Yükleniyor...

Standartlaşmak ruhuma aykırı

15 Eylül 2019

Sayfalarımıza konuk olan Proje Uzmanı Manolya Ay kendisini “Gezgin, maceracı ve özgür ruhlu” olarak tanımlıyor… Sorularımıza renkli ve bir o kadar da sıra dışı yanıtlar veren Ay, “Genel anlamda ‘favori’ sorusuna cevap vermek beni zorlayacak. Çünkü ben çeşitliliği, değişikliği, yeni tarzlar, tatlar yerler keşfetmeyi çok seviyorum. Moda olana pek sıcak bakamıyorum aslında... Standartlaşmak ruhuma aykırı, favoriler beni zorlasa da cevap vermeye çalışacağım…” dedi.

 

1- Favori giyim marka?

Türkiye piyasasına girmeden önce 2000 senesinde Frankfurt’da tanıştığım H&M favori markam; yaratıcılığa, kendi modanı/tarzını yaratmaya en uygun marka. Spor, klasik, genç, dinamik, sade, pırıltılı, kokoş J Hangi tarz istiyorsam rahatlıkla kombin yapabileceğim ve sadece o sezonun modası olan ürünlerin satılmadığı bir marka olduğundan kendimi kısıtlanmış değil de özgür hissettiğim marka.

Ve ben hala büyüklerimiz gibi kumaş alıp kafamda tasarlayıp terziye diktirmeyi çok seviyorum. May marka J

Marka olarak ise aşk yaşadığım Dolce&Gabbana… Sıra dışılığı, renkliliği ve moda dışı çizgileri ile çok ama çok beğeniyorum.

 

2- Favori kahve mekânı?

Kahve benim olmazsa olmazım… Bazı günler sadece kahve ile beslendiğim bile oluyor. Çay ile aram hiç olmadı, kahve içmeden güne başlayamayanlardanım. Favori kahve mekânım, özgür ruh olan Starbucks’lar… Kısıt yok, seçenek çok, yaratıcılık var. Starbucks’larda kendimi rahat hissediyorum. Evimde gibi sabahtan akşama kadar, ister tek, ister bir arkadaşınızla, laptopunuzla, kitabınızla nasıl arzu ediyorsanız oturabileceğiniz bir ortam.

 

3- Favori lezzet durağı?

Yemek konusu kahve gibi olmazsa olmazım değil. Gezdiğim, gittiğim yeni yerlerde nasıl o ülkeyi, o şehri keşfetmek istiyorsam lezzetini de merak edip oranın geleneksel tatlarını keşfetmeyi seviyorum. Aklıma gelen bir sürü lokal restoran var, favoriyi seçmek zor olacak gibi ama aklıma ilk gelenlerde paylaşayım…

Boston “NO NAME” muhakkak gidilmesi gereken bir restoran, hele de deniz ürünlerini seviyorsanız.

Yunanistan Naxos adasındaki Taverna Mikri Vigla, 1966 yılından beri hizmet veren bir aile restoranı… Deniz ürünleri özellikle ahtapot salatası efsane ve damla sakızlı uzosu denemeye değer tatlar.

Ve sondan bir önce bir Gaziantepli olarak Singapur’daki Brazil Churrasco kebap tarzına farklı bir yaklaşım ile inanılmaz lezzetler sunan bir restoran… Muhakkak gidilesi.

Son olarak en en favori lezzet durağım SUShi-co… Çin mutfağını gerçekten çok seviyorum. Evimde de en çok yaptığım yemek noodle ve yanında az pişmiş sebzeler ile et…

 

4-Favori Instagram hesapları?

Ben doğaya aşık bir insanım. Deniz, yeşil, dağ nefes aldığımı hissettiğim ortamlar. Doğaya, insana, canlıya, sevgiye, umuda dair paylaşım yapan hesapları takip etmeye çalışıyorum genelde. 

 

Best'im  bir çift var, onların hesabı; CleoCodringtoncleocohen, MitchCoxmitch.cox. Bu çift karavanları ile dünyayı dolaşıyor. Gölde, şelalede yıkanıyor, ateş yakıp kamp yapıyorlar. Hem doğal bir hayat yaşıyor hem de yeni yerler keşfediyorlar. Paylaştıkları fotoğraflar takibe değer. Tam benim kafa maceracı, doğa ile iç içe. Benim sürekli paylaşımlarımda bahsettiğim Mavi Göl filmindeki hayatı yaşıyorlar bir nevi. Bu sebeple onları takip etmeyi çok seviyorum.

 

Doğa Rutkay Kamal ve Ceyda Düvenci de favori hesaplar benim için. İkisinin de hayata bakış açıları, her şeye rağmen umut dolu, şen, şakrak, bazen hüzün çokça pozitif paylaşımları, insan, doğa, canlı sevgileri o kadar yansıyor ki paylaşımlarına, onları takip etmek beni çok mutlu ediyor.

 

Tinyhouse… Hem doğa hem iç dekorasyon anlamında beni çok besleyen bir hesap.  Doğaseverler ve mimarlara bu sayfayı kesinlikle tavsiye ederim, pişman olmayacaksanız.

 

Nasa, bestlerimden bir tanesi. Gökyüzü, uzay, hele de benim gibi "AY" hayranıysanız.

Son olarak mercandede, terapi_defteri ve mevlana_ …Üçü de kendimi geliştirdiğim, bulduğum bazen de kaybolduğum hayat yolculuğunda bana ışık veren hesaplar...  

 

5-Favori tatil rotası?

