Yükleniyor...

Meme kanseri birinci sırada!

10 Eylül 2024

Meme kanserinin en yaygın kanserler arasında birinci sırada olduğunu söyleyen Genel Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Ayfer Şen Acar, kadınlarda görülen kanserlerin yaklaşık yüzde 25’ini meme kanserinin oluşturduğunu kaydetti.

Meme kanserinin ülkemizde kadınlarda en sık görülen ve ölüme neden olan kanser türü olduğunu belirten Opr. Dr. Ayfer Şen Acar, Ekim ayının meme kanseri farkındalık ayı olduğuna dikkat çekti.

Dünya Sağlık Örgütü’nün açıklamasına göre meme kanserinin tüm yeni tanı konulan kanserler arasında ilk sıraya yükseldiğini vurgulayan Opr. Dr. Acar, “ DSÖ akciğer kanserinin ikinci, kalın bağırsak kanserinin üçüncü, prostat kanserinin dördüncü ve mide kanserinin beşinci sıklıkta görüldüğünü duyurmuştur. Bu kadar sık görülen ve ölüme neden olan bir hastalık için farkındalık oluşturulma çalışılması son derece önemlidir. Dünya Sağlık Örgütü 2004 yılından bu yana meme kanserinde erken teşhisinin önemi ve meme kanseri farkındalığının vurgulanması için 1-31 Ekim tarihleri arasını ‘Meme Kanseri Bilinçlendirme ve Farkındalık Ayı’ olarak belirlemiştir” diye konuştu.

“Ayrıca erken tanının önemini vurgulamak için 15 Ekim “Dünya Meme Sağlığı Günü” olarak kabul edilmiş ve 26 Ekim meme kanserini sembolize eden “Pembe Kurdele Takma Günü” olarak belirlenmiştir” ifadelerini kullanan Opr. Dr. Acar, şunları kaydetti: “Her yıl Ekim ayında düzenlenen “Meme Kanseri Farkındalık Ayı” dünya çapında 2,3 milyon kadını etkileyen hastalığın taranmasını ve önlenmesini teşvik etmeyi amaçlamaktadır. Ekim ayında tüm dünyada yürütülen farkındalık ve bilinçlendirme etkinliklerinde “Pembe kurdele” teması kullanılmaktadır. Ulusal Kanser Kontrol Programımızda; tarama stratejilerinin yanı sıra korunma ve önleme programları ve halkın konuya ilişkin bilinçlendirilmesi çalışmaları da etkili olarak yürütülmektedir. Kadınlarımız meme kanserinin risk faktörleri, belirtileri, tanı ve tedavi yöntemleri konularında bilgilendirilmeli, kanserden korunacak sağlıklı yaşam koşullarına yönlendirilmelidir.”

Meme kanserinden nasıl korunabiliriz?

Sağlıklı beslenmenin önemine dikkat çeken Opr. Dr. Acar, “Tüm kanserlerde olduğu gibi; sebze ve meyveden zengin, uygun koşullarda hazırlanmış gıdaların tüketimi ile sağlıklı beslenme alışkanlıklarının yerleştirilmesi, fiziksel aktivitenin artırılması, sağlıklı kiloda olma, sigara ve alkol kullanımından uzak durma ile meme kanseri riski azaltılabilmektedir. Emzirmenin meme kanserinden koruduğuna dair çok sayıda çalışma bulunduğu için tüm annelerin bebeklerini en az 2 yıl süreyle emzirmeleri önerilmektedir” dedi.

Opr. Dr. Acar, meme kanserinde yaşam şekliyle ilişkili, değiştirilebilir risk faktörlerini şöyle sıraladı: “Sedanter/hareketsiz bir yaşam sürmek, fazla kilolu ya da şişman (obez) olmak (özellikle menapozdan sonra 5kg’dan fazla kilo almak), sigara içmek, hiç doğum yapmamış olmak, 35 yaşından sonra anne olmak, hiç bebek emzirmemiş olmak, menopoz sonrası iki yıldan uzun süreyle hormon ilacı kullanmak (HRT), alkol kullanmak.”

Opr. Dr. Acar, meme kanserinde değiştirilemeyecek risk faktörleri hakkında şunları söyledi:

“  * Kadın olmak: Kadınlarda erkeklerden 100 kat daha fazla meme kanseri görülmektedir.

   * Yaş almak: Yaş arttıkça meme kanseri riski artmaktadır (40 yaş ve üzerinde).

  * Belirli genlere sahip olmak (BRCA1, BRCA2).

  * Ailede meme kanseri öyküsünün olması: Birinci derece akrabalarda (anne, kız kardeş, kız çocuk) meme kanseri görülmesi riski iki kat arttırmaktadır. Ancak, meme kanserlerinin yaklaşık % 85'inin ailesinde meme kanseri öyküsü olmayan kadınlarda görüldüğünü belirtmek önemlidir. Bu durum kalıtsal mutasyonlardan ziyade, yaşlanma süreci ve genel olarak yaşamın bir sonucu olarak meydana gelen genetik mutasyonlar nedeniyle ortaya çıkar.

  * Kişinin bir memesinde kanser olması: Bu durum diğer memede ve aynı memenin diğer bölgelerinde kanser görülme riskini arttırmaktadır.

  * Yoğun meme dokusuna sahip olmak.

  * Memede bazı iyi huylu oluşumların olması.

  * Erken adet görmeye başlamak (12 yaşından önce).

  * Geç menapoza girmek (55 yaşından sonra).

  * Göğüs kafesi bölgesine radyoterapi almış olmak.”

