Antakyalı olan Canan Aslan, Gaziantep’in kendine has pek çok geleneği bulunduğunu, bebek ve gelin hamamı gibi gelenekleri ise keyifli bulduğunu söylüyor.
Gaziantep’in tarihi dokularının kendisini çok etkilediğini söyleyen İstanbul doğumlu
Duygu Koçer, Bakırcılar Çarşısında gezmekten keyif aldığını belirtiyor. Duygu Hanım, Gaziantep gastronomisinin Unesco yaratıcı şehirler ağında olmasının ise gurur verici olduğunu ifade ediyor.
Gaziantep’in gastronomisinden, tarihi dokusundan ve parklarından çok etkilendiğini söyleyen İzmirli Şeyda Ertürk, Gaziantep’te en sevdiği mevsimin ilkbahar olduğunu ve yürüyüş yapmak için Kavaklık Parkını tercih ettiğini söylüyor.
Hayatın her şeyi kafaya takmak için çok kısa olduğunu ifade eden Kübra Ay, geleceği çok merak etmediğini, özellikle de deprem felaketinden sonra ‘an’ı yaşamayı, ‘an’da kalmayı tercih ettiğini söylüyor. Vicdansızlık ve merhametsizliğin insanlığın en büyük sorunu olduğuna inanan Ay, “Her şeye rağmen bize ve gelecek nesillere çok güveniyorum ve içimdeki inancı koruyorum” diyor.
Süper bir gücü olsa bunun çocukları koruyan bir kalkan olmasını dileyen Nevra Atıcı, insanlığın üzerinde durup düşünmesi gereken en büyük sorununun ise açgözlülük olduğunu söylüyor.