- Şehitkamil / Gaziantep
- +90 (342) 232 80 81
- info@cemiyet.com.tr
Gitgide dijitalleşen dünyada dengeyi sağlamamız zorlaştı. İşte bu konuda farkındalık çalışmaları yapan Dijital Denge Derneği’nin Kurucu Başkanı Tuğba Şengül Lik ile faaliyetlerini konuştuk.
Dijital dünyanın geldiği noktada alışkanlıklarımızı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Son araştırmalara göre günde yedi saatimizi internette geçiriyoruz. Bunun üç saati dijital platformlarda, sosyal medyada geçiyor. Bazen 10 dakika diye girip ‘Instagram'a bakıp çıkacağım’ diyoruz ama sonra saatlerce içerikler tüketiyoruz. Maalesef ne içerik tükettiğimizin de farkına varamıyoruz. Aslında gerçekten çok yorgunuz. Silikon Vadisi’ndeki mühendisler bizi orada tutmak için o kadar farklı yöntemler deniyorlar ki biz de gerçekten dalıyoruz. İşte dijitalzedelik de maalesef bu farkında olmadan geçirdiğimiz saatlerin bizi tükettiğinin bir göstergesi. Artık hepimiz odaklanmakta zorluk çekiyoruz. Hepimiz kilo almaya başladık, hareket etmek istemiyoruz. Bir kitabın ortasında sıkılıyoruz. Bana göre bu dönemin en önemli para birimi dikkat, konsantrasyon. Şu anda da aslında izleyicilerden bunu talep ediyoruz. Dolayısıyla her şeyi hızlı anlatmaya çalışıyoruz. Bir hız çağındayız. Hepsinin olumsuz yansımaları maalesef bizi birer dijitalzedeye dönüştürmüş durumda. Ben ısrarla şunu söylüyorum; derneği kurarken de, iş hayatımda da teknolojinin varlığını reddetmek kesinlikle benim istediğim bir şey değil. Teknoloji hayatımızda var olmaya devam edecek. Bize sonsuz nimetler sunuyor ancak bilinçli kullanırsak ya da teknolojinin bizi yönetmesini değil de bizim onu yönetmemizi sağlarsak, efendisi biz olursak diyorum. O zaman teknoloji süper bir şekilde hayatımızda verimli her şeyi kolaylaştıracak.
“Biz de Aslen Buralı Değiliz: Bir Dijitalzedenin Dengeyi Bulma Rehberi” kitabınız pandemi sonrasında çıktı. Şimdi yeni kitabınız da yolda, neler anlatıyorsunuz?
İlk kitabımda dijital göçebeliği yani dijitalle sonradan tanıştığımızda gözlemlediğimiz konuları anlatıyordum. “Biz de aslen buralı değiliz” diyordum yani. Tamam, biz bunun içinde doğmadık ama öğrenmeye de çalışıyoruzu anlatan bir kitaptı. Yeni kitabım çok yakında çıkacak. Orada daha çok pandemi sonrası değişen dijital alışkanlıklarımızı aktarıyorum ve homo sapiens’den homo digitus’a evrildik diyorum. Yeni nesil insanın gerçekten bu hayatta karşılaştığı, belki de biraz geçmişte kalan bazı özlemlerin de yer aldığı, karşılaştığı sorunları ama o sorunları nasıl olumluya çevirebileceği, bu dönüşüm hikayesinde nelere tanıklık ettiğini, yeni nesil insanın nelerde zorlanacağını, gelecekte onları nelerin beklediğini anlatan yine kısa kısa makalelerden oluşan keyifli bir kitap yazdım. Öğrenmeye, bilgiye meraklı bir sosyal girişimciyim, neyi öğrendiysem onu paylaşmayı çok seviyorum. Bilginin paylaşılmasının çok değerli olduğunu düşünüyorum. Ben de öğrenmeye devam edeceğim. Öğrendikçe de elimden geldikçe bunları yazı yoluyla, YouTube kanalıyla, eğitimlerimle, kitaplarımla paylaşmaya devam edeceğim. Gerçekten bir insan değişirse herkes değişiyor yavaş yavaş. Özellikle gençler değişirse Türkiye'nin geleceği, ülkenin geleceği de değişiyor dolayısıyla bunu çok önemsiyorum.
Dijital Denge Derneği’nin de bu konuda faaliyetleri yoğun. Özellikle okullarda bu konularda eğitimler veriyorsunuz. Neler yapıyorsunuz?
Hem ebeveyn hem de telekomünikasyon sektöründe çalışan profesyonel biri olarak teknolojiyi bilinçli bir kullanıma yönlendirmek gerektiğini düşünüyorum. Çocuklar kopyala yapıştır sistemiyle çalışıyorlar. Yeni neslin özelliği bu. Sizde ne görüyorsa, onu yapıyor. Dolayısıyla sizin doğru bir rol model olmanız gerekiyor. Tableti yasaklamanız çözüm olmuyor. Teknolojiyi reddetmek, yasaklamak onu ödül-ceza olarak kullanmak maalesef bu dijital dünyanın içinde doğan çocuklar için anlamlı değil. Bu ödül ceza sistemi, sizi onlardan çok daha fazla uzaklaştırabilir. Burada önemli olan ebeveynlerin bu konuyu öğrenmesi. İşte benim amacım da bu teknolojiyi kullanarak onlarla nasıl iletişimi güçlendiririz, onlara nasıl doğru rehberlik yapabiliriz, nasıl bilinçli dijital ebeveynler oluruz konularında farkındalık yaratmak. Elimden geldiğince öğrendiklerimi okullarda ya da kurumlarda anlatmaya çalışıyorum. Öncü biziz. Çocuklar bizi kopyalar, model alırlar. Gelin, bu konuda bilinçli dijital ebeveynler olalım diyorum.
Çalışma hayatında da dijital denge önemli. Neler söyleyeceksiniz?
Kurumsal tarafta dijital denge sağlanamadığında bakıyorsunuz verimlilik düşmüş oluyor. Neden? İşte gece geç saate kadar çalışmak, ekranlar, mavi ışığın uyku düzenini bozması, sabah sinirli kalkmak, bunların hepsi verimliliğin düşmesine sebep oluyor, üretkenliği azaltıyor. Hatta bu durumda çalışanların kurumlara verimsizlik maliyeti çok daha yüksek oluyor. Ama hayatlarında bunu dengeye soktukları zaman bu, kuruma da, performansa da yansıyor. Bu konuda da kurumlara eğitimler veriyoruz.
Peki, dijital dengeyi sağlamak için önerileriniz neler? Siz nelere dikkat ediyorsunuz?
Planlı zamanlarım var. İşten eve geldiğim zaman çocuklarımla, ailemle geçireceğim zamanlarda, yemek masasında olduğumuz zamanlarda o ekranları masamıza koymuyoruz. En az yarım saat telefonlarımıza dokunmuyoruz, ekranlarla sohbetimizi bölmüyoruz. Dünya dönmeye devam ediyor. Yemek sonrası yarım saat civarında sosyal medyada vakit geçiriyorum. Nitelikli içerikler seyredip kendimi eğitiyorum. Çocuklar da aynı şekilde. Onların da bir saati var. Uyku zamanım yaklaştığında, yatmadan 30 dakika önceden ekranlarla ilişiğimi kesiyorum. Kitabımı yanı başıma alıyorum, kitabımı okuyorum çünkü o mavi ekran gerçekten sürekli beynin gündüz olduğunu zannetmesine sebep oluyor. Evet bizde de alışkanlık, yatmadan bir bakmak, uyanınca da ilk iş telefona bakmak. Dijital denge için benim ilk hayatıma kazandırmış alışkanlığım gece yatarken ve sabah uyandığımda telefona bakmamak oldu. Bu da benim için çok güzel, verimli oldu. Sabah kalkıyorum. En azından zihnim berrakken o sırada odaklanmam gereken şeylere yöneliyorum, ekran beni bölmüyor, kesintiye uğratmıyor.
@dijitaldenge adıyla Youtube ve Instagram üzerinden dijital denge konusunda farkındalık yaratmayı sağlayan içerikleriniz de ilgi görüyor. Konularınızı nasıl belirliyorsunuz ve en çok sizi kimler izliyor?
Evet, sosyal medyada beni en çok profesyonel çalışanlar ve ebeveynler takip ediyor. Şu anda kuşak sorunları, dijital zorbalık, dijital bağımlılık konuları ilgi görüyor. Dijital vatandaşlık, dijital okuryazarlık konuları da çok dikkat çekiyor. İlişkiler de açıkçası benim dikkatimi çekiyor. İlişkiler dijitalde başlıyor, dijitalde devam ediyor ve dijitalde sona eriyor artık. Kimse ilişkilerini yüz yüze bile bitirmiyor. Tamam dijitalde yaşıyoruz bu aşkı, bu ilişkiyi bari onu düzgün yaşayalım. Bu konularda uzmanlarla konuşarak tüyolar verdiğimiz içerikler de çok ilgi görüyor.