Yükleniyor...

Şiddetin temelinde cehalet ve eğitimsizlik yatıyor

15 Eylül 2020

Kadına ve çocuğa şiddetin, temelinde cehalet ve eğitimsizlik yatan toplumsal bir problem olduğunu söyleyen Severoğlu İnşaat Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ceren Uğurluer, “Şiddetin önüne geçilebilmesi için ‘cinsiyet bakış açısı, kadın-erkek eşitliği ve kadının güçlendirilmesine’ dair toplumsal duyarlılık taşıyan politikalar geliştirilmelidir” dedi. “Önce şiddete maruz kalanı korumak, sonra şiddetin önlenmesini sağlamak, akabinde ise şiddet mağdurunun güçlü bir şekilde hayata katılmasını ve tutunmasını sağlamak gerekiyor” diyen Ceren Uğurluer, “İstanbul Sözleşmesi yaşatır” demek istiyorum, kadına yönelik pozitif ayrıma gerek duyulmadığı, kadını ve küçük çocukları korumak zorunda kalmadığımız bir dünya diliyorum” ifadelerini kullandı.

Kadına yönelik şiddetin önlenmesini esas alan İstanbul Sözleşmesi’ne bakış açınız nedir?

“Toplumsal cinsiyete dayalı” ayrımcılık ve şiddeti temel alan, kadınlar ve erkekler arasında hukuki ve fiili eşitliğin gerçekleştirilmesini sağlayacak bir anahtar olan bu uluslararası sözleşmeyi tüm kalbimle destekliyorum. Desteklemekten çekinen, görüş beyan edemeyenleri de anlamıyorum.

Sizce kadına yönelik şiddetin temelinde yatan etkenler nelerdir?

Şiddeti gösteren kişinin çocukluğundan itibaren şiddet görmesi, yaşamındaki rol modelleri, iç dünyasındaki yetersizlik duygusu, üstünlük kurma çabası bana göre en büyük etkenlerden. Kadına ve çocuğa şiddet temelinde cehalet ve eğitimsizlik yatan toplumsal bir problem.

Covid sebebiyle sosyal izolasyonun olduğu dönemlerde şiddet mağduru kadınların daha da sıkıntılı bir süreç geçirdiğini, şiddet kaynağının evden uzaklaşamayıp öfkesini kadından çıkardığı, şiddetin arttığı bir dönem olduğunu düşünüyorum.

Şiddetin önlenmesi için neler yapılabilir?

Önce şiddete maruz kalanı korumak sonra şiddetin önlenmesini sağlamak, akabinde ise şiddet mağdurunun güçlü bir şekilde hayata katılmasını ve tutunmasını sağlamak gerekiyor.

Cinsiyet bakış açısı, kadın-erkek eşitliği ve kadının güçlendirilmesine dair toplumsal duyarlılık taşıyan politikalar geliştirilmeli. Çocuklar en küçük yaştan itibaren gerek evde gerekse okullarda bu konuları eğitim-öğretimin bir parçası olarak duymalı, öğrenmeli. Çevrelerinde davranışları ile örnek olacak yetişkinler olmalı. Kadın devletin desteğini hissetmeli, şiddeti meşru kılmaya çalışan kanun hükümleri ve hafifletici neden adı altında ele alınan konular değişmeli. Devletin yanında toplum ve sivil toplum kuruluşları da bu konuya tam destek vermeli ve geniş kamuoyu oluşturmalı.

Her türlü şiddetin önlenmesi gerektiğinin toplum içinde anlaşılması ve buna ilişkin farkındalığın artırılması gerekiyor.

Topluma bu konuda ne mesaj vermek istersiniz?

“İstanbul Sözleşmesi yaşatır” demek istiyorum, kadına yönelik pozitif ayrıma gerek duyulmadığı, kadını ve küçük çocukları korumak zorunda kalmadığımız bir dünya diliyorum. Kalıplaşmış yanlış düşüncelerden beslenen, erkek egemen düşüncenin değişmesi gerekiyor.

Canlarımızı kaybediyoruz, kadınlar, çocuklar zarar görüyor!

İstanbul Sözleşmesi ile birlikte 6284 sayılı kanunun uygulanmasının herkesin iyi oluşunu sağlayacak bir yaşama kapı açacağına inanıyorum.

Bu konuda aklıselim herkesi destek vermeye davet ediyorum.

Şiddete kurban verdiğimiz tüm güzel insanları sevgiyle anıyorum.

Başka kayıplar yaşamamak dileklerimle.

Sosyal Medyada Paylaş