- Şehitkamil / Gaziantep
- +90 (342) 232 80 81
- info@cemiyet.com.tr
Ruhsal bozukluklar, psikolojik testler, terapi yöntemleri ve tanısal değerlendirmeler gibi alanlarda çalışmalar yaptığını söyleyen Uzman Klinik Psikolog Serra Yalkın Yıldırım, herkesin toplumsal sıkıntıları olabileceğini, ileride daha büyük sıkıntılarla karşılaşmamak için geç kalmadan uzman desteği alınması gerektiğini ifade etti.
Alisa Psikoloji çatısı altında danışmanlık hizmeti veren Uzm. Klinik Psk. Serra Yalkın Yıldırım, mesleki çalışmaları hakkında şunları anlattı:
“Üniversitedeyken anaokulundaki çocuklarla çalışmak sevginin en saf halini görmemi sağladı. Aynı zamanda çocukların gelişiminde ebeveynlerin rolünün ne kadar önemli olduğunu gördüm. Evde sevgi ve ilgiyle büyüyen çocuklar ileride, ilgisiz bir anne ve babayla büyüyen çocuklara göre daha güvenli bağlanan, sorumluluk sahibi bireyler oluyor. Diğer yandan örgütsel psikoloji alanında, firma veya fabrika ortamında motivasyonun ve başarılı olmak istiyorsak sağlıklı insan ilişkilerinin ne kadar önemli olduğunu gözlemledim. Hastane stajında bağımlı, bipolar bozukluk, şizofreni gibi tanı almış bireylerin hayatla olan mücadelelerine şahit oldum. Aileleri tarafından ilgisiz bırakılan ve aile desteği alan şizofreni hastalarının durumları arasındaki farkı, bu zorlu yolda aile ve arkadaş desteğinin önemini gördüm. Ailesiyle ilişkisi iyi olmayanlar hayattan umudunu kesmiş ve depresyon sürecindeyken, ailesinden destek görenlerin yaşamak için sevinçleri ve umutları vardı.
Benim için en güzel deneyim, bağımlılık alanında çalıştığım zamanlardı. Aile ilişkilerinin, yanlış arkadaş ortamının ne kadar etkili olduğunu gözlemleme fırsatım oldu. Madde için hayatından genç yaşta vazgeçen bireylerin hayata tutunmaları için onlara bir hedef, amaç kazandırmak gerekiyordu. 6 ay boyunca yatılı tedavi gören bireyler, aile desteği tam ise ve arkadaşlarından uzaksa, aynı zamanda rutin bir hayat düzeni kazanımı yapabiliyorsa başarı ile taburcu olabiliyorlardı. Aile ziyaretlerinde dışarıdan haber alanların tedavi süreci ise güçleşiyordu. Sokakta gördüğümüz madde bağımlılarından çoğumuz kaçıyoruz ya da korkuyoruz. Aslında içlerinde çok büyük ve saf bir sevgi var. Çok iyi niyetliler. Önceden ben de çekinirdim ancak onlarla vakit geçirmek, zorlu yaşam mücadelelerine tanık olmak benim hayatımda çok şey değiştirdi. Bu hayatı onlar seçmiyor, aileleri ya da arkadaş ortamları böyle olduğu için bir çıkış yolu bulamıyorlar. Doğru yol, kaçınmamız değil onları hayata dahil etmemiz. Tedavi sürecinde, 6 ayın sonunda hayata kazandırılmak için onlara yeni iş deneyimleri sunuluyor. Çalışıyor ve kendi paralarını kazanıyorlar. Kazandıkları parayı maddeye yatıran da oluyor, ailesine, sevdiği insanlara veren, hediye alan da ya da biriktirenler de. Sonuç olarak bağımlılık yalnızlığı, kendini değersiz görmeyi getiriyor ancak birey temiz kaldıkça kendine değer vermeye, kendini ve çevreyi sevmeye başlıyor.”
