- Şehitkamil / Gaziantep
- +90 (342) 232 80 81
- info@cemiyet.com.tr
Gaziantep’in hatta bölgenin sayılı kadın cerrahlarından olan Opr. Dr. Ayfer Şen Acar ile özellikle meme ve anal bölge hastalıklarının tedavi yöntemlerini konuştuk. Kolon ve kanser cerrahisi alanında kendini geliştirdiğini ifade eden Opr. Dr. Acar, meme ve anal bölge hastalıklarında özellikle ‘mahremiyet’ gerekçesiyle kendisine başvuran hastalara da en güncel tedavileri en yeni teknolojik cihazlarla sunduğunu anlatıyor.
GELİŞMİŞ CİHAZ VE EKİPMANA SAHİBİZ
Mahremiyetin toplumumuzda önemli bir kavram olduğunu, dolayısıyla kadın cerrah olduğu için genellikle meme ve anal bölge hastalıkları şikayetiyle gelen hastalarının daha fazla olduğunu belirten Genel Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Ayfer Şen Acar, özellikle üzerinde yoğunlaştığı tedaviler hakkında bilgi verdi: “Esasen kolon (kalın barsak) ve kanser cerrahisi üzerine kendimi geliştirmiş olmama rağmen; bu hastalarımıza da meme hastalıkları ve anal bölge hastalıklarından olan hemoroid, anal fissür, anal fistül üzerine de en güncel tedavileri en yeni teknolojik cihazlarla sunuyorum. Bu alanlarda da kendimi geliştirmiş bulunmaktayım. Hastalarımızın şifayı yurt dışında aramasına gerek kalmaksızın burada da en iyi sağlık hizmetini alabilmesi için özellikle bu alanlarda da en gelişmiş cihaz ve ekipmana sahibiz.”
KLİNİĞİMİZDE MAHREMİYET VE ŞİFAYA VESİLE OLMAK ÖNCELİĞİMİZ
Mahremiyet nedeniyle özellikle kadın hastaların hekime görünmekten çekinebildiğini dile getiren Opr. Dr. Ayfer Şen Acar, “Aslında sadece kadın değil erkek hastalarda da bu endişeyi görüyorum. Onlar da özellikle anal bölge muayenelerini yaptırmaktan çekiniyorlar. Aslında burada genel olarak daha riskli bir duruma dikkat çekmek istiyorum. Hastalar yakınlarına, aile bireylerine ve komşularına sorarak ilaç kullanıyorlar, üstelik bu hastalıklar ayrıntılı bir muayene olmadan birbiriyle çok rahat karıştırılabileceğinden telafisi çok zor durumlarda son çare olarak genel cerrahlara başvuruluyor. Oysaki bulgular başladığı an önlem alındığı takdirde hastalıkları ilerlemeden tedavi olabilirler. Üstelik ameliyat gerektiren durumlarda da kapalı uygulamalar ve lazer, radyo frekans gibi son teknolojik yöntemlerle tedavi şansları da bulunuyor. Kliniğimizde mahremiyet ve şifaya vesile olmak önceliğimiz olduğundan gerek kadın gerekse de erkek hastaların çekinmemelerini önemle tavsiye ediyorum” dedi.
BASURDA KONFORLU TEDAVİ SEÇENEKLERİ MEVCUT
Basur tedavisinden bahseden Opr. Dr. Ayfer Şen Acar, basuru yani hemoroidi aslında tek bir hastalık olarak genellemenin doğru olmayacağını söyledi: “Hastayı muayene ederken mevcut derecesi belirlenen hemoroidal hastalık, belirlenen bu dereceye göre tedavi edilmektedir. Erken evrelerde tespit edilebilen hemoroid; hap, krem, gerekirse fitil ve yaşam tarzına dair kişiye özel önerilerimiz ile tedavi olabilmekte ve hastalarımız herhangi bir işlem gerekmeden bu hastalıktan kurtulabilmektedir. Bu tedavilere rağmen yaşam kalitesi bozulan, ağrısı olan veya ileri derece hemoroid hastalarında ise operasyon önermekteyiz. Operasyon kısmına gelecek olursak aslında bu aşamada birçok tedavi seçeneği mevcut. Pıhtılaşma ve sertlik mevcutsa bu pıhtı ivedilikle boşaltılmalı. Önceden acil durum dışında ameliyat tedavisinde tek tercih açık ameliyat iken şimdi rubber band, lazer, radyo frekans ablasyon gibi tedavi seçenekleri de bulunmaktadır. Özellikle FDA onaylı bir cihazla uyguladığımız radyo frekans ablasyon tedavisi bu hastalarda açık ameliyat tekniğine çok nadiren ihtiyaç duymamızı sağladı. Bu yöntem sayesinde hastaların günlük hayata dönüşü çok daha konforlu ve çabuk gerçekleşebilmektedir. Hastalar, açık ameliyattan sonra bir ay ağrı yaşamak yerine radyo frekans ablasyon tedavisi ile en fazla bir hafta süren hafif ağrı ile sağlığına kavuşmaktadır.”
