- Şehitkamil / Gaziantep
- +90 (342) 232 80 81
- info@cemiyet.com.tr
Nur Koçer, “Süper gücünüz olsa, ne olmasını isterdiniz?” sorumuzu “İnsanların içindeki iyi niyetten uzak olan duyguların hepsini almak isterdim” diye yanıtladı ve şöyle devam etti: “Hırs ve egolar olmadan, kendini beğenmişlik olmadan, başkalarının iyiliğinden ve başarısından da mutlu olunabileceğini herkesin bilmesini sağlamak isterdim.”
Şimdiye kadar aldığınız en iyi tavsiye nedir? Kimden?
Etrafımdaki büyüklerimin tavsiyeleri hep kulağımda ama benim hep aklımda olan ve kendime hep hatırlattığım cümle ‘Her şey neye layıksa ona dönüşür.’
100 yıl sonra açılacak bir zarfa neler yazmak isterdiniz?
Öncelikle onlardan özür dilemek isterdim. Dünyanın geleceği hem çevresel hem de sosyolojik açıdan pek iyi yerlere gidemiyor maalesef. Doğaya çok zarar verdik, denizleri kirlettik. Onlara bıraktığımız dünya pek de iyi şekilde olmayabilir. Tek ekleyebileceğim cümle ‘Umarım dünya hala yaşanabilir bir gezegen olarak kalmıştır..’ olurdu.
Dünyanın 8. harikasını siz seçecek olsaydınız, bu ne olurdu?
- harika olabilecek güzellikte çok fazla tarihi yapı var aslında dünyada ama ben henüz görmediğim bir yeri seçmek yerine bana dünyanın 8. harikası olduğunu hissettirdiği için Bozcaada’yı seçerdim. Doğasının ve yapısının bozulmaması için korumaya alınmış olurdu ve hep aynı güzellikte kalırdı.
Süper gücünüz olsa, ne olmasını isterdiniz?
İnsanların içindeki iyi niyetten uzak olan duyguların hepsini almak isterdim. Hırs ve egolar olmadan, kendini beğenmişlik olmadan, başkalarının iyiliğinden ve başarısından da mutlu olunabileceğini herkesin bilmesini sağlamak isterdim. İnsanların birbirinin ayağını kaydırma planları yapmak yerine birbirini kollaması her çağın en başarılı çözümü olurdu. Bundan daha etkili bir süper güç hayal edemiyorum.
Eğer sihirli bir küre merak ettiğiniz her şeyi cevaplıyor olsaydı, öğrenmek isteyeceğiniz tek şey ne olurdu?
Geçirdiğimiz bu çok zorlu yıldan sonra Covid19’u bir anda bitirmenin bir yolunu öğrenmeyi çok isterdim. Herkes için çok zorlu bir maratonun içindeydik, hala da öyleyiz. Yok edebilmenin yolunu öğrenmek isterdim.
‘Keşke şu dönemde yaşasaydım’ dediğiniz bir zaman dili var mı? Ya da böyle bir hakkınız olsa hangi dönemi seçerdiniz?
Ben 1950-70’ler arası dönemin kült arabalarını, karma kültürünü, insani değerlerini çok seviyorum. İzlediğim film ve dizilerde de her zaman o dönem bana çok çekici geliyor. Abartısız ve fazlasını aramadan yaşanmışlık duygusu veriyor. Her dönemin olduğu gibi o dönemin de sıkıntıları ayrıdır fakat dışarıdan bakan biri olarak 2000’lere göre daha samimi buluyorum.
Şu anda hayatta olmayan hangi ünlü ya da büyük kişilikle karşılaşmak isterdiniz? Ona ne sorardınız?
Atatürk’le karşılaşmak isterdim. Bugünlere nasıl geldiğimizi sorardım, ondan dinlemek isterdim. ‘Hiç umudunu kaybettiği bir an olmuş muydu ve sonraki ilk adımı ne olmuştu?’ diye sorardım.
Geçmiş ya da gelecekte herhangi bir olaya şahitlik edebilecek olsanız, hangi olayı seçerdiniz?
Yaşanmamışı değil de yaşananları daha çok merak ediyorum. Okuduklarımızdan ya da izlediklerimizden daha fazlası mutlaka var. O yüzden bu soruya tek bir cevap verebilmem mümkün değil. Cumhuriyetimizin kuruluş zamanlarına şahit olmak isterdim, Atatürk’ün Samsun’a çıkışına ve Kurtuluş Savaşı atmosferine.
Ünlü ressamlardan bazıları en meşhur eserlerini yaparlarken onlara şahit olmak isterdim. Van Gogh akıl hastanesinde hangi koşullarda Yıldızlı Gece eserini yaptı ya da Monet’nin Gelincikler tablosundaki manzara gerçekten neresiydi ve ne şekilde yapıldı.. Ünlü yazar ve düşünürlerin yaşadıkları dönemde yaptıkları bazı konuşmalara da şahit olabilmeyi çok isterdim.
Sonsuza kadar yaşlanmayacak olsanız, hangi yaşta kalmayı tercih ederdiniz? Neden?
Sonsuza kadar yaşlanmamayı hiç istemezdim, o yüzden bu soruya net bir cevap veremem. Belli bir yaşta, aynı bakış açısında kalmak yerine yaş almak, yaşayarak büyümek her yönüyle çok güzel. Bence insan herkesten önce kendini çok iyi tanımalı. Yaş aldıkça her türlü olaya bakış açısı, hatalardan ders çıkarılması, zorluklara karşı güçlü durabilmesi de insana kendi kendisini tanıtıyor.
İnsanlığın üzerinde düşünüp düzeltmesi gereken bu dünyadaki en büyük sorun nedir?
İnsanlığın en büyük vebası insanı insandan ayırmak. Buna cinsiyet eşitsizliği de ırk ayrımı da dahil. Bana göre kadına şiddetin de özünde kesinlikle bu yatıyor. İnsanlar birbirini sınıflara soktuğu sürece, cinsiyetleri birbirinden üstün kılmaya çalıştıkça bu sorun dağ gibi büyümeye devam ediyor olacak. Dünyada hiçbir gerekçe bir insanı yargılama ya da bir insana şiddet uygulama hakkı doğurmuyor. Cinsiyeti, yaşı, makamı ne olursa olsun hiçbir insan bir diğerinden üstün değil. Hiçbir erkek ‘mükemmel’ olamayacağı gibi aslında hiçbir kadın da ‘mükemmel’ değil. Ülkemizde cinsiyetlere biçilen toplumsal belli roller maalesef ki çok olmasına rağmen (kadınların ev işi yapıp erkeklerin işe gitmesi gibi) bazı tabular yıkıldıkça eşitliğe ve doğru adım atabileceğimizi düşünüyorum. Umarım ayrımcılıklar ve eşitsizliklerin son bulduğu bir gelecek hepimizi bekliyordur.