Yükleniyor...

70 yıllık çınar OZANSOY MÜCEVHERAT

15 Mayıs 2023

BABASI REMZİ OZANSOY’UN 1953 YILINDA KURDUĞU ‘OZANSOY MÜCEVHERAT’ MARKASINI BUGÜN OĞULLARI İLE BİRLİKTE BAŞARIYLA DEVAM ETTİREN MESUT OZANSOY, MARKA YOLCULUKLARINI ŞU CÜMLEYLE ÖZETLİYOR: “İNSANLARIN GÜVENİNİ KORUYARAK İŞİMİZİ İYİ YAPMAYA ÇALIŞIYORUZ. HER ZAMAN DA SLOGANIMIZ ŞUDUR; ‘SEKTÖRÜMÜZÜN EN İYİSİ OLMAK İSTİYORUZ’”

Esut Bey ile ‘Ozansoy’ markasının kuruluşunu, mesleğe adım atma hikâyesini ve sektörde bugüne uzanan başarılı yolculuklarını konuştuk…

Mesut Bey, babanız Remzi Beyle başlayan kuyumculuk serüveninizi anlatır mısınız?

Kuyumculuk hikâyemiz babam Remzi Ozansoy ile başladı. Ben ikinci kuşağım, şu an evlatlarım da üçüncü kuşak olarak mesleği benimle birlikte devam ettiriyor. Babam Nakışçı Emmun’un oğluydu. Babaannem 100’ün üzerinde çalışanı olan, fuarlara katılan güçlü bir iş kadınıydı. Böyle bir iş potansiyeli varken babam ‘ben kuyumcu olacağım’ diye ısrar edince babaannem, bunu zamanın tanınmış iş kadınlarından tüccar Fehime’ye söylüyor… O da babamı elinden tutup meşhur kuyumcu Mahmut Uğurgel’e götürüyor, ‘Mahmut Bey sana çırak getirdim. Eti senin kemiği benim’ diyor ve babamı orada bırakıp dönüyor. Tabii o zamanki çıraklıklar şimdiki gibi değil ki, çırak kışın gider ustanın evinin karını temizler, evinin bir eksiği varsa alır. Sonra dükkana gidip çalışmaya başlardı.

"Kuyumculuk hikâyemiz babam Remzi Ozansoy ile başladı. Ben ikinci kuşağım, şu an evlatlarım da üçüncü kuşak olarak mesleği benimle birlikte devam ettiriyor. "

BABAM YAPTIĞI İŞİN EN İYİSİ OLMASINA ÖZEN GÖSTERİRDİ

Babam ilkokulu bitirdiği yıllar oraya adım atıyor, 7-8 sene aynı yerde çalışıyor, askere giderken de takım elbisesini giyip ustasının elini öpüyor ve helallik istiyor. Askerden döndükten sonra 1953 senesinde kendine Gaziler Caddesinde küçük bir dükkân açıyor. Arka tarafta çalışır, müşteri geldiği zaman kendine çeki düzen verir ön tarafa geçerek müşteriyle ilgilenirdi. Tek başına uzun süre böyle çalıştı. O dönem sadece erkek yüzüğü yapıyormuş ancak zamanla ürün çeşitliliğini de arttırmış. Her zaman yaptığı işin en iyisi olmasına özen gösterirdi. İstanbul’a gider, her şeyin en kalitelisini alır getirirdi. Babamın sektöre çok önemli hizmetleri oldu. 4 sene kuyumcular derneğinin başkanlığını yaptı. 1983 yılında işi bize devretti ama devamlı yanımıza gider gelirdi. Bilgi ve tecrübesine her zaman danışırdık. Her daim yol göstericimiz oldu. 2011 yılında vefat etti.

Sizin başlama hikâyeniz nasıl oldu? Kaç yaşındaydınız?

Dükkânımız Gaziler Caddesinde Aleybey Camisinin karşısındaydı, evimiz de Gaziler Caddesindeydi. Ben de babam gibi kuyumculuğa çok meraklıydım. Çocukken dükkanın önünde oynar, orada vakit geçirirdim. Yaz aylarında babamın arkadaşı Agâh Elçiseven’in yanında çalışırdım. Benim ustam oydu. Liseyi bitirdikten sonra, ‘kuyumcu olmak istiyorum' dedim. Askere gitmeme daha iki sene vardı. Sabredemedim, askerliğimi bir an önce yapıp işimin başına geçebilmek için mahkemede yaşımı büyüttürdüm. Askerden geldiğimde babam dükkânımı hazırlamıştı. 1982 yılıydı. Babamla sürekli İstanbul’a giderdik. Orada bana nereye gideceğimi, kimlerle görüşeceğimi, nerden ürün alacağımı gösterirdi. Bir ziyaretimizde babamın arkadaşı Hacı Zeki yaptığım pırlantaları görmek istedi… İnceleyince de, ‘Remzi artık bu çocuğu bırakabilirsin. Bu olmuş’ dedi. Babam onun üzerine ben danışmadıkça bana hiç müdahale etmedi. Biz de ona layık olmaya çalıştık. Hala İstanbul’a gittiğimizde aynı saygıyla, itibarla karşılanıyoruz. Bunu korumak o kadar önemli ki.