DÜZENLİ MEME TARAMASI HAYAT KURTARIR
Kadınların belirli aralıklarla meme kontrolü yaptırması gerektiğine dikkat çeken Opr. Dr. Ayfer Şen Acar, “Kendi kendine meme muayenesi 20 yaşını geçen her kadında âdetin bittiği andan itibaren ilk hafta içerisinde, adet görmeyen kadınlarda her ayın belirli bir günü yapılmalıdır. Emziren kadınlarda emzirme ve süt boşaltması sonrası gerekmektedir. Ailesel ve genetik yatkınlık varsa meme muayenesi açısından hastalar 25 yaşından sonra takibe alınarak düzenli olarak değerlendirilmelidir. Eğer meme dokusunda ağrı hassasiyet, ele gelen kitle ve meme başında akıntı varsa muayeneyi derhal yaptırmak gerekmektedir. Hiçbir şikâyeti olmayan kadınlarda bile 40 yaş sonrasında tarama önerilmektedir çünkü meme kanseri erken teşhis edildiğinde tedavide yüz güldürücü sonuçları olmasına rağmen gözden kaçarsa çok ciddi sonuçları bulunmaktadır.
Erkek hastalarda meme gelişimine jinekomasti adı verilmektedir. Bu durum ergenlikte gözlenebilmekte ve genellikle 17 yaşına kadar kendiliğinden kaybolmaktadır. Eğer bu durum sebat ederse ve hasta bu durumdan sosyal olarak rahatsız ise tedavi edilmelidir. Bu ameliyatı meme başından kesi ile gerçekleştirebildiğimiz gibi koltukaltlarından girilerek kapalı olarak da uygulayabilmekteyiz” diye konuştu.
MEME CERRAHİSİ GEREKTİREN DURUMLAR
Hangi durumlarda hastaların kendisine başvurması ve meme cerrahisinin devreye girmesi gerektiği hakkında da bilgi veren Opr. Dr. Ayfer Şen Acar, “Meme apsesi geliştiyse yani kızarıklık, şişlik, sıvı dolu kitle hissi, ağrı mevcutsa acil ameliyat gerekmektedir. Kitlelerde ise durumu hastaya göre değerlendirilmekle beraber her kitleyi çıkarmak gerekmemektedir. İstisnalar olmakla beraber 2 cm üzerindeki kitlelerin iyi huylu olsa bile uygun biyopsi sonrasında iyi huylu olduğuna emin olunup çıkarılmasını öneriyoruz. Meme kanseri mevcutsa ameliyat öncesi ışın veya ilaç tedavisi (kemoterapi) gerekip gerekmediği ve ameliyat tipi belirlenmeli. Hastanın hastalığına ve hastaya sunduğumuz tercihler ışığında memenin bir kısmı veya tamamı koltukaltındaki lenflerin alınması gibi işlemler kararlaştırılmaktadır. Günümüzde onkoplastik cerrahi adı verilen meme kitleleri alındıktan sonra protezle meme oluşturulması gibi yöntemler de uygulanabilmektedir” ifadelerini kullandı.
LAPAROSKOPİK CERRAHİYİ UYGULUYORUZ
Laparoskopik yani kapalı cerrahiyi artık günümüzde pek çok hastalıkta rahatlıkla uyguladıklarını belirten Opr. Dr. Ayfer Şen Acar, bu yöntemi hangi hastalıkların tedavisinde uyguladıklarını anlattı: “Kapalı yapılan bu ameliyatta 3-4 küçük kesiden özel cihazlar ile kamera eşliğinde operasyonu tamamlıyoruz. Bu teknik hastaların günlük hayatına ve rutinine daha hızlı dönmesini, daha az ağrı, daha az enfeksiyon ve daha az komplikasyon gözlenmesini sağlıyor. Kapalı olarak uygulayabildiğimiz ameliyatlar arasında obezite ameliyatları (tüp mide, mini by-pass, metabolik), apandisit, safra kesesi, kist hidatik, mide, kalın barsak sarkması, kalın barsak kanseri, karaciğer, reflü ameliyatları, kesi yeri, kasık, göbek fıtığı ameliyatları bulunmaktadır. Herkese sağlıklı ve huzurlu günler dilerim. Saygılarımla.”
Opr. Dr. Ayfer Şen Acar kimdir?
Evli ve bir çocuk annesiyim. Hayallerindeki mesleği icra eden bir genel cerrahi uzmanıyım. İlköğrenim ve liseyi Akşehir’de tamamladıktan sonra Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesini kazandım. Fakülte yıllarında genel cerrahi stajı aldıktan sonra yapmak istediğim mesleğin bu olduğuna karar verdim. İhtisasımı Süleyman Demirel Üniversitesinde tamamladıktan sonra mecburi hizmet için Kilis’e atandım. Takdir edersiniz ki hem bu mesleğin hem de çalışan bir kadın ve anne olmanın zorluklarını defalarca yaşamama rağmen mücadelemi hiçbir zaman bırakmadım. Mecburi hizmette hastalarıma Devlet Hastanesinde yeterince vakit ayıramadığımı fark etmem üzerine muayenehane açmaya karar verdim. Şu anda Prime Mall AVM karşısında Dolce Vita Termal ile bitişik olan binada hasta kabul etmekteyim.