Yükleniyor...

Evlilik, potansiyelinizi bulmaya fırsat vermeli

20 Ekim 2023

9 yıl önce sayfalarımıza konuk ettiğimiz Müge-Bora Tezel çifti ile Cumhuriyetimizin 100. yılını kutladığımız bu özel sayımızda yeniden bir araya geldik. Röportaj teklifimizi geri çevirmeyerek ekibimize evlerinin kapılarını açan Müge-Bora Tezel çiftine samimi sohbetleri ve misafirperverlikleri için çok teşekkür ediyoruz.

Milimetrik Prefabrik Yönetim Kurulu Başkanı ve aynı zamanda GSO Yönetim Kurulu Üyesi olan Bora Bey ile TÜKD Gaziantep Şube Başkanı olan Müge Tezel’le 7 yaşındaki oğulları Arel, 12 yaşındaki kızları Asel ile iş, özel ve sosyal yaşamlarına dair yeni gelişmeleri konuştuk. Bora Bey eşi Müge Hanımı, “Huzurlu, sakin ve güvenilir” olarak tanımlarken, Müge Hanım, eşini şu kelimelerle ifade ediyor: “Bora çözüm odaklıdır, bardağın dolu tarafıyla boş tarafını da dengeli görebilen, elinden ne geliyorsa yapan ve devam eden birisi.”

 

Hollanda Gaziantep Fahri Konsolosusunuz. Nedir faaliyet alanlarınız, kısaca bilgi verir misiniz?

Ülkelerde yabancı misyonlar üçe ayrılır. Büyükelçilikler var, bunlar başkentte bulunuyor. Başkonsolosluklar var, bunlar büyük şehirlerde bulunuyor ve bir de fahri konsolosluklar var. Bunlar da o ülke için önemli olan noktalarda olur. Hangi ülkenin temsilcisiyseniz o ülke için önemli noktalar tercih ediliyor. Hollanda vatandaşlarına yardımcı olmak, ikili ekonomik ve sosyal ilişkileri geliştirmek gibi faaliyet ve sorumluluklarımız var. Bu bölgedeki Hollandalılara, Hollanda vatandaşlarına her anlamda destek sağlıyoruz.

Aynı zamanda Gaziantep Sanayi Odası yönetim kurulundasınız… Oradaki görev ve sorumluluklarınızdan bahseder misiniz?

Sanayi odamızın iştirakleri var. Endüstriyel gelişim ve sürdürülebilir bölgeler var organize sanayi bölgesinde. Gaziantep Sanayi Odası Mesleki Eğitim Merkezi(GSO-MEM) ve Model Fabrikadan (Gaziantep Yetkinlik ve Dijital Dönüşüm Merkezi) oluşuyor. Ben daha ziyade model fabrika ile ilgiliyim. GSO Mesleki Yeterlilik Sınavları Belgelendirme ve Danışmanlık Merkezi (GASBEM) Yönetim Kurulu Başkanlığını yürütüyorum. Onun dışında yeni nesil sanayicilerle ilgileniyorum. Gençlerin yetişmesi, yeni projelerle sanayiye yön vermesi için oluşturulan bir komite var, orada görev alıyorum. Aynı zamanda insan kaynakları komitesindeyim.  

İş hayatınızdaki olmazsa olmazlarınız nelerdir?

İş hayatında dürüstlük ve samimiyete önem veriyorum. Oyunlar, dolaylı laflar, dolambaçlı yollar yerine düzgün ve net iş yapılmasını önemsiyorum.

Müge Hanım, Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği Gaziantep Şube Başkanlığını yürütüyorsunuz. Anlatır mısınız neler yapıyorsunuz?

Derneğimiz 1949 yılında alanlarında fark yaratmış kadınlar tarafından kurulmuş, köklü bir sivil toplum kuruluşudur. Türkiye genelinde 29 şubemiz var. Derneğimizin amacı öncelikle toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak… Atamızın Türkiye ve Türk kadını için vizyonuydu bu. Türk kadınının her alanda çalışan, üreten, karar veren, özgür bireyler olması.  Ulu Önder Atatürk, toplumsal cinsiyet eşitliğinin ülkelerin gelişmişlik seviyesindeki en önemli parametre olduğunu biliyordu. Bu bağlamda genç Cumhuriyetimizde yaptığı reformlarla kadınlara tanınan haklarla kadınların ve ülkemizin bu hedefteki yollarını açmıştır.

