Yükleniyor...

Düşleriniz biterse yok olursunuz

26 Ocak 2023

Dünya markası olan Silk & Cashmere’in kurucusu Ayşen Zamanpur’un girişimcilik hikayesi yalnızca ülkemizde değil tüm dünyada dillere destan. Markalaşma ve girişimcilik konusunda yurt içi ve yurt dışında sayısız ödül sahibi olan, kitaplara konu olan bir başarı öyküsü onunkisi. İlham veren hikayeyi gelin ondan öğrenelim…

Ayşen hanım sizi tanıyabilir miyiz?

Silk & Cashmere’in kurucusu ve halen yöneticisiyim. Robert Kolej’de, ardından da Boğaziçi Üniversitesi’nde işletme okudum. Evliyim ve iki çocuğum var. Kurumsal hayata Şişecam’da başladım. Sonrasında Benetton’ın bir şubesini yürütmeye başlayarak mağazacılık deneyimi kazandım. Moğolistan’a yaptığım bir yolculuk sonrasında kendi şirketimi kurdum.

Peki, başarı hikâyesi kitaplara konu olan Silk & Cashmere’in hikâyesi nasıl doğdu? Paylaşır mısınız?

İlkokul birinci sınıfta okurken, okulun ilk gününde annem ve babam beni okula bırakmış, ‘ev yakın, ikinci gün kendin gelirsin’ demişler. İkinci gün eve döndüğümde anneme, ‘Okula hep bu yoldan mı gidip geleceğim, sıkıldım’ demişim. Yapım gereği farklı ve özgün olmayı seviyorum.

1992’de Silk & Cashmere’i yarattığımızda Türkiye’de çok kimse kaşmiri bilmezdi. Kaşmire büyük ilgim vardı ancak hayalim kaşmir değil farklı bir alanda olmaktı. O dönemde henüz ne perakende bugünkü kadar çekici bir sektördü, ne de markalaşma bu kadar gündemdeydi. Girişimcilik kavramı ise neredeyse hiç bilinmiyordu. Seyahatler, araştırmalar sonucunda dünya genelinde kaliteli ama ulaşılabilir lüks segmentte bir kaşmir markası olmadığını fark ettik. İyi bir fikir bulmanın tek yolu vardır, çok fazla sayıda fikir üretmek. Şişecam’daki planlama deneyimim ve Benétton bayiliğinde edindiğim perakende mağazacılık marka deneyimim ile neler yapabileceğimiz konusunda çok ciddi fikirler ürettik. Küçük bir ekip, büyük bir emek ve çabayla, çok çalışarak bir marka yaratma öyküsü bizimkisi…

Bugün, ‘Örnek girişimci’ olarak buradasınız. Sizi başarılı kılan neydi?

Silk and Cashmere, Türkiye’de ve yurtdışında girişimcilik ve marka alanında çok çok büyük ödüller aldı. Amerika’da aldığımız ödül sadece bir tanesi, Fransa hükümeti de bize en seçkin marka ödülünü vermişti, oğlumla birlikte gidip aldık. 20 kitaba konu olduk. Hakkımızda onlarca yüksek lisans tezi, dönem ödevi vaka çalışması yapıldı. Çin’de, Fransa’da üniversitelerde ders kitaplarına girdik. Bu başarının ardında sağlam bir ekip var, hiçbir başarı tek başına elde edilemez.

Silk & Cashmere’in pek çok ülkede pek çok noktada satılacağını, bu kadar büyüyeceğini öngörmüş müydünüz?

Zürih’te göreceğim diyordum, gördüm. Londra’da göreceğim diyordum gördüm. Sibirya’da bile gördüm. Hep iyi bir ekiple yapacağıma inanıyordum. İlk günden beri dünya markası olmak düşü, hayali ve projesi vardı zihnimde. Bu bir düşünceydi, daha sonra projelendirdik. Üstelik ne kaşmir ne ipek vardı ülkemizde. Ama biz dünyayı hedefliyorduk.

Genel müdürlüğümüzü, beyin takımını, yaratıcı kadroları Türkiye’de konuşlandırdık. Üretimimizi her iki değerli hammaddenin ana vatanı olan Moğolistan ve Çin’e kaydırdık. Orada iç Moğolistan’da 1992’de ilk yatırımı yapan yabancı şirketlerden biriyiz. Dünyanın çok çeşitli kentlerinde en seçkin alışveriş ortamlarında kendimiz mağazaları açarak, bayilikler vererek ya da korner açarak çok sayıda ülkede ipek ve kaşmir alanında sevilen sayılan bir marka olmayı başardık.

Girişimciliğin olmazsa olmazları nedir?

Hayat boyu ‘Milli Piyango çıksın da bilmem ne yapayım’ diye bekleyebilirsiniz ya da bütün gücünüz, hırsınız, enerjiniz, motivasyonunuz ile bir işe gönül verebilirsiniz. Size iş yapmamak için milyonlarca bahane bulurum ama yapmak için bir tane bile bahanem varsa onu yaparım. Onun için de Silk and Cashmere her zaman dünya markası olacak.  Hala güzel düşlerim var. Düşleriniz projeleriniz bitmeyecek hayatta yoksa yok olursunuz. Girişimci para düşünmez pek, girişimci hayalinin olacağını düşünür. Şöyle zengin olacağım gibi bir hayalimi hatırlamıyorum ama logomu bir yerlerde göreceğimi hayal ettiğimi hatırlıyorum.

Çalışma prensiplerinizi ve çalışma arkadaşlarınızda en çok aradığınız kriterleri sorsak?

İşi takip etmeyi ve sorumluluğunu almayı… Farklılığı, ben bu işe nasıl farklı bir şeyler katabilirimi. Bir fazlasını yapabilme arzusunu, bir tık daha bir şey daha koyayım yaptığım işe düşüncesini... O gözlerdeki değişik ışığı çok seviyorum ben.  Bana başka bir şeyle gel, bir şey araştır, bir şey öner, bir konuda değişik bir bakış açısı getir çünkü sıradan çok var. Çıkıp “Ben birini arıyorum” desem binlerce işsiz arkadaşım var ama bana ne katacaksın? Artık o kadar zor ki şirketlerde iş bulmak. Eğitim, deneyim hepsi var ama en önem verdiğim bu saydığım şeyler.

Sosyal Medyada Paylaş
GÜLŞAH SERT