Meme kanserinin belirtileri

Memelerin normalde nasıl göründüğünü bilmenin meme sağlığının önemli bir parçası olduğunu belirten Opr. Dr. Acar şu bilgiyi verdi: “Kadınlar 20 yaşından başlayarak her ay düzenli olarak kendi memelerini muayene ettiklerinde, memelerinde oluşabilecek en ufak değişikliği erkenden fark edebileceklerdir. Meme kanserinin en sık rastlanan belirtisi; memede ağrısız, zamanla büyüyen bir yumrunun (kitlenin) ele gelmesi, hissedilmesidir. Ayrıca ele gelen yumru olsa da olmasa da aşağıdaki belirtiler de meme kanserinde görülebilmektedir:

  * Bir memenin tamamının veya bir kısmının şişmesi (belirgin bir yumru hissedilmese bile)

  * Memede ya da meme ucunda ağrı.

  * Meme derisinde kaşıntı ve yanmayla belirgin yangısal durum.

  * Meme ucunda çekilmeler.

  * Memede portakal kabuğu görünümü.

  * Meme derisinde tahriş.

  * Tek taraflı meme ucunda akıntı (özellikle kanlı akıntı).

  * Memenin bir kısmında veya tümünde şişlik, memede şekil değişikliği.

  * Meme ya da meme ucu derisinde kızarıklık, kabuklaşma, kalınlaşma.

*Koltuk altında yumru. Bazen memede yumru hissedilmeden önce kanser koltuk altında veya köprücük kemiğinin etrafında şişme veya yumruya neden olabilir.”

Bu belirtilerin meme kanseri dışındaki durumlardan da kaynaklanabileceğine dikkat çeken Opr. Dr. Acar, “Bununla birlikte, yukarda sayılan belirtilerden herhangi biri görüldüğünde nedeninin bulunabilmesi için bir genel cerrahi uzmanına muayene olunmalıdır. Çünkü neyin aranacağını bilmek, düzenli mamografilerin ve diğer tarama testlerinin yapılmasının yerini tutamaz. Tarama testleri, herhangi bir belirti ortaya çıkmadan çok önce, meme kanserinin erken evrelerde bulunmasını sağlar^” diye konuştu.

Meme kanserinde tanı yöntemleri

Meme kanserinin ileri dönemlere gelene kadar belirti vermeyebileceğin vurgulayan Opr. Dr. Acar, “Bu nedenle yukarıdaki belirtiler tanı koymak için yeterli olmadığından en yakın sağlık merkezlerine başvurulması gerekmektedir. Meme kanserine erken dönemde tanı konması, tedavide başarıya ulaşma ve sağ kalım süresini artırmaktadır. Bu nedenle 40-69 yaş aralığında tüm kadınlara 2 yılda bir mamografi çektirmesi önerilmektedir. Erken teşhiste en önemli faktör kadınların bu konuda bilinçlenmesi ve 40 yaşından itibaren düzenli olarak mamografi yaptırmalarıdır” diye konuştu.

Opr. Dr. Acar, tarama merkezlerinde özellikle erken tanı için aşağıdaki yöntemlerin öğretildiğini ve uygulandığını söyledi:

Kendi kendine meme muayenesi: KKMM kadının evinde tek başına rahatlıkla her an uygulayabileceği bir muayene yöntemidir. Kadınlar 20 yaşından sonra her ay kendi kendine meme muayenesi yapmalıdır. Bu muayene sırasında ayna karşısına geçilerek her iki memenin görüntüsünün simetrik olup olmadığına bakılır. Meme başı ve derisinde çökme veya çekilme, deride kızarıklık ve ödem varlığı incelenir. Kendini düzenli olarak muayene eden bir kadın, yeni gelişen bir kitleyi, meme derisi veya meme başındaki çekintiyi veya renk değişikliğini, asimetrik görünümü ayırt edebilir. Kanser şüphesi uyandıran kitleler diğer meme dokusundan daha sert yapıda (ceviz sertliğinde), sınırları net ayırt edilemeyen, hareketi kısıtlı ve genellikle ağrısızdırlar. Memesinde bir kitle veya her zamankinden farklı bir görünüm fark eden kadın, hemen doktoruna başvurmalıdır.

Klinik meme muayenesi: Her ay düzenli ve sürekli yapılacak KKMM’ye ilave olarak, 40 yaşından itibaren yılda bir kez de doktora meme muayenesi için gitmelidir. Eğer birinci derece yakınlarında meme kanseri tanısı alan kişi varsa bu muayeneler kanser tanısı alan akrabanın tanı aldığı yaştan beş yıl öncesinden başlamalıdır.

Mamografi çekilmesi: Ülkemizde, ulusal kanser tarama standartlarına göre 40-69 yaş aralığında; yakınması olmayan kadınlarda meme kanserinin erken tanısı için yapılır. 2 yılda bir çekilir.”

Meme kanseri tedavisinin planlanması

“Meme kanseri tek bir hastalık olmakla birlikte, her bir hastanın kanseri pek çok farklı özellikler gösterebilmekte ve tedaviler de her bir kadının kendi meme kanserinin özelliklerine göre, yani kişiye özel belirlenmektedir” diyen Opr. Dr. Acar, “Tedavi kararında hastalığın yeri, evresi, hastanın yaşı ve diğer sağlık sorunlarının var olup olmaması gibi birden fazla faktör etkilidir. Unutmamalıyız ki bu önerilerimiz genel tavsiyelerdir. Hastalık yoktur, hasta vardır. En iyi meme kontrolü sıklığının planlanması açısından doktorunuzu başvurmanız ve kişisel bir plan yapmanız önem arz etmektedir” diye konuştu.

Sosyal Medyada Paylaş
GÜLŞAH SERT
Ekli Görseller