Bizler de derneğimizin kuruluş amacına paralel olarak; genç kadınları destekleyerek, onların karar verici mercilerde rol almalarına katkı sağlamaya yönelik faaliyetler yapıyoruz. Üniversiteli kız öğrencilerimize burs veriyoruz. Bunun yanında kişisel gelişimleri için, ilerideki meslek hayatlarına faydası olacak İngilizce, felsefe gibi eğitim gruplarımız var. CV hazırlamalarına yardımcı oluyoruz. Her ay konusunda uzman eğitimciler tarafından düzenlenen online toplantılarımız oluyor. Stajlarıyla ilgili destek veriyoruz. Aslında kadınların birbirine destek olduğu bir alan yaratıyoruz diyebilirim. Başarılı ve ihtiyaç sahibi olan genç kadınların üniversite hayatlarında ve sonrasında bir nevi mihmandarlık yapıyoruz.

Aynı zamanda Empati Derneği de üyesisiniz. Oradaki çalışmalarınız nasıl gidiyor?

Empati Derneği, eğitim ve sosyal hayatı iyileştirmeyi hedef edinen bir dernek. Odak noktamız ulaşabildiğimiz çocuklar ve onların etrafındaki yetişkinlerin yaşam kalitelerini iyileştirmek bu vesileyle topluma katkı sunmak diyebilirim. 3 okulumuz oldu. Yakın zamanda Nurdağı’nda da yeni okulumuz açılacak. Hedef devlet okullarındaki eğitim kalitesini iyileştirmek, çocukların iyi eğitim alan akranlarıyla eşit şartlar altında eğitim almasını sağlamak. Diğer yandan Gaziantep’in sosyal hayatı bu kadar renkli değilken müzayede, konserler, etkinlikler organize eden bir derneğiz. Bu etkinliklerimiz de devam ediyor.

Kadınlardan oluşan bir dernek olmamızı çok önemsiyorum. Kadın dayanışmasıyla neler yapılabildiğine dair kıymetli bir örnek oluşturduğumuzu düşünüyorum. Kendi kimlikleriyle ön planda olan kadınların yer aldığı, kısa zamanda Gaziantep’in önde gelen ve güvenilir sivil toplum kuruluşlarından birisi olmayı başarmış bir derneğiz. Sosyal sorumluluk bilinciyle hareket eden kadınların yer aldığı oluşumlar toplumumuz için çok değerli ve Gaziantep’te çok güzel işler yapan STK’lar var. Hepsi çok büyük değer yaratıyorlar, ne mutlu.

Mutlu evliliğin sırrı size göre nedir?

B.T.: Zorlukları, zor zamanları birlikte göğüsleyebilmek çok önemli ve değerli… Hayat her zaman inişli çıkışlı, hepimiz her taraftan birçok sınav veriyoruz. Mesela en son deprem felaketinde yaşadık bunu… O süreci birlikte atlatabilmek, birbirine destek olabilmek bile mutlu, huzurlu bir evlikte çok önemliydi. Zaten evlilikler sevgi, saygı üzerine kurulu… Sevginin olmadığı yerde tolerans da azalıyor. Sevgi, saygı temelinde zorluklara birlikte göğüs gerebilmek çok değerli.

M.T.: Mutluluk kadar her duygunun olduğu evlilikler hedeflemek daha gerçekçi. Evlilikte mutluluktan öte daha çok kendimiz olmaya ihtiyacımız var, en azından benim için öyle. Ve neye ihtiyacımız varsa onu seçiyoruz. Bunu da büyük ölçüde çok farkında olmadan yapıyoruz. Bizim evliliğimizin, birbirimize kendi potansiyellerimizi yaratma yolunda hizmet ettiği için şanