Yükleniyor...

Amerika'ya uzanan başarı hikayesi

15 Aralık 2017

Sürdürülebilir kalkınmanın en önemli adımlarından biri olan Yeşil Bina hareketi ve sivil toplum örgütleriyle ile ilgili olarak çalışmalarıyla adından söz ettiren mezunlarımızdan TURKECO şirketinin sahibi ve İcra Kurulu Başkanı Dr. Duygu Erten'le görüştük. Bir Gaziantepli olarak çevre konusunda dünyaca tanınan bir sivil lider oldunuz. 2012 yılında Dünya Yeşil Binalar Konseyinin (WGBC) her yıl verilen Başkanlık ödülünü aldınız.

Boğaziçi Üniversitesi Mühendislik Fakültesini bitirince yüksek lisansım için ABD’ye gittim. Zemin mekaniğine paralel olarak inşaat ve çevre üzerine akademik çalışmalar yaptım. Doktoradan sonra Kaliforniya’ ya yerleştim ve 20 yıl ABD’de yaşadım. 2002’de ABD’de İnşaat Mühendisi olarak çalışırken dünyanın en çevreci binalarına verilen LEED Platin adında bir sertifikayı almaya hak kazanan projenin proje yönetimini yaptım. Bu projede çalışmak kariyerim için bir dönüm noktası oldu. O dönemde Bush’a karşı yarışan demokratların lideri Kerry’nin eşi binayı gezmeye geldi. Bu vesileyle Kerry Kampanyasında Çevre Komitesine davet alıp, partinin çevreci politikalarının oluşmasına katkıda bulundum. O sırada LEED sertifikasını veren Amerikan Yeşil Binalar Konseyinin aktif bir üyesiydim. Dünyada 8 tane yeşil bina konseyi vardı. 

Aklımda hep Türkiye’ye dönüp yeşil bina konseyini Türkiye’de kurmak vardı. 2007’de yolum TEKFEN ve TEMA’nın kurucularından Nihat Gökyiğit ile kesişti. Hevesimi ve konunun önemini hemen anladı ve kurucuları toparlayarak Çevre Dostu Yeşil Binalar derneğini kurduk. ÇEDBİK’in uzun yıllar Başkan Yardımcılığı ve Başkanlık görevlerinde bulundum. Türkiye’de yeşil bina hareketinin gelişmesinde gönüllü olarak ciddi adımlar atılmasına ön ayak olduğumdan ve aynı zamanda global sürdürülebilirlik hareketine katkılarımdan dolayı, WGBC’nin 2012 Başkanlık ödülünü aldım.  Ama hemen şunu ekleyeyim, 2005’de Gaziantep Genç İş Adamları Derneği (GAGİAD) çevre ödülüne beni layık gördü. Bu nedenle şehrimizdeki bu sivil örgüte buradan teşekkür etmek istiyorum.

Bize akademik hayatınızdan söz eder misiniz?

Gaziantep Anadolu Lisesine birincilikle girdim ve okul birincisiydim. Lise 2’de Türk Kültür Vakfının AFS öğrenci değişim programı sınavlarına girdim. O sene Türkiye’de sınavı 71 öğrenci kazandık. Bu bursiyerlerden ben, Özen Yula ve Ali Özyazgan sınıf arkadaşıydık. Üçümüz de lise sonu ABD’de okuduk. Bu nedenle liseyi Antep’te bitiremedim. Ben bizim okuduğumuz o dönemi öğretmenleriyle öğrencileriyle ve okulumuzun bağışcısı büyük dayım Cemil Alevli ile çok ama çok özel ve eşi benzeri rastlanamaz bir dönem olarak görüyorum. Aynı dönemde, 5 Boğaziçi Mühendislik Fakültesi, 2 Hacettepe Tıp ve en üst puanlı Hukuk ve İşletme fakültelerine girildi.

Aslında tıp doktoru olmak isterdim. AFS senemde kaldığım evdeki odamda Brooklyn Köprüsünün yapımını anlatan kocaman bir postere bakarak uyudum bir yıl boyunca. Evin babasının da İnşaat Mühendisi olması benim kariyer planlarımı etkiledi. Ve özellikle kadınlar için hep zor meslek olarak bilinen İnşaat Mühendisliğini seçtim. Boğaziçi’nde %95’i erkek olan bir dönemde zemin mekaniği konusuna ilgi duyarak okudum. Sebebi ise Berkeley doktoralı zemin hocamızın ofisinde NASA’dan gelen toprakla yaptığı deneyleri bize anlatıp konuyu başka alanlara göre daha ilgi çekici kılmasıydı. Sınıftaki erkeklerle bir gün zemin mekaniği doktorası yapıp yapmayacağımla ilgili iddiaya girdim. Boğaziçi Mühendislik fakültesini bitirince bursla Mastır ve doktora çalışmalarım için ABD’ye gittim. Ve senelerimi bu iddiayı kazanmak uğruna oldukça zorlu bir konuda çalışarak geçirdim. Doktora tezimde yaptığım çalışmalar Adapazarı Depremi sırasında çok işe yaradı ve deprem ertesi ABD’de NSF (Ulusal Bilim Vakfı) yetkililerince arandım ve Türkçe bilen ve alanı zemin mekaniği olan bir bilim insanı olarak Adapazarı’na getirildim. 10 gün boyunca bilimsel çalışmalar yaptık ve veri topladık.

Nedir çevreyle mühendisliğin kesişmesi ve neden bugün bu kadar çevreyi konuşuyoruz?

Aslında depremler, ekonomik kriz, New Orleans’dan Silivri’ye yaşanan sel felaketleri, kuşların göç yollarını kaybetmelerinden dolayı soylarının tükenmesi, su savaşları, buzulların erimesi, yaz sıcaklıklarının özellikle şehirlerde artması. Tüm bu sorunlar karbon salımının artması ve ozon tabakasının delinmesiyle ilgili. İşte bu salımı azaltmanın yolu yeşil bina ve yerleşmeler yapmak.

Yeşil Bina nedir?

Yeşil bina, üzerine kurulduğu arazinin yerinden, inşaatına ve sonrasında da kullanılan tüm malzemelere kadar doğaya en az zararı vermesi planlanarak tasarlanmış ve yapılmış binadır. Arazilerin doğru seçildiği, eko etiketleri olan ürünlerin kullanıldığı, enerji verimliliğinin sadece inşaat malzemelerinde değil, bina kullanılırken de düşünüldüğü yeşil binalar sürdürülebilir kalkınmanın en önemli sac ayakları. Türkiye'de 90 civarı Yeşil Bina sertifikası almış bina var. Ağırlıklı olarak ofis binaları, konutlar, villalar, laboratuvarlar, veri merkezleri bunlar. 400'e yakın da, aday bina var. Türkiye Yeşil Bina Sertifikası için başvuru yapan ülkeler sıralamasında 9. sırada. Talepte ilk 10 arasındayız. Burada yerel yönetimlere çok iş düşüyor. Her şeyden önce kamu binalarının Yeşil Bina olması ve yeşil iyileştirilmesi önemli. Kadıköy Belediyesi'ne TURKECO olarak teşvik önerilerimizi bir rapor halinde sunmuştuk.

Danışmanlığını yaptığınız ve Türkiye için gurur kaynağı olarak nitelendirdiğiniz projelerden bahseder misiniz?

Clinton Vakfı İstanbul Direktörüyken İstanbul Enerji ile yaptığımız verimlilik çalışmalarını çok önemsiyorum. En son projemiz Tüpraş'ın 3 milyar dolarlık yatırım ile hayata geçirdiği Fuel Oil Dönüşüm Tesisi'nin açılışı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, İspanya Büyükelçisi Rafael Mendivil, Koç ailesi, Koç Holding ve Tüpraş üst düzey yöneticileri ile çalışanlarının ve çok sayıda davetlinin katıldığı bir törenle gerçekleşti. Biz hem bu projeye hem de TÜPRAŞ Yönetim ofis binasına LEED GOLD sertifikası aldık. Aynı zamanda Türkiye Müteahhitler Birliğinin kendi merkez binası için seçtiği LEED danışmanı olmak da bizim için gurur oldu.  O projemizde en üst düzey yeşil bina demek olan LEED-PLATIN sertifikasını aldı. Piri Reis Üniversitesi dâhil birçok eğitim kampüsünün de yeşil danışmanlığını yaptık.

Hangi üniversitelerde dersler verdiniz?

Uzun yıllar Güney Kaliforniya Üniversitesinde dersler verdim. Koç ve Sabancı “İş İdaresi” okullarında Sivil Toplum Örgütlerinin Yönetimi ve Kaynak Geliştirme derslerini ilk açan öğretim üyesi oldum. Boğaziçi Üniversitesinde ise Sürdürülebilir Binalar dersleri veriyorum.

Bir mühendis olarak Sivil Toplumla ilgili derslere yoğunlaşmanızın sebebi nedir?

ABD’de, AUDUBON Kuş Severler Örgütünün binasının inşaatını yönetmem o dönemde ABD’nin en eski sivil örgütlerinden olan bu derneği yakından tanımam benim sivil örgütlerin nasıl çalıştığını ve büyük resimdeki yerini öğrenmeme neden oldu.  Bu tecrübelerden aldığım şevkle Türkiye ve dünyada 10’a yakın sivil toplum örgütünün Yönetim Kurulundayım veya üyesiyim.  Firmam TURKECO, ABD’nin Yeşil Bina Konseyi Yönetim Kuruluna oyla seçilen ilk Türk şirketi. 2004-2006 yılları arası vakıf yöneticiliği ve birçok vakfa kurumsallaşma danışmanlığı yaptım. Birçok derneğin kurucuları arasındayım ve Gaziantep Kolej Vakfı’nın da Yönetim Kurulu üyesiyim. GKV’nin kuruluş yılına baktığımızda, bu vakfı kuran bir aileden gelmek ve ailemdeki her bireyin sivil toplum çalışmalarına gönül vermiş olması beni doğal olarak 3. sektörcü yapıyor. 3. sektör artık gençlerin gözdesi ve çok gelişen bir sektör.

Sosyal Medyada Paylaş