- Şehitkamil / Gaziantep
- +90 (342) 232 80 81
- info@cemiyet.com.tr
Notus Dental Klinik kurucularından Diş Hekimi Melih Dağcı ile kliniklerinde uyguladıkları tedavi ve işlemler hakkında merak edilenleri konuştuk. Ağız içi bakım ve tedavisinin yanı sıra estetik uygulamalar gerçekleştirdiklerinden de bahseden Dt. Melih Dağcı, mesleki gelişmeleri yakından takip ettiklerini ve kliniklerinde uyguladıklarını anlattı.
Gelişen yeni teknoloji ve tedavi protokollerini klinik rutinlerine dahil ettiklerini belirten Dt. Melih Dağcı, ağız içi üç boyutlu tarayıcılar gibi teknolojik gelişmelerin hasta sağlığı, konforu ve tedavi süresi açısından avantajlı olduğunu söyledi.
Sizi tanıyabilir miyiz?
Notus Dental Klinik kurucu ortağıyım. Gaziantepliyim. Üniversite eğitimimi tamamladıktan sonra yurt dışı ve yurt içinde implant üstü protezler, gülüş tasarımı ve çeşitli estetik uygulamalar hakkında eğitimler aldım, halen de eğitim almaya devam ediyorum. Sürekli kendimi geliştirmek ve güncel gelişmeleri takip etmek adına kongrelere katılıyorum. Aldığım bu eğitimleri ve edindiğim bilgileri hastalarıma daha rahat aktarabilmek amacıyla Dt. Ali Emre Şahin ile birlikte Notus Dental Kliniği kurduk. Çalışma hayatıma kendi kliniğimizde devam ediyorum.
Üzerinde yoğunlaştığınız özel uygulamalar ve tedaviler var mı?
Evet, kliniğimizde üzerinde yoğunlaştığımız özel uygulamalar ve tedaviler var. Örneğin, implant hastalarının dişsiz kalma süresini minimuma indirmek amacıyla implantların yapıldığı gün geçici dişleri; ortalama 21 günde de daimi dişleri hastaya teslim ediyoruz. Bir diğer uygulamamız ise geleneksel yaklaşımla 10 gün sürebilecek kaplama tedavisini, ağız içi kameralarla ve dijital tasarımlarla 3-4 güne kadar indirmiş bulunuyoruz.
Ağız ve diş son yıllarda sadece tedavi değil estetik alanında da çeşitli uygulamalara açık bir alan oldu. Ağız ve diş estetiği konusunda da çalışmalarınız var mı?
Evet, genelleme yapacak olursak hastalarımız bize sık sık estetik şikayetlerle başvuruyor ancak tabii ki her hastaya aynı yaklaşımı sergileyemeyiz. Örneğin, bazı hastalara tel tedavisi görürse sorununun yüksek oranda çözüleceğini veya sadece beyazlatma ve diş temizliği ile sorunu giderebileceğini söylüyoruz. Daha komplike vakalarda veya tel tedavisi görmek istemeyen hastalarda ise zirkonyum kaplamalarla veya E-max dediğimiz halk arasında yaprak porselen olarak bilinen tedavi yöntemleri ile estetik bir görünüme kavuşabileceği konusunda bilgilendirme yapıp gerekli tedaviyi uyguluyoruz.
Diş hekimliği teknoloji ve güncel gelişmelerle sürekli kendini yenileyen bir alan, siz bu gelişmelerin neresindesiniz?
Teknolojiyi ve gelişmeleri kişisel hayatımda da, mesleki alanda da takip ediyor ve ilgileniyorum. Kendi mesleğimde teknolojiyi takip edip uygulamak bana ayrı bir haz ve heyecan veriyor. Bu gelişmelerin her zaman sıkı takipçisi olup, gelişen yeni teknoloji ve tedavi protokollerini klinik rutinimize ekliyoruz. Her zaman güncel kalmayı hedefliyoruz. Örneğin ağız içi üç boyutlu tarayıcı kullanımını kliniğimizin rutin tedavi protokolü yapmayı başardık.