"80 yaşlarında bir müşterimiz nişanlanırken babası babamdan bir yüzük almış. O yüzüğü babamdan hatıra olsun diye satın aldık, saklıyoruz."

"Remzi, okul dönemlerinde kuyumcu atölyelerinde çalıştı. Üniversitede işletme eğitimi aldı, askerliğini de yaptıktan sonra şu an İbrahimlideki mobilya ve kuyumcu mağazamıza bakıyor. Mesut da üniversite eğitiminden sonra Kapalıçarşı’da pırlanta atölyelerinde çalıştı. HRD firmasında pırlanta eğitimini aldı. İstanbul Kuyumcular Odasının açtığı pırlanta kurslarına katıldı, sertifika aldı. Pırlanta uzmanı kendisi, aynı zamanda da pırlanta taş belirleyici. Pırlantanın rengini, leke, temizlik, cila durumu gibi ayrıntıları belirleyip tespit ediyor. Böyle de bir uzmanlık alanı var. Bizim bütün sertifikalarımızı şu an Mesut hazırlıyor. "

Babanızdan meslekle ilgili edindiğiniz en önemli düstur nedir?

Bize her zaman, ‘işinizi düzgün yapın’ derdi. O zamanlar Gaziantep’te üretilen altınların ayar kontrolü yapılamıyordu. Aldığınız bileziğin kaç ayar olduğunu bilemezdiniz. Babam bütün ürünlerini ya kendi yapar ya da İstanbul’dan getirirdi. Dernek başkanı da olunca da Antep’e bir ayar evi kurdu. Sektöre böyle önemli de bir katkısı olmuştur.

70 yıllık bir markasınız. ‘Ailemizin kuyumcusu’ tabiri tam da size göre diyebilir miyiz?

70-80 yaşlarında kişiler torununu ya da yakınını evlendirirken yanımıza geliyor, ‘Nişan yüzüğümü babanızdan almıştım’ diyor. Daha ilginç şeyler de yaşıyoruz aslında. Bir gün yaşlı bir müşterimiz geldi, ‘sizden pırlanta bir yüzük almıştım, taşı düştü’ dedi. ‘Hanımefendi takarız, hiç problem değil’ dedim. ‘Niye düşüyor’ diye de sitem etti. Bizim için müşterimiz her zaman haklıdır. Özür diledik, gönlünü aldık. Yüzüğe baktım ama hiç hatırlamıyorum. Biz de sattığımız bir ürünü muhakkak hatırlarız, ‘Bunu kimden aldınız’ dedim, ‘babandan aldım’ dedi. ‘Babam işi bırakalı 35-40 sene oldu’ dedim, kendisinde o kadar güven uyandırmışız ki, ürünümüzün arkasında duracağımız inanarak ‘evet biliyorum’ dedi. Nezaketle en az 40 sene önce sattığımız yüzüğün pırlanta taşını hiç ücret almadan takıp kendisine verdik.

Babanız temelleri attı ancak bugünlere gelmesinde elbette sizin büyük payınız var. Peki, markanızı bugünlere ulaştıran başarının ardında ne yatıyor?

Çalışanlarıma da tembihlediğim bir söz vardır, “kapıdan bir müşteri girdiği an onu evindeki gibi rahat hissettireceksiniz. Saygı göstereceksiniz. Asla yanlış yapmayacaksınız”. Müşteri memnuniyeti, güveni benim için çok önemli. Müşterimiz bizi sever, bize güvenir. Oğlum Remzi’nin yanına bir müşterimiz toplu bir parayla gidiyor ve 10 tane beşi bir yerde istiyor. Tabii o an dükkânda o kadar ürün yok. Ertesi gün verebileceğimizi söyleyince parayı bırakıyor, ‘yarın gelir alırım’ diyor. Neden? Çünkü soy ismimiz, markamız güvenilir. Bizden daha önce alışveriş yapmış ve memnun kalmış, yakınlarından hep olumlu referans almış. Ve her geldiğinde beklenti yüksek geliyor. Bu güveni sağlamak da zor, korumak da... Biz bunu başardık, korumak için de elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Şöyle bir ayrıntıyı söylemeden de geçmek istemiyorum. Babam mağazaya İstanbul’dan ne getirirse getirsin kıymet bilerek sahiplenen müşterilerimizin de bugünlere gelmemizde emeği çok. 

Şu an oğullarınız da eğitimlerini aldıktan sonra sizinle birlikte ticari faaliyetlerini sürdürüyorlar. Bahseder misiniz?

