- Şehitkamil / Gaziantep
- +90 (342) 232 80 81
- info@cemiyet.com.tr
‘Divan Sohbetleri Eğitim’ bölümümüzün ilk konuğu Psikoterapist, Uzman Pedagog, Aile Terapisti, yazarımız Serap Melek Kılıç. Sosyal medyada ‘pedagoganne ’ olarak tanıdığımız Serap Melek Kılıç ile 10 soruda ‘Ebeveynlikte doğru bilinen yanlışlar’ konusunu ele aldık.
1-Çok seversek şımarır mı?
Ebeveynliğe yönelik geleneksel yapıda kalmaya çalışan ama bir yandan da modern olma gayretini gösteren ana babaların kafasını karıştıran en temel sorulardan biri. Hayır, çok seversek şımarmaz çünkü sevgi şımartmaz. Sevgi çocuğa kendisini değerli ve güvende hissettirir. Şımarmayacağı gibi tam tersi sağlıklı bir özgüven, girişimci ve kendini gerçekleştirmeye yönelik daha özgün adımlarla ilerleyen bir çocuğa dönüşür.
2- Arkadaş gibi olunmalı mı?
Ben çocuklarla arkadaş olunmaması gerektiğini ama arkadaşça tutum içerisinde olmamız gerektiğini düşünüyorum. Çocuklarımızla arkadaşça vakit geçirmek, arkadaşça sohbet etmek ve onlarla yaptığımız paylaşımların arkadaşça olmasında hiçbir sakınca yok. Ama onların arkadaşı olmaya çalışırsak orada çocuğumuz kendini güvende ve ait hissetmeyebilir. Çünkü yüzlerce farklı arkadaşı olabilir ama sadece bir annesi babası var. Yani bizim buradaki rolümüz iyi bir anne ve baba olmak.
3- Katı kurallar mı? Esneklik mi?
Çocukların belli bir yaşa kadar duygularını kontrol etme ve otokontrollerini sağlamak için ebeveynlerine ihtiyaçları var. Bazı durumlarda çocuk sadece ebeveynin kurallarına göre hareket eder. Zaman içinde kendi otokontrol duygusunu kazanamaz. Bunu önermiyoruz. Çocuğa rehberlik ederken esnek bir yapıda kendi duygu ve düşüncelerini de ortaya koyabilmesi ile ilgili desteğimizi esirgememek önemli. İkisi arasında çok ince bir çizgi var. Dikkatli olmamızda fayda var.
4- Önemli olan mutluluğu mu?
Tabi ki çocuğumuzun mutluluğu çok önemli ama hayattaki en önemli şey mutluluğu olmamalı. Neden? Çocuğumuza sadece mutlu olmanın önemli olduğunu ve mutlu olmak için hayatta var olunması gerektiğini mesajını verirsek eğer zamanla hayatın tüm gerçekleriyle karşı karşıya kaldığında problemlerle başa çıkma stratejileri geliştiremez ve ilerleyen yaşlarda duygusal sağlamlık gelişmediği için depresyon, anksiyete, kaygı gibi bazı yoğun duygusal başa çıkamama mekanizmalarına sebep olabiliriz. Çocuğun üzüntü, öfke, gerilim, mutluluk, endişe gibi duyguların hepsini tanıması gerektiğini, bunların tadını aldıkça hangisini fazla yaşamak istiyorsa bu yönde bir perspektif çizgisi çizmesi gerektiğini düşünüyorum.
5- Zekâ doğuştan mı gelir? Potansiyel neyse o mudur?
Kişilerin doğdukları anki zekaları, fiziksel veya genetik aktarımları doğduğumuzda neyse öldüğümüzde de bu olabileceğine yönelik bir algı vardı. Yeni araştırmalar şunu gösteriyor, kişinin zekâ potansiyelini arttırmanız mümkün. Çocuğun yetiştirilme şekli, büyüme sürecinde yaşadıkları, anne babanın çocukla kurduğu iletişim gibi pek çok faktör çocuğun zekâ potansiyelinin artmasına destek olabiliyor. İlgilenilen, sevilen, desteklenen çocuklar başarıyorlar.
6- Yanında kavga etmeyelim, çocuklar duymasın mı?
Bir şehir efsanesiyle karşı karşıyayız. Ebeveynler arasında bir çatışma varsa ve çocuk o çatışmanın dışında bırakıldıysa eğer sanmayın ki farkında olmaz. Tam tersi farkında olur ve anlam veremediği boşlukları zihninde kendi doldurur ve doldururken de en kötü senaryoları kullanır. Kavga etmeyelim evet ama tartışmamızda bir sorun yok.
7- İmkân varsa her istediği olmalı mı?
Hayır, imkân dâhilinde de olsa çocuğun her istediği olmamalı çünkü imkânlar varken çocuğunuzun her istediğini yaptığınızda imkânların olmadığı bir durumla karşı karşıya kaldığında çocuğunuzun başa çıkma mekanizması o konuya dair gelişmediği için panik olacak ve o olayla başa çıkması çok güç olacaktır.
8- Çocukların evde eşit söz hakkı mı olmalı?
Çocukların kendi aralarında eşit söz hakkı olmalı ama ebeveynlerin her zaman çocuklardan bir adım önde ve son kararı veren kişiler olması gerektiğini düşünüyorum.
9- İmkân varsa evde büyütüp kreşe vermemek doğru yaklaşım mı?
Çocuklarımızın mutlaka en az 3 yaşlarında kreş anaokulu yaşantısıyla karşılaşmalarını öneriyorum. Aynı etkinlikleri yapsak da aynı ilgiyi göstersek de çocuğumuzun akranlarıyla bir arada olmasının getirdiği hazzı, sosyalleşme becerisini, özgüvenini, kendini ifade etme becerisini maalesef evde vermemiz mümkün değil.
10- Ceza vermek doğru mu?
Ceza değil ama olumsuz pekiştireç zaman zaman verilmeli. Ceza çocuğa herhangi bir kazanç elde ettirmiyor, farkındalık da yaratmıyor. İstenmeyen davranışın kısa süreliğine ortadan kalkmasını sağlıyor. Olumsuz pekiştireç ise çocuğun sevgi, şefkat, güvende olma hissi, çocuğun açlık, susuzluk, korkularını besleyecek konular olmamak şartıyla konforlu ve keyfi şeylerinin kısıtlanması.
Diğer Haberler
-
-
Tam 100 yıl önce bugün! Yüz yıl önce tam da bugün! İki mücadeleci kimlik: hem büyük bir askeri deha, hem vizyoner bir devlet adamı
20 Kasım 2023 -