Yükleniyor...

Ruh sağlığı profesyonellere emanet edilmeli

15 Aralık 2022

Kurucusu olduğu Kuğu Psikoloji’de; çift ve aile danışmanlığı, depresyon, anksiyete bozuklukları, gelişimsel sorunlar, özgül öğrenme güçlüğü, dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu gibi daha pek çok alanda danışmanlık hizmeti veren Uzman Klinik Psikolog ve Aile Danışmanı Gözde Kıratlı ile kliniğinde sunduğu hizmetleri konuştuk…

Zekâ, kişilik, dikkat, hafıza ve gelişim testleri de uygulayan ve aynı zamanda kurumsal danışmanlık da yapan Kıratlı, ruh sağlığının gerçek profesyonellere emanet edilmesi gerektiğine dikkat çekti.

 Kendinizi kısaca tanıtır mısınız?

1990 yılında Gaziantep’te doğdum. Doğayla iç içe olmayı seven, sanatla ve numerolojiyle ilgilenen, evcil hayvan beslemekten hoşlanan, röportaj yazısı ve kitap okumaktan, badminton oynamaktan ve yürüyüş yapmaktan keyif alan biriyim. Ailemizde bana rol model olan iki psikoloğumuzun varlığıyla, 14 yaşımdan beri ben de klinik psikolog olmayı hayal ederken, bugün Kuğu Psikoloji'nin kurucusuyum. Çalışma hayatında kadının varlığını, bağımsız ekonomik gücünü ve etik çalışma prensibini önemsiyorum.

Eğitiminizden ve uzmanlık alanınızdan bahseder misiniz?

2014 yılında psikoloji lisans eğitimimi, tam burslu olarak kazandığım Okan Üniversitesi’nde ‘yüksek onur’ derecesiyle tamamladım. 2017 yılında FMV Işık Üniversitesinde klinik psikoloji yüksek lisansımı tamamlayarak uzmanlığımı aldım. 2020 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi'nde aile danışmanlığı eğitimimi tamamladım.

Yaklaşık 4 yıllık süreci içeren, uluslararası sertifikasyona sahip olduğum psikoterapi eğitimlerimi tamamladım. 2020 yılında Prof. Dr. Mehmet Zihni Sungur'dan EABCT onaylı ‘Bilişsel davranışçı terapi teorik ve süper vizyon eğitimi’ aldım. 2018'de ISST onaylı ‘Şema terapi teorik eğitimi’ aldım. Halen Dr. H. Alp. Karaosmanoğlu ile süper vizyona devam ediyorum. 

Bunların yanı sıra 2020 yılında Dr. Cem Keçe’den ‘Vajinismus ve disparoni’ ve Dr. Hakan Ertufan’dan ‘Ölüm ve yas terapisi eğitimi’ aldım. 2017 yılından bu yana WISC-IV zeka testi ve MOXO dikkat testi uygulayıcısıyım. Bunun yanı sıra 2014 yılında Klinik Psikoloji Enstitüsü Derneği’nden aldığım eğitimle gelişim testleri, kişilik testi ve hafıza testi uygulayıcısıyım.

Alanınızla ilgili çalışma deneyimlerinizden bahseder misiniz?

2018-2021 yılları arasında SANKO Üniversitesi Hastanesi’nin Psikiyatri Kliniği’nde ve SANKO Üniversitesi’nin Psikolojik Danışmanlık Birimi’nde uzman klinik psikolog olarak görev aldım. 2021-2022 yılları arasında Türkiye’nin en büyük online psikoterapi platformlarından birinde yer alarak pek çok ülkede yaşayan Türk göçmenlerle çalıştım.

Daha önceki yıllarda ise 2012’de Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı’nda, 2016’da Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Anabilim Dalı’nda ve Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi AMATEM ve yetişkin servislerinde stajyer psikolog olarak görev aldım. 2017’de MAYA Vakfı-Project Lift kapsamında gönüllü olarak Suriyeli mülteci çocuklarla ve BM UNFPA projesinde çalıştım. Şu an çalışmalarıma Kuğu Psikoloji’de devam ediyorum.

Kliniğinizde sunduğunuz danışmanlık hizmetleri nelerdir?

Çalışma alanlarım çift ve aile danışmanlığı, boşanma danışmanlığı, vajinismus, yas ve kayıp danışmanlığı, depresyon, anksiyete bozuklukları (travma sonrası stres bozukluğu, özgül fobiler, sosyal fobi, panik atak bozukluğu, yaygın anksiyete bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk), kişilik bozuklukları, bipolar bozukluk, gelişimsel sorunlar, uyum ve davranış sorunları, özgül öğrenme güçlüğü, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğudur. Bunun yanı sıra zeka, kişilik, dikkat, hafıza ve gelişim testlerini uyguluyorum. Aynı zamanda kurumsal danışmanlık yapıyorum.

İnsanlar klinik psikoloğa başvurmakta tedirginlik yaşıyorlar. Ne söylemek istersiniz bu konuda?

Pandemiyle birlikte psikoterapiye gerçek bir ihtiyaç doğdu. İnsanların özel hayatlarının bir klinik psikolog tarafından bilinmesi pek çok kişi için kaygı vericiyken, aslında bir ruh sağlığı profesyonelinin kişinin özel hayatıyla değil psikolojik sağlığıyla ilgilendiğini ve onları iyileştirdiğini fark ettiler. Şu an her aileden en az bir kişinin bir klinik psikoloğu var diyebilirim. İnsanlar artık özel meselelerini yakın çevrelerine anlatmak yerine terapistleriyle paylaşıyorlar. Mesleğimize artan güveni ve değeri görmek beni mutlu ediyor. Yaşadığımız çevrede her soruna uyumlanarak doğmuyoruz. Zaman zaman baş etmekte zorlandığınız problemler olabilir, bir problemle baş etmekte zorlanmak utanılıp sıkılanacak bir konu değil, psikoterapi de insanları bir yargılama süreci değil. Bana kalırsa psikoterapi kişinin kendisini büyük bir sorunun içinde bulmadan önce alınmalı. Böylelikle kişi yaşam koşulları içerisinde güçlü ve zayıf yanlarını tanıyarak, baş etme kaynaklarını güçlendirebilir.

Kişi kendisinin psikolojik açıdan sağlıklı olup olmadığını nasıl anlar? Hangi durumlarda bir klinik psikoloğa gitmelidir?

Psikolojik olarak iyilik halimizi değerlendirebilmek için bir sorunun öncelikle akut mu kronik mi olduğunu anlamamız gerekir. Akut problemlerde kendinizde daha önce var olmayan birtakım değişiklikleri gözlemleyebilirsiniz. Kronik problemlerde ise daha çok kişilik özelliklerine bağlı olarak süregiden problemler vardır. Problemlerle bazen tek başınıza baş etmek güç olabilir ve bu iş, özel ve sosyal hayatınızı bir yönüyle olumsuz etkileyebilir. Psikoterapiye başvurmada en belirgin özellik bu alanlardaki işlev bozan aşırılıklar ya da yetersizliklerdir. Bunu fark ettiğinizde bir ruh sağlığı profesyonelinden (psikiyatri ya da klinik psikolog) destek almaktan çekinmeyin.

Psikolog ve psikiyatrist çok sık karıştırılan iki farklı uzmanlık. Ayrımı nedir, kısaca bahseder misiniz?

Ruh sağlığının gerçek profesyonellere emanet edilmesi önemli. Bunlar psikiyatristler ve klinik psikologlardır. Psikiyatristler tıp fakültesi mezunu olan uzman doktorlardır, ilaçla tedavi ya da psikoterapi yönteminden yararlanabilirler. Klinik psikologlar ise lisans eğitimlerini 4 senelik psikoloji programında tamamlarlar, ardından klinik psikoloji yüksek lisanslarını yaparak uzmanlaşabilir ve psikoterapi yönteminden yararlanırlar.

Pandemi öncesi ve sonrasını kıyaslarsak hangi şikayetlerde bir artış gözlemliyorsunuz?

Pandemiyle birlikte büyük bir değişimle karşılaştık, birçok konuda telafisi olmayan yıllardan geçtik. Hızlı giden bir dünyada aniden frene basıldı. Korona bizi yaşam tarzı olarak yavaşlattı. Her ne kadar sinir sistemi yavaşlamayı sevse de tehditten dolayı yavaşlayamadık. Kişilerin tolere edebilme, olanla kalabilme ve sabretme eşiği düştü. İnsan türü olarak bilinmeyenle kalamıyoruz. Bu süreçte vücut buna uyum sağlamaya çalıştı. Tabii biri süreçte yoğun anksiyete geçirirken bir diğeri daha rahat kalabildi, işte bu kişisel geçmişimiz ve de genetiğimizle ilgili. Pandemiyle toplumsal bir travma yaşandı. Travma yaşandığında geçmişte deneyimlediğiniz önceki yaslar da size uğrayabilir. Bunu sadece koronanın etkisi olarak tek bir olay şeklinde inceleyemeyiz. Bu insanlar daha önce de bir bilinmezle baş başa kalmış, bu bilinmezlik onları yıpratmış ve bu süreçte destek alamamış olabilirler. Korona birlikte ortaya çıkan bilinmezlik geçmişi çağırmış olabilir. Dolayısıyla pandemi sonrasında anksiyete ve depresyonda yaşanan artışı sürecin normali olarak düşünebiliriz.

Sosyal Medyada Paylaş
GÜLŞAH SERT