- Şehitkamil / Gaziantep
- +90 (342) 232 80 81
- info@cemiyet.com.tr
Geçmişe takılmak ya da geleceği düşünmek yerine anın tadını çıkarmayı sevdiğini söyleyen Yelda Kara, “Ben özellikle mutlu bir an yaşıyorsam bunun bilincinde olurum ve sonuna kadar onun tadını çıkarırım. Değiştiremeyeceğimiz ya da elimizde olmayan şeylere takılı kalmazsak işler daha kolay ilerliyor. Mutluluk bir kelebek gibi, onu kovalamamak gerek” diyor.
Hayatınızda vazgeçemeyeceğiniz 3 şey nedir?
İlki şüphesiz ailem, aile her şeydir. İkincisi özgürlüğüm, üçüncüsü hayattan zevk aldığım şeylerden vazgeçmem. Kişisel alanlarımı korurum hep. Kırmızı çizgilerim vardır, bunlardan kimse ve hiçbir şey için vazgeçmem.
Mutluluk denince aklınıza gelen ilk şey nedir?
“An”da kalmak. Bu birçok insanın çok kolay yapamadığı bir şey. Ya geçmişe takılıp kalıyorlar ya da geleceği gereğinden fazla düşünüyorlar. Ben özellikle mutlu bir an yaşıyorsam bunun bilincinde olurum ve sonuna kadar onun tadını çıkarırım. Değiştiremeyeceğimiz ya da elimizde olmayan şeylere takılı kalmazsak işler daha kolay ilerliyor. Mutluluk bir kelebek gibi, onu kovalamamak gerek.
Elinizde sihirli bir değnek olsa bunu ne için kullanırdınız?
Kadınların şiddet görmemesi için kullanırdım. Toplumların gelişmişlik ve kültür seviyelerini kadınlara verdikleri önemden anlayabiliriz. Keşke tek bir kadın bile gözyaşı dökmese. Şiddeti ve öldürülmeyi utancımdan zikretmek bile istemiyorum ama maalesef her gün okuyup geçtiğimiz, sanki bir gün bizim ve yakınlarımızın başına hiç gelmezmiş gibi, kanıksadığımız sıradan haberlere dönüştürüldü Elimizdenden, sosyal medyalarımızdan haykırmak dışında bir şey gelmiyor, keşke gelebilse… Kadın hayat veren, can verendir, öldürmemeli yaşatmalıyız.
Sokak hayvanları için de keşke sihirli bir değneğim olabilseydi; çünkü bu gezegen sadece bizimmiş gibi davranıyoruz, bizim dışımızdaki canlılara çok duyarsızız.
İnsanlık için en büyük icat nedir?
Çok fazla büyük ve önemli icat var tabii ama telefon insanlık için büyük bir icat bence. Dünyanın diğer ucundaki biriyle bağlantı kurabiliyoruz, bazen uzaktaki biriyle sadece konuşarak özlem giderebiliyoruz, özellikle acil bir şey olduğunda sevdiklerimize bu yolla ulaşabiliyoruz. Günümüzde tek tıkla birçok şeyimizi telefonla halleder olduk.
Çocukken en büyük hayaliniz neydi?
Öğretmen olmaktı. Özellikle kadın öğretmenlerime hayranlıkla bakardım. Güçlü, çağdaş, eğitimli, yardımsever bulurdum hepsini. Bu hayalime ulaştım, öğretmen oldum tabii ama özellikle şimdilerde Türkiye’deki eğitim sistemi ve kafamdaki öğretmenlik modeli ideallerimle uyuşmadı maalesef
Şimdi bir çocuğa hayalleriyle ilgili tavsiye verecek olsaydım, “İyi bir insan ol, bunun için çalış hep” derdim, çünkü her şey olabilirsiniz, birçok şey başarabilirsiniz ama asıl meziyet hep iyi biri olarak kalabilmek.
Kendinizi 3 kelime ile tanımlasanız bunlar ne olurdu?
Eğlenceli, hayat dolu, sabırsız.
Yaptığınız en büyük çılgınlık neydi?
Sanırım yamaç paraşütü yapmaktı. Böyle söyleyince kulağa çok çılgınca gelmiyor belki ama yükseklik korkum falan olmamasına rağmen yaparken öyle korktum ki. Adrenalin bayağı sevdiğim bir şeydir normalde ama bu kadarı bana bile fazla gelmişti.
Takıntınız var mı?
Üniversiteye gidene kadar yoktu, üniversitede evde tek yaşamaya başlayınca fazla kontrolcü oldum. Şu an hala evden çıkarken her şeyin kapalı ve emniyette olduğundan emin olmak için defalarca bakarım, biraz yorucu bir takıntı maalesef. Biraz da simetri takıntım vardır, bir şey yamuk, eğri durduğunda düzeltme ihtiyacı duyuyorum.
Tarihi bir kişilik olsanız kim olmak isterdiniz?
Mevlana olmak isterdim. Hoşgörülü, kucaklayıcı, alçakgönüllü, sevgi dolu bir kişilik. Şems gibi bir hocası var ondan çok şey öğreniyor, çok güzel sohbetleri var. Sadece bu bile çok kıymetli. Mevlana’nın yaşam öğretileri ve öğütleri çok kıymetlidir benim için. Hatta Mevlana’nın “Kaybettiğin her şey başka bir surette geri döner” sözü benim yaşam felsefemdir. Mevlana’nın Mesnevilerini okumak da hep iyi gelmiştir bana. Bir nevi terapi gibi.
Çocukluğunuzla ilgili en çok özlediğiniz şey nedir?
Okullar kapanır kapanmaz annem eşyalarımızı hazırlar yazlığa giderdik. 3 ay kesintisiz tatil yapabilmeyi özledim sanırım. Yazlık arkadaşlarının, o çocukluktaki saf duygu ve paylaşımların, hiçbir hayat telaşı olmadan tatil yapabilmenin keyfini özlüyorum. Artık hepimiz çalışıyoruz ya da farklı farklı sorumluluklarımız var. Vaktimiz olsa, kafamız meşgul. Uzun, sorumluluk taşımadığımız, eğlenceli yaz tatillerini eminim herkes özlüyordur.