Arkadaşlarımın büyük bölümü emekli oldu ancak ben kesinlikle düşünmüyorum. Çocukların daha öğrenmesi, tecrübe etmesi gereken çok şey var. İşte tam olarak kontrolü ele alabilecek duruma gelmeleri için 10 sene zaman belirledim. O zaman yönetimi onlara devredip, mağazanın birinde durarak çalışmayı sürdürmek istiyorum. Remzi, okul dönemlerinde kuyumcu atölyelerinde çalıştı. Üniversitede işletme eğitimi aldı, askerliğini de yaptıktan sonra şu an İbrahimlideki mobilya ve kuyumcu mağazamıza bakıyor. Mesut da üniversite eğitiminden sonra Kapalıçarşı’da pırlanta atölyelerinde çalıştı. HRD firmasında pırlanta eğitimini aldı. İstanbul Kuyumcular Odasının açtığı pırlanta kurslarına katıldı, sertifika aldı. Pırlanta uzmanı kendisi, aynı zamanda da pırlanta taş belirleyici. Pırlantanın rengini, leke, temizlik, cila durumu gibi ayrıntıları belirleyip tespit ediyor. Böyle de bir uzmanlık alanı var. Bizim bütün sertifikalarımızı şu an Mesut hazırlıyor.

AİLE ANAYASAMIZ VAR

Biz köklerimize çok bağlı bir aileyiz. Hangi mağazamıza giderseniz gidin babamın fotoğrafı girişte asılıdır. Çocuklarım üzerlerindeki sorumluluğun ağırlığını hissetsin diye… Aile birliği çok önemli. Öyle ki şirketimizin bir aile anayasası var. Devamlı güncelliyoruz. Çocuklarıma ailenin huzurunda okuyup, görev ve yetkilerini söylüyor, imzalatıyorum. Sonrasında çalışmaya başlıyorlar. Ben prensipli, düzenli bir adamım ancak çocuklarımın işte yaptıkları hatalara hiç kızmam. İlk zamanlar bir zarar etmişler ve bunu bana söylemeye çekinmişler. Hoşgörüyle karşıladım çünkü böyle böyle tecrübe edinecekler. Hatta benimle birlikte çalışmaya başladıklarında şaşırdılar, ‘baba işyerinde daha esneksin, daha sert bir tutum bekliyorduk senden’ dediler. Onların özgüveni, iş hayatında başarılı olmaları için sorumluluk verip kararlarında arkalarında durmak çok önemli.

Babanızdan gördüklerinizden siz neyi çocuklarınıza aktardınız?

Kaliteden asla taviz vermemelerini... Bu da müşteri memnuniyetini beraberinde getirir. Biz her zaman en güncel, en trend ürünleri mağazamıza gelmeye başlayacak. Bu atölyede ilgimizi çeken bu oldu, her parçadan bir tane yapılıyor, aldığınız ürünün bir benzeri olmayacak.

Kişiye özel de çalışılabilecek o halde?

Bir müşterimiz istediği tasarımı detaylı bir çizimle getirdiğinde o ürünü o atölyede yaptırabileceğiz.

SEKTÖRÜMÜZÜN EN IYISI OLMAK ISTIYORUZ

Biz özel parçalar sattık her zaman. Mağazadaki İtalyan ürünleri İtalya’dan, Hint ürünleri Hindistan’dan getiriyoruz. İstiyoruz ki müşterimiz bizden bir ürün alıp taktığı zaman aynısını başka kimsede görmesin, ürün ona özel olsun. Babamın attığı temelleri, markamızı koruyarak günümüze uyarlamaya çalıştık her daim. Her zaman da sloganımız şudur; ‘Sektörümüzün en iyisi olmak istiyoruz’. Pandemiden önce Adana ya da İstanbul’da mağaza açma fikrimiz vardı ancak bir süre ertelemek durumunda kaldık. Bu hala planlarımız arasında var. Çok acelemiz yok. İnsanların güvenini koruyarak işimizi iyi yapmaya çalışıyoruz. 

Ülkemizde, şehrimizde elbette çok güzel markalar var ama biz babamdan bu yana hiç başka markanın kanatları altına girmeyi istemedik, hep kendi kanatlarımızla uçmayı tercih ettik. Ulusal markalardan temsilciliklerini yapmamız için çok teklif aldık. Hiç birini kabul etmedik. Kendi markamızı yaratmayı tercih ettik. İnsanların gözünde çok iyi bir konumda olduğumuzu düşünüyorum. Ancak bu şehre layık olmak için çok daha yol kat etmemiz gerekiyor.

Tabii ki ne kadar kaliteli ve güzel ürünler getirirseniz getirin eğer müşteriler o ürünü almazsa başarısız olursunuz. Bu bağlamda müşterilerimizin bizi tercih etmesi bizim bir yerlere gelmemizin en büyük sebebi. Bundan dolayı Gaziantep halkına ve müşterilerimize sonsuz teşekkür ederiz. Bu güven benim ve çocuklarımın omuzlarına daha fazla sorumluluk yüklüyor. Her zaman bu güvene layık olmaya çalışıyoruz. Ve daha uzun yıllar Gaziantep halkına hizmet etmek istiyoruz.

BIZ KÖKLERIMIZE ÇOK BAĞLI BIR AILEYIZ. HANGI MAĞAZAMIZA GIDERSENIZ GIDIN BABAMIN FOTOĞRAFI GIRIŞTE ASILIDIR. ÇOCUKLARIM ÜZERLERINDEKI SORUMLULUĞUN AĞIRLIĞINI HISSETSIN DIYE…

 

Sosyal Medyada Paylaş
GÜLŞAH SERT