Yükleniyor...

Şiddet konusunda toplumsal bilinç geliştirilmeli

15 Eylül 2020

İstanbul Sözleşmesi’nin toplumsal cinsiyet eşitliği, şiddet, istismar, tecavüz ve cinayet gibi sorunlara çözüm getirdiğini dile getiren Demet Ongun, sözleşmeyi desteklediğini söyledi. Kadına yönelik şiddetin temelinde yatan etkenler ile ilgili pek çok neden sayılabileceğini ancak en temel etkenlerin eğitimsizlik, eşitsizlik ve ayrımcılık olduğunu belirten Ongun, “Kadına yönelik şiddet, kadınların yaşama sağlık, eğitim, gelişme, toplumsal ve ekonomik yaşama katılım gibi temel insan haklarını ve özgürlüklerini ihlal eden önemli bir toplumsal sorundur” dedi.

Kadına yönelik şiddetin önlenmesini esas alan İstanbul Sözleşmesi’ne bakış açınız nedir?

2014 yılında yürürlüğe giren İstanbul Sözleşmesi, toplumsal cinsiyet eşitliği, şiddet, istismar, tecavüz ve cinayet gibi sorunlara çözüm getiriyor. Kadınların hayat garantisi aslında İstanbul Sözleşmesi... Tam anlamı ile kabul görüp, uygulanabilse ülkemizde yaşanan birçok cinayetin önüne geçilip, engellenebilir.

Ayrıca İstanbul Sözleşmesi, Türkiye’nin de imzaladığı bir sözleşme olup, anayasanın 90. maddesine göre kanun hükmündedir. Bu sebeple İstanbul Sözleşmesi uygulanmak zorundadır. Sözleşmenin maddelerini okuyup anlayabilen herkes aslında bu sözleşme ile amaçlananın kadını yaşatmak olduğunu açıkça görür. Bu sebeple de İstanbul Sözleşmesi yaşatır diyorum ben de.

Son zamanlarda şehrimizde de üzülerek tanıklık ettiğimiz utanç verici ve korkunç olayı da şiddetle kınadığımı belirtirken bunun devamının gelmemesi için İstanbul Sözleşmesi’ni sonuna kadar destekliyorum.

Sizce kadına yönelik şiddetin temelinde yatan etkenler nelerdir?

Kadına yönelik şiddet, kadınların yaşama sağlık, eğitim, gelişme, toplumsal ve ekonomik yaşama katılım gibi temel insan haklarını ve özgürlüklerini ihlal eden önemli bir toplumsal sorundur. Kadını baskı altında tutmayı ve kadın üzerinde üstünlük kurmayı amaçlar.

Kadına yönelik şiddetin temelinde yatan etkenler ile ilgili pek çok neden sayılabilir. Ancak en temel etken eğitimsizlik, eşitsizlik ve ayrımcılık... Kadınların hayatın her alanında erkek karşısında ikincil konumda görülmesi büyük bir eşitsizliktir. Erkeğin kadın üzerinde hâkimiyet sağlamak istemesinin asıl amacı temelde erkeğin kadın üzerinde üstünlük kurma isteğine ve kadını toplumdan soyutlama çabasına dayanmaktadır.

Şiddetin önlenmesi için neler yapılabilir?

Bu konuda ilk yapılması gereken; şiddet konusunda toplumda bilinç geliştirilmesidir. Bu bilinç her şeyden önce kadının birey olduğunun kabul edilmesi ve toplumdaki zihniyetin değiştirilmesi ile olur. Ayrıca ülkemizde özellikle mevzuatta bulunmasına rağmen uygulamadaki eksiklikler nedeni ile kadına karşı şiddet eylemlerinin önüne geçilememekte. Bu sebeple uygulamaya öncelik verilmeli, yasalar lafzına ve amacına uygun olarak uygulanmalı. Devlet bu konuda gerekli önlemleri almalı, öncelikle şiddeti önlemeli ve şiddet mağdurunu korumalı sonrasında da şiddeti önlemeye yönelik mevzuatta da gerekli ek düzenlemeleri yaparak var olan sözleşmeler uygulanmalıdır.

Topluma bu konuda ne mesaj vermek istersiniz?

Son yıllarda başta insan hakları, kadın hakları ve hayvan hakları gibi konularda giderek geriye gidiyoruz ne yazık ki… Kazanılmış haklarımızı kaybetme noktasına geldik.. Sokak ortasında kadınlar bıçaklanırken, kurşunlanırken birçok şiddet türüne maruz kalırken gerekli önlemler alınmıyor.

Dünyanın her yerinde kadınlar dayanışma ve mücadele ruhu ile toplumsal cinsiyet eşitsizliğine, aile içi ve toplumsal şiddete karşı çıkıyor. Ülkemizde ise yasal mevzuattaki tüm düzenlemelere rağmen kadına yönelik şiddetin artarak devam etmesinin nedeni toplumsal zihniyet dönüşümünün sağlanmamış olmasıdır ve aynı zamanda İstanbul Sözleşmesi’ni imzalayan bir ülke olmamıza rağmen de uygulama kararlılığının olmamasıdır.

Yasaların uygulanması ile ilgili bir direnç söz konusu, şiddeti uygulayan fail ile faili yargılayan yargı mekanizmaları aynı kültür ve ideolojiden besleniyor. Bu durumda faillerin şiddete gerekçe olarak sundukları haksız tahrik ve iyi hal indirimi gibi argümanların yargı önünde kabul edilmesini sağlıyor. Oysaki bu argümanların hiç biri kabul edilmemeli. Bu durumlarda net bir irade gösterilmeli, gerekli değişiklikler ile mevcut yasalar ve sözleşmeler tam olarak uygulanmalı.

Tüm bunlara ek olarak bizler de erken yaşlardan itibaren çocuklarımıza, tüm canlılara karşı sevgi ve merhamet duygusunu aşılamalı ve anne babalar olarak bu anlamda çocuklarımıza olumlu rol model olmalıyız.

Sosyal Medyada Paylaş