Yükleniyor...

Nakışçı Emmun

15 Kasım 2020

Nakışçı Emmun Gaziantep’in ilk girişimci kadınlarından biri, hatta ilki olduğunu söyleyenler bile var. Çok eski yıllarda Antep işi işlettirerek ticaretini yapan, çevresindeki kadınlara istihdam yaratan bir isim. Çevresinde çalışkanlığıyla, girişkenliğiyle tanınan, sevilen ve sayılan bir isim olan Nakışçı Emmun’u torunu Mesut Ozansoy’dan dinledik…

Kimdir Nakışçı Emmun?

Ninem 1904 yılında doğmuş, 1968 yılında da vefat etti. Kendisi Camus Ahmet’in torunu. Dedem ise halıcıymış, Oturakçı Sait Efendi olarak anılırmış. Dedem, ninemin çalışmasına hiçbir zaman itiraz etmemiş. Çocukları ise babam Remzi, amcalarım Nihat, Kazım ve halam Nedime. Babam sonrasında meslek olarak kuyumculuğu seçiyor.

 Girişimcilik hikâyesi nedir, anlatır mısınız?

Ninem çalışma hayatına terzilik yaparak başlıyor ilk olarak. Sadece Gaziantep cemiyet hayatı için dikiş dikermiş. O kadar girişken ve zeki bir kadınmış ki evde nakış yapmak yeterli olmuyor, işi büyütüyor ve ticaret yapmaya başlıyor. Müteşebbis bir ruhu olduğu için yaptığı işlerle yetinmiyor sürekli olarak işlerini geliştirmeye çalışıyor. Mütercim Asım’da büyük bir ev alıyor. Evin altındaki dükkânlardan birini mağaza yapıyor, satışa oradan devam ediyor. Kırkayak’taki şimdi Haksal Şekerleme var, orası da bizim evimizdi. Bahçeli kocaman bir evdi, ben o evde doğup büyüdüm. Ne yaparsa yapsın en iyisini yapmaya çalışırmış. Kavaklık’ta bir villa yaptırmış ve orayı dönemin en iyi mimarlarından Şahap Güneyligil’e teslim etmiş. Ben de çok iyi hatırlarım muhteşem bir villaydı.

 KADINLARIN ÇALIŞMASINI ÇOK ÖNEMSERDİ

Hem üretmeyi seven hem de çevresindeki genç kızlara para kazandırmak için istihdam yaratan biriymiş. Kumaşı alır, keser ve evde oturan genç kızlara verirmiş işlemeleri için. O kızlar da Antep işlemesini yaptıktan sonra tekrar nineme getirirler, o da kenarını çevirir, ütüler, ambalajlar sonra da satarmış. Benim yanıma 10 sene öncesine kadar kadınlar gelir, ‘Biz senin nenenin şertiyiz’ derlerdi. Meğer ninemin nakış yaptırıp para kazanmalarına vesile olduğu kadınlarmış. O dönem nakışı evde dikip getirenlere şert denilirmiş… Ki ninem o dönem neredeyse 150 kadına iş yaptırırmış, her hafta valizle para getirir, kadınlar gelip haftalığını alır evlerine giderlermiş. Bütün kadınların haftalığını düzenli olarak, kuruşu kuruşuna ödermiş.

 ÇOK İTİBARLI BİR KADINDI

Ben ninem Nakışçı Emmun’la ilgili o kadar çok hikâye dinledim ki… Babamın anlattığına göre Celal Bayar’ın cumhurbaşkanlığı döneminde mali bir kanun çıkıyor. Evden çalışan kadınların aleyhine olan bir kanun. Ninem, bu kanunun çıkması üzerine çalışan bir kadın olarak Gaziantep milletvekilleri ve parti il başkanlarıyla birlikte Celal Bayar’ın yanına gidiyor. Valizle parayı çıkarıp masanın üzerine koyuyor ve “Bu para her hafta Antep’te çalışan genç kızların, kadınların el emeğine karşılık evlerine giren para’ diyor. Siz bu kanunla bu paranın çeyiz hazırlığı yapan genç kızlarımızın, evinin geçimine destek olan kadınlarımızın evine para gitmesine engel olacaksınız” diye de ekliyor. Bu görüşmenin üzerine o kanunun üzerine ek kararname çıkartıyorlar ve kadınların evden çalışarak para kazanmasını teşvik ediyorlar. Ninem o kanundan sonra işlerini daha da büyütüyor, daha çok istihdam sağlıyor. Yine yıllar önce Maraş’tan bir kadın geldi buraya, “Biz vicdanen sizden alışveriş yapmak zorundayız, başka bir yere gidemeyiz” dedi. Neden diye sordum, “Biz eskiden yol yordam bilmezdik, Ankara’da bir işimiz vardı. Senin ninenin orada çok çevresi vardı, her şeyi bilirdi, bizim o işimizi o halletti” dedi.

