonunda çok güzel tasarımlar yapabiliriz ama bunun uygulanabilirliği, maliyeti bu süreci belirleyen önemli faktörler. Biz öncelikle makine mühendisleri ve elektrik mühendisleriyle birlikte alt yapımızı planlıyor daha sonra tasarım sürecine başlıyoruz. Çünkü ne olursa olsun alt yapısı doğru olmayan bir mekanın ne kadar güzel olursa olsun öncelikle işlevine hizmet etmesi gerekiyor. Bundan dolayı ben günlerimin çoğunu şantiyelerde, atölyelerde geçiriyorum. Puzzle yapar gibi doğru bir sıralama ile parçaları en doğru şekilde birleştirmeye çalışıyoruz. Geçtiğimiz 5 yıllık süreçte çalıştığımız partner firmalarla yakaladığımız uyum ve oluşan o aile ortamı işimize olan saygımızı ve özenimizi arttırıyor. Özetlersem proje ne kadar güzel olursa olsun uygulama ve şantiye düzeni bizim işimizin en önemli noktasıdır.”

PEYZAJ İYİ BİR MİMARİ PROJENİN ÖNEMLİ BİR PARÇASI

Peyzaj konusunda iki yıldır ciddi çalışmalar yaptıklarını söyleyen Güçyetmez, “Peyzaj, üstünde çalıştığım, fizibilitesini yaptığım bir alan. Yaptığımız villalarda cephe tasarımları ile fonksiyonel bahçeler tasarlarken zamanla bahçelerin içine girdim ve bu süreçten çok keyif alıyorum. Peyzaj şu an derya deniz bir alan ve ben de yaptığımız bütün çalışmalarda A’dan Z’ye her noktasına dokunmak istiyorum. Mekânların bir dili ve bütünlüğünün olması gerektiğini düşünüyorum. Özellikle villa projelerimizde cephe, bahçe ve iç mekân uyumunu yakalamaya çalışıyoruz. Peyzaj daha doğrusu dış mekân tasarımları ile ilgili bir hayalim var, umarım en yakın zamanda da hayata geçirmek nasip olur” diye konuştu.

Ertuğrul Güçyetmez, “İmzanızı atmak istediğiniz özel bir proje var mı?” sorumuzu, “Futbolu ve basketbolu, daha doğrusu sporu çok seviyorum. Bir stadyum ya da spor salonu yapmak isterim” diye yanıtlıyor.

Güçyetmez, “Mimari özellikleri açısından beğendiğiniz şehirler/ülkeler var mı?” sorumuza verdiği cevap ise şöyle: “Ülkemizi seviyorum çünkü bütün medeniyetlerin izleri var burada. Değişen modern mimarlıkta sürdürülebilir ve yatay mimariye dünyadan bir yeri örnek verecek olursam Belçika/Brugge diyebilirim.”

Sosyal Medyada Paylaş
GÜLŞAH SERT