Seans süreçlerinde genellikle Şema Terapi uyguluyorum
Şema Terapi eğitimini Prof. Dr. Gonca Soygüt Pekak Şema Terapi Enstitüsünde tamamladığını söyleyen Uzm. Klinik Psk. Serra Yalkın Yıldırım üzerinde yoğunlaştığınız alanlar hakkında bilgi verdi: “Şema Terapi; çocuk döneminde deneyimlerle kazanılan, kişinin hem kendisi hem de çevresi ile ilgili edindiği davranış ve düşünce kalıplarıdır. Birçok şema türü var, bunları seans içerisinde belirleyip çift sandalye, imgeleme gibi farklı tekniklerle çalışmaya başlıyoruz. Aynı zamanda Prof. Dr. M. Hakan Türkçapar’dan Bilişsel Davranışçı Terapi eğitimini tamamladım. Şema Terapi ve Bilişsel Davranışçı Terapi olarak çalışma alanlarım; ergenlerde arkadaşlık ilişkileri, romantik ilişkiler, aile içi çatışma, akran zorbalığı, stres, OKB, panik atak, öfke problemleri, sınav kaygısı, alkol ve madde bağımlılığı… Yetişkinlerde ise OKB, kaygı bozukluğu, depresyon, kayıp ya da yas, panik atak, TSSB, yeme bozuklukları, psikosomatik ağrılar, bağlanma problemleri, fobiler, kişilik bozuklukları, öfke kontrolü, alkol ve madde bağımlılığı. Cinsel problemi olan bireylerle çalışmak için Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) Cem Keçe’den cinsel terapi eğitimi aldım. Cinsel terapide ilgilendiğim alanları ise; evlilik veya ilişki öncesi cinsel danışmanlık, prematür ejakülasyon, vajinismus, disparoni, anorgazm, erektil disfonksiyon olarak ele alabiliriz. Cinsel Terapi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Uzm. Psk. Gökhan Göksu ile evlilik ve çift terapisi, boşanma terapisi eğitimlerini tamamladım. Bu eğitim sonrası ilgilendiğim alanlar ise çiftlerde iletişim problemleri, duygusal, psikolojik veya fiziksel şiddet yaşantısı, evlilik öncesi danışmanlık, aldatma, sınırla ilgili problemler. Prof. Dr. Kültegin Ögel’den bağımlılığa yaklaşım eğitimini tamamladım. Kısa süreli Çözüm Odaklı Terapi eğitimini ise Dr. Nevin Dölek’ten aldım.”
Kendinizi uzmana teslim edin!
Danıştığımız uzmanın ilgilendiği alan, aldığı eğitimler, en önemlisi de hangi bölümden mezun olduğunun önemli olduğuna dikkat çeken Uzm. Klinik Psk. Serra Yalkın Yıldırım, “Doğru tanıyı koyabilmek için psikoloji alanında yeterli donanıma ve uzmanlığa sahip olmalı. Psikologlar üniversitede 4 yıllık psikoloji eğitimini tamamladıktan sonra psikolog unvanı alırlar. Daha teorik bilgilere sahiptirler. Klinik psikolog unvanını almak için ise 4 yıllık psikoloji eğitimi üzerine 2 yıl yüksek lisans yapıp bu alanda uzmanlaşmak gerekmektedir. Yüksek lisans tamamlayabilmek için aynı zamanda tez+staj zorunluluğu bulunmaktadır. Daha sonra klinik psikolog unvanını alarak çalışmaya başlayabilirsiniz. Ben klinik psikolog olarak ruhsal bozukluklar, psikolojik testler, terapi yöntemleri ve tanısal değerlendirmeler gibi çalışmalar yapıyorum” diye konuştu.
Ertelemeden bir uzmandan destek almalıyız
Kişilerin psikoloğa başvurmaktan çekinmemesi gerektiğini ifade eden Uzm. Klinik Psk. Serra Yalkın Yıldırım, “‘Cesaret etmek başarmanın yarısıdır’ diye düşünüyorum. Bir çok danışan terapi sürecine başlarken nelerle karşılaşacağını bilmiyor. Terapiyi arkadaşlarla edilen sohbet gibi düşünebiliyor ya da “terapiste anlattığımda herkesle paylaşır mı, benimle ilgili ne düşünür, sorunumu küçümser mi?” gibi endişeler yaşayabiliyor. Burada en önemli husus gizlilik ilkesi. Anlattığınız hiçbir sorun terapi odası dışına çıkmaz. Sadece kendinize zarar verme ya da intihar gibi düşünceleriniz varsa paylaşma yükümlülüğüne sahibiz. Sorunlarımızı paylaşmadığımız zaman duygularımızı bastırıyoruz, sonrasında psikolojik problemler, depresyon, kaygı bozuklukları olarak yansımalarını görüyoruz. O yüzden zorlandığımız durumlarla ilgili ertelemeden bir uzmandan destek almalıyız” ifadelerini kullandı.
Son yıllarda özellikle hangi sorunlarda artış gözlemliyorsunuz?
Son dönemlerde yaşadığımız toplumsal sorunlarla beraber maddi sıkıntılar, deprem, kayıplar, kaygı bozuklukları ve panik atağın en çok rastlanan sorunlar olduğunu söyleyen Uzm. Klinik Psk. Serra Yalkın Yıldırım, “Yaşanan kayıplar, giden insanların geri gelmeyecek olması, depremin yinelenme korkusu, sevdiğimiz kişilerin başına olumsuz bir şey gelebilir endişesi kaygı bozukluklarında sık rastladığımız sorunlardan. Bununla beraber panik atak ile somatik bedensel ağrılara çok fazla rastlayabiliyoruz. Aynı zamanda olumsuz deneyimler ile birlikte yaşama sevincini yitiren kişilerde depresyon görebiliyoruz. ‘Anhedoni’ dediğimiz, eskiden zevk aldığımız şeylerden artık zevk almama durumuyla sık karşılaşıyoruz. Hepimizin yaşadığı toplumsal sıkıntılar var, en önemli çözüm yöntemi ise destek almaktan kaçınmamak” dedi.