 Ninem yaptığı işin hakkını her zaman verirmiş, şehrin gizli kahramanlarından bile diyebiliriz kendisi için. Çok mütevazı bir hayat yaşadığı için şimdilerde çok kimse bilmez ninemin çalışma hayatına sunduğu katkıları, verdiği mücadeleyi. Çok çalışır, üretir, ticaret yapar, istihdam sağlar ve çok mütevazı bir şekilde sürdürürmüş yaşamını. Tüm o iş yoğunluğu arasında hacca gitmeyi de ihmal etmemiş.

 GAZİANTEP DIŞINA DA TİCARET YAPMIŞ

Kısa süre içinde sadece Gaziantep değil İstanbul’dan da çok fazla talep gelmeye başlamış Antep işine. Kış aylarında Gaziantep’te ürettirip stok yaparmış yazın da İstanbul’a gider, ev kiralar, götürdüğü nakışları İstanbul’daki Anteplilere satarmış. Daha sonra Mercedes almış kendisine. Kendisi bir oğluyla birlikte Gaziantep’te mağazayla ilgilenirken diğer bir oğlu da arabayla Türkiye’deki tüm Anteplilere nakış götürürmüş. Ninem zamanla işleri o kadar büyütüyor ki kumaşlar pikap kamyonetle gelmeye başlıyor. İstanbul’da Gürünler var, kendisinin de en iyi müşterisiydi. Hatta Gürün Han isimli bir de hanları vardı, sonradan yandı. Ninemin o handa çok fazla nakış işi de yandığı için çok zarar gördü.

 İstanbul’a gittiğinde en ağır kumaşlardan alır getirir kızına ve gelinlerine dikermiş. Aile bağlarına ve birliğine çok önem verirmiş. O devirde bile miras paylaşımında kızını ayırmadan demokratik bir mal paylaşımı yapmış.

 FUARLARA KATILIRMIŞ

Her sene İzmir Fuarı’na katılırmış, düşünsenize o yıllarda bir kadının evini bırakıp ticaret yapmak için fuarlara katılmasını. Çalışmak kadar, kendini ve işini geliştirmeyi seven bir kadınmış. Kadınların evden çalışmasını kolaylaştıran kanunla ilgili girişimlerinden sonra katıldığı bir fuarda Celal Bayar ninemin standını ziyaret etmiş ve işlerle ilgili sohbet etmişler.

 BAKIMINI DA YAPTIRIRMIŞ

Antep işi zamanla sarardığı için ninem sattığı nakışların bakımını da kendi yaptırırmış. Türkiye’nin neresine satmış olursa olsun sattığı ürünü arabayla gider aldırır en iyi kuru temizlemeci o dönem Hilton Oteli olduğu için oranın kuru temizlemecisinde temizletir, bakımını yaptırırmış.

Kamile Önder( 75)

 Fabrikatör gibi bir kadındı

Annem ve teyzem Emmun Hanıma nakış işlerdi. 12 yaşındaydım, ben de gidip ondan kumaşları alır, anneme ve teyzeme getirirdim. Yaşım biraz daha büyüdüğünde ben de kendisinden ipek kumaş alıp nakış işlemeye başladım. Yıllarca onun için çalıştım, ondan kumaşı alır eve getirir işlerdim. Benimle sohbet eder, nasihatte bulunurdu her zaman. Kadınların çalışmasından yanaydı. Evde bile otursalar bir şeyler üretmeleri gerektiğini söylerdi. Tam bir hanımefendiydi. İşine çok hâkimdi, boş durmayı hiç sevmez sürekli bir şeylerle uğraşırdı. Fabrikatör gibi bir kadındı. Güler Sabancı’yı ne zaman televizyonda görsem Emmun Hanıma benzetirim.

Çok yardımsever ve düşünceliydi. Maaşlarımızı hiç aksatmadan, günü gününe öderdi. Hatta aramızda yardıma ihtiyacı olanlara hiç düşünmeden destek olurdu. Durumu iyi olmayan evlilik çağındaki genç kızların evlenmesi için yardımcı olurdu.

Sosyal Medyada Paylaş