Yıl 1998, üniversiteden mezun olmuşum. Babam beni ve kardeşlerimi tatile yollayacağını söylüyor. Ben ‘ohhh gideceğiz tatil köyüne, 1 hafta misss gibi tatil’ hayallerinde. ‘Hayır’ diyor babam veriyor elimize banka kartını, sınır yok para çekmede, sınır yok tatil süresinde. ‘Dörtyol'dan bineceksiniz otobüse, Akdeniz-Ege tüm sahil nerede isterseniz inersiniz, az eşya birer sırt çantası alın yeter’... Nasıl diyorum, olur mu hiç? Kalacağımız yer bile belli değil. ‘İndiğiniz yerde bulursunuz’ diyor.

Tam tamına koca 30 gün, kardeşlerim ve ben tüm Akdeniz ve Ege sahilinde kalınmadık, gezilmedik yer bırakmadık. Sırtımızda çantalarımız o koy senin bu koy benim... Kız kardeşimin üniversiteyi kazandığını Fethiye’de öğrendiğimiz için de ayrıca özel bir yeri vardır benim için bu rotanın. Hayatımın en güzel tatili ve rotasıydı.  Gezgin, maceracı ve özgür ruhum sanırım bu tatil ve rota sayesinde kendini keşfetti. Hazır konu olmuşken babama ve bu kararında onu destekleyen anneme sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum sizin aracılığınızla. 

 

6-Kültür pusulanız?

Mardin-Midyat hattı… O yörenin büyülü, mistik bir havası olduğunu düşünüyorum. 2004 senesinde AB projesi kapsamında Diyarbakır, Siirt, Şırnak illerinde çiftçilere Antepfıstığı eğitimleri vermek için çıktığımız rotada dönüş yolunda ilk kez uğradığım Mardin/ Midyat beni çok etkilemişti. 2 sene önce yine gittim. Sokakları, evleri, Mor Agop Kilisesi, halkı, çocukların gözlerindeki pırıltı bile başka. Sanki bir masal dünyasında yaşıyormuş hissi veriyor o yöre.

 

7-Favori teknoloji ve kitap market?

Kitaplar ve kırtasiye benim hayatımın bir parçası. Öğrenmek, öğrenmek ve öğrenmek... Her kitap size yeni bir dünyanın kapısını açıyor. İstanbul'da okuduğum ve çalıştığım zamanlarda Beşiktaş Kabalcı Kitapevi benim ikinci evimdi. Saatlerce vakit geçirdiğimi, kitaplar arasında kaybolduğumu bilirim. Şu anda ise D&R favori kitap marketim. Hala internetten sipariş vermek yerine, mağazaya gidip alışveriş yapmayı tercih ediyorum. Teknoloji ile aramdaki bağı da böylece anlatabildim sanırım.

 

8-Kendinizi en huzurlu hissettiğiniz yer?

Huzur ne güzel bir duygu. Bu duygu durumunu spesifik bir yere bağlamak ne kadar doğru bilmiyorum. Doğa ile iç içe olduğum ya da sevdiklerimin yanı olan her yer huzur demek. Bazen Heybeli'de, Büyükada'da martı sesleri ile dans etmek bazen Anadolu Kavağı bazen Kızkulesi’ne karşı Üsküdar sahilde çay içmek bazen adalara karşı Dragos sahilinde çekirdek çitlemek bazen Zorkun yaylasında kamp kurup ateş karşısında yorgana sarılıp, yaban domuzlarının horultusunda çadırda yatmak. Adrasan'da küçük bir tekne ile gün doğarken balık tutmaya çıkıp, öğlen sıcağında kendini maviliklerin serinliğinde bulmak...

Yaşadığım şehirde ise Gaziantep'in bence en huzurlu yeri 100. Yıl Atatürk Kültür Parkı. Demokrasi meydanından başlayıp Harikalar Diyarına kadar uzanan oldukça geniş bir alan. New York'taki Central Park'tan esinlenerek, Nefes/ Central park ismini taktığım park yaşadığım şehirde huzur bulduğum, doğa ile kucaklaştığım yerdir benim için.

 

9-İdeal kaçış rotanız?

İstanbul bu anlamda o kadar zengin bir şehir ki, kesinlikle İstanbul. Gerek doğa güzelliği gerek kültür ve tarihi mekânları olarak benim hep kaçtığım değil aşkım olacak şehir. Yakınlık ve imkan olarak da neredeyse ilkbahar başlangıcından sonbahar sonuna kadar her hafta sonu denizin tuzu ile şifa bulduğum, deniz kabukları bankama her gün bir yenisini eklediğim, balıkların her zıplayışında dilek tuttuğum, öğleden sonra deniz çekilmeye başladığında yengeçler ile birlikte yan yan yürüyüşlerim, göl kenarında akşam güneşine ertesi sabaha kadar veda etmelerim, akşamları dağdan gelen soğuk rüzgar esintisi ile gelen tezek kokusu ile mest olduğum,  çatılardaki minik baykuşlarımın karşısına geçip karşılıklı kafa oynatmalarım ile Dörtyol Erzin arasında sahil kenarındaki yazlığımız kaçış rotam.

 

10-Favori dekorasyon mağaza/marka?

Ikea… Yaratıcılık, sadelik, şıklık, doğallık, kalite, fonksiyonluk anlamında benim favori mağazam. Ikea'dan aldığınız ürünü başka bir evde görmenize imkân yok. Çünkü o ürünün kullanım alanı kişiden kişiye değişiyor. Vaktim olduğunda ihtiyacım yoksa bile gezmeyi sevdiğim mağaza. Eskiden mağazada dergi de olurdu, saatlerce Ikea'nın o dergisini incelerdim. Hiç olmadık bir ürünü hiç akla gelmeyecek şekilde nasıl kullanmışlar diye hayranlıkla sayfaları karıştırırdım. Teknoloji ile dergiler de yok oldu. Şimdi mağazayı geziyorum aynı hayranlıkla.

Sosyal Medyada Paylaş