- Şehitkamil / Gaziantep
- +90 (342) 232 80 81
- info@cemiyet.com.tr
Pandemi bittikten sonra sevdikleriyle doyasıya vakit geçirmek istediğini ifade eden İpek Külekçi Koçer, “Ailemle, dostlarımla uzun masalarda keyifli sohbetlerimizi çok özledim. Hepimiz çok özledik. Dostlarıma bol gülüşmeli ve paylaşımlı, maskesiz, deniz kenarında ‘beyaz’ konseptli bir yemek vermek isterdim” diyor Pandemi döneminde daha kırsal kesimdeki çocukların eğitiminin etkilendiğini belirten Koçer, “Oralardaki başarılı öğrencilerin kaliteli eğitim almalarına yönelik proje geliştirmek isterdim” diye konuştu.
1)Herkesin bilmesinde yarar gördüğünüz bir hayat tecrübenizi paylaşır mısınız?
Hayat tecrübesi dediğimiz şey hatalarımız aslında. Bir insanı hem doğruları hem yanlışları büyütüyor. Bazen ön yargılarımın bana ders olduğu tecrübelerim oldu. Tecrübeler de yaşanarak kazanılır. Bazen yanlış bazen de doğru şeyleri yapıyoruz. Klinikte çalıştığım dönemde çok farklı insanlar gördüm, çok farklı hayatların olduğunu fark ettim. İnsan dünyayı hep yaşadığı çevreden ibaret sanıyor. Aklıma şöyle bir anım geldi. Tıp fakültesine ilk başladığımda biyokimya dersinde ana bilim dalı hocasına, ‘hocam siz neden doktorluğu seçmediniz’ demiştim. Sorma maksadım klinik branş anlamındaydı. Hoca da sınıf içinde bana ters bir cevap vermişti. Seneler geçti, ben temel bilimler seçtim. Hem hastane laboratuvarında çalışmayı hem de akademisyen olmayı tercih ettim. Hayıtın neler getireceği gerçekten belli olmuyormuş.
2)Hangi mevzu açıldığında sıkılırsınız? Neden?
İnsanların lafı döndürüp kendine getirmesi beni açıkçası sıkıyor. İnsanların ben merkezci olması, kendini üstün ve ayrıcalıklı görmesi, karşılıklı ilişki anlamında beni bunaltır. Çünkü o ilişkinin amacı ya kendini onaylatmak oluyor ya da mükemmelliklerini desteklemek. Çevremden mümkün olduğunca bu tipleri azalttım.
3)Pandemi bitince bir parti verecek olsanız, bu ne için ve nasıl olurdu?
Pandemi bittikten sonra sevdiklerimle doyasıya vakit geçirmek istiyorum. Ailemle, dostlarımla uzun masalarda keyifli sohbetlerimizi çok özledim. Hepimiz çok özledik. Dostlarıma bol gülüşmeli ve paylaşımlı, maskesiz, deniz kenarında ‘beyaz’ konseptli bir yemek vermek isterdim.
4)Önümüzdeki sene üzerinde çalışacağınız tek bir proje olsaydı, bu ne olurdu?
İlk aklıma gelen, çocuklar için yapabileceğimiz neler var onu araştırmak olurdu. Özellikle pandemi döneminde daha kırsal kesimdeki çocuklarımızın eğitimi etkilendi. Oralardaki başarılı öğrencilerin kaliteli eğitim almalarına yönelik proje geliştirmek isterdim. Meslek atölyelerine, oyun alanlarına, okul öncesi okullarına ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Türkiye’de iyi üniversitelerle iş birliği yaparak köy okullarına sanat atölyeleri, kodlama atölyeleri kurmak isterim. Temel yaşam ve gelişim hakları açısından çocukların topluma eşit başlangıç yapma hakları olduğunu düşünüyorum. Toplumda birçok sorunun temelini eğitimsizlik oluşturuyor. Eğitimle ilgili proje ilk yapacağım şey olurdu.
5)Çocukken, büyüyünce ne olmak isterdiniz?
Çocukken klasik olacak ama doktor olmak istiyordum. Hayat kurtarmak ve topluma hizmet anlamında en uygun meslek olarak doktorluğu seçtiğimi düşünüyorum.
6)Hayatınız bir film olsaydı, müziklerinde hangi şarkılar yer alırdı?
Hayatımızın akışında bir mutlulukla bir üzüntüyle bir güneşle bir yağmurla karşılaşıyoruz. Başlangıçta bir çello ile klasik müzik bizi karşılardı. Sonrasında daha hareketli ve canlı parçalarla devam ederdi. Kapanışta akustik parçalar olurdu.
7)Hayatınızda sahip olduğunuz en önemli rol modeli veya akıl hocası kimdir?
İnsan davranışı bilinçli ve bilinçsiz olarak ister istemez önce ailesini rol model olarak benimsemektedir. Ailemi öncelikle örf, adet ve genel insan ilişkileri olarak rol model kabul ederek belli bir yaşa geldim. Daha sonra okuduğum kitapların da etkisiyle insan ilişkilerinde Doğan Cüceloğlu’nun yaklaşımlarını, mesleki hayatımda üniversitedeki çeşitli saygın hocalarımı, ileri görüşlülük anlamında Atatürk’ü örnek aldığımı düşünüyorum.
8)Siz bir ressamsınız ve tek bir şeyi çizme hakkınız var. Bu ne olurdu?
Aklıma ilk olarak hepimizin küçüklükte izlediği Bob Ross geldi. Ağaçları, çalıları, evleri ne kadar mutlulukla çizerdi. Ben de aynı mutlulukta doğa resimleri çizmek isterdim. Bir tarafı denizle çevrili diğer tarafında ormanın içinde taş evler hayal ettim.
9)Bundan 25 sene sonra bugüne dair en çok neyi özleyeceğinizi düşünüyorsunuz?
Bugüne dair, ‘keşke sevdiklerimizle daha çok zaman geçirebilseydik’ dediğimi düşündüm. Hayatın her zaman keşkelere yer bırakmadan yaşanması gerektiği düşüncesindeyim. Kendime ayırdığım zamanı minimumda tutarak hep aileme ve dostlarıma vakit ayırmaya çalışırım. 25 sene sonra bugüne baktığımda hiç keşkem olmadan yaşamak en büyük hedefim. Yapay zekânın geliştirilmesi, teknolojinin ilerlemesi ile insan ilişkileri ilerleyen zamanda daha da azalacak gibi görünüyor. 25 sene sonra Black Mirror gerçek olmaz umarım.
10)Aniden 18 yaşına döndünüz. İlk olarak ne yapardınız?
Daha çok seyahat ederdim, mutlaka ikinci ve üçüncü yabancı dili öğrenmek adına yurt dışına eğitime giderdim. ‘Hayatının en rahat olduğun ve en özgür olduğun yaşı, olabildiğince tadını çıkart, gez, yaşa, hisset’ demek isterdim.