Ağız içi tarayıcıdan bahsettiniz. Nedir bu ağız içi tarayıcı?
Ağız içi tarayıcılar; hastaya protetik bir işlem yapılacaksa, örneğin zirkonyum kaplama gibi işlemlerde dişlerin ölçüsünü almaya yarayan ağız içi kameralardır. Önceden bu ölçüler, metal kaşıklarla hamur kıvamındaki materyallerin ağıza yerleştirilerek dişlerin kalıbının çıkarılması ile elde ediliyordu. Ancak bu yöntemin dezavantajları hayli fazla… Örnek vermek gerekirse, ağzına metal kaşıkların ve bir hamurun yerleştirilip birkaç dakika öyle bekletilmesi, hasta açısından pek de konforlu bir işlem değil. Bizim açımızdan da bu ölçü maddeleri; ısı, su ve zamana karşı hassas olduklarından pek doğru sonuç veremiyorlardı. Bu yüzden hem hasta konforu hem ölçünün neredeyse sıfır hata payıyla alınabilmesi açısından ağız içi tarayıcıyı kliniğimizin demirbaş cihazlarından yaptık. Ayrıca tarayıcı ile alınan ölçülerde yapılacak kaplamanın komşu ve karşıt dişlerle teması da doğala yakın şekilde tasarlanabiliyor. Ağız içi tarayıcının en büyük avantajlarından biri de kaplama teslim süresini 3 güne indirebiliyor olmamız.
Diş alanında artık estetik beklenti ve istekler önemli rol oynuyor. Size hastalarınız en çok hangi şikayetlerle başvuruyor?
Bize hastalarımız genellikle ağrı, diş eksikliği ve estetik şikayetlerle başvuruyor. Peki, nedir bu estetik şikâyetler? Dişlerin rengi, dişlerin formu, ağızdaki dizilişleri, varsa eğer çapraşıklıklar, özellikle ön bölgedeki çürük ve lekelenmeler, gummy smile dediğimiz gülerken diş etlerinin fazla görünmesi, sigaraya bağlı diş etlerindeki siyah renklenmeler bu şikayetlere örnek gösterilebilir. Bunlar gibi sorunlar veya bu sorunların bir arada bulunduğu vakaların tedavisini kliğimizde yapmaktayız.
Diş sağlığında gülüş estetiği için doğru tercih nasıl yapılmalı? Kriterler nelerdir?
Gülüş estetiğinin içerisinde birden fazla tedavi yöntemi bulunur. Asıl önemli olan hastanın beklentilerini istekleri doğrultusunda karşılamaktır. Her tedavi her hastaya uygun değildir. Doğru tercihi yapmak için hasta-hekim ilişkisi ve iletişimi büyük önem arz etmektedir. Hastaya hangi tedavinin uygulanacağına hastanın istekleri doğrultusunda hekim karar vermelidir. Farklı gülüş estetiği tedavi yöntemlerinde dikkat ettiğimiz kriterlerin bazıları şunlardır; Dişlerin rengi, dişlerin ağız içindeki hizaları, diş-diş eti oranın ideale yakınlığı, gülüşün dudak formuna ve yüz şekline uygun olup olmadığı gibi… Gülüş estetiği için yapılan tedavi yöntemlere ise; Laminate veneer, tam seramik (E-max) kaplamalar, zirkonyum kaplamalar, pempe estetik dediğimiz diş eti seviyelendirmeleri, dişin rengini 3-4 ton arası açtığımız diş beyazlatma uygulamaları ve ortodontik tedaviler gibi örnekler verilebilir.
Diş beyazlatma işlemi nedir ve zararlı mıdır?
Diş temizliği ve beyazlatma uygulamaları sık sık karıştırılıyor. Diş beyazlatma işlemi, dişlerin renginin 3-4 ton açılması işlemidir. Diş temizliğinde diş taşları temizlenir ve dişlerdeki lekeler giderilir. Diş beyazlatma işleminde ise dişlerin üzerine hidrojen peroksit içerikli bir beyazlatma ilacı sürülür ve bu ilaç ultraviole ışın yardımı ile aktifleştirilir. Doğru yöntemler ve kaliteli beyazlatma ilaçları hekim tarafından uygulandığı zaman hiçbir zararı yoktur. Şöyle örnek vermek gerekirse bir bardak asitli içecek dişlere bizim uyguladığımız beyazlatma yönteminden daha fazla zarar vermektedir.
Peki, kaplama yapılacağı zaman zirkonyum mu tercih edilmeli porselen mi?
Bu soruya net bir şekilde zirkonyum diyebilirim. Halk arasında zirkonyum için, ‘sadece estetik açıdan tercih edilmelidir’ gibi yanlış bir düşünce hakim. Zirkonyum kaplamanın metal destekli porselen kaplamalara göre bazı avantajları var… Doku dostu ve diş eti ile biyo uyumlu bir materyal olduğundan diş eti çekilmesine sebep olmaz, porselen kaplamalara göre daha ince olduğundan ağızda yabancılık hissi yaşatmaz. Işık geçirgenliği neredeyse gerçek dişler kadar olduğundan estetik olarak gerçek dişlere benzer. Tasarlanırken gerçek dişlerin üzerindeki tepecik ve çukurları birebir taklit edebildiğinden ağızdaki diğer dişlerle uyum içinde fonksiyonunu yerine getirir. Metal destekli porselen kaplamalar gibi iki parçadan oluşmaz, tek parçadır, bu yüzden kolayca kırılmaz. Dijital ölçü ve tasarıma uygun olduğundan kısa sürede hastaya teslim edilir. Zirkonyum kaplamanın bunlar gibi daha birçok avantajı vardır.
Ağız diş sağlığı ve bakımının önemi hakkında neler söylemek istersiniz? Ülkemiz bu konuda yeteri kadar bilinçli mi?
Aslında ağız diş sağlığı ve bakımı konusunda halkımıza, eskiye kıyasla ‘bilinçsiz’ demek doğru olmaz. Ancak bildiklerimizi uygulama konusunda biraz zayıf olduğumuz gerçeği göz ardı edilemez. Ülke olarak bu konuda sürekli bilinçleniyoruz, özellikle ebeveynler zamanında kendi yaşadıkları acı tecrübeleri çocuklarına yaşatmamak için büyük bir çaba gösteriyor. Bu konudaki en önemli nokta, herhangi bir şikayetimiz olmasa bile altı ayda bir diş hekimi kontrollerini aksatmamalıyız. Çünkü en ufak bir dolgu veya diş taşı temizliği ile giderilebilecek sorunlar ihmal edildiği zaman daha ciddi sonuçlar doğurabiliyor.
Toplumumuzda özellikle diş hekimlerine yönelik bir çekince hakim. Bunun önüne nasıl geçilebilir?
Maalesef öyle bir çekince var ancak biz kliniğimizde yüksek oranda bu önyargıyı ve çekinceyi kırıyoruz. Hastamız ile muayeneye başlamadan önce stresini ve çekincesi aşmak amacıyla rahatlatıcı günlük sohbetler gerçekleştiriyoruz. Tedavinin a’dan z’ye nasıl bir süreç olarak ilerleyeceğini akıllarda soru işareti kalmayacak şekilde anlatıyoruz. Hatta kliniğimizi tasarlarken dahi hastalarımızı mümkün olduğunca klasik diş kliniği psikolojisinden, baskısından uzak tutmak ve o gergin sıkıcı hastane ortamından kaçınmak için çok çaba sarf ettik, sanırım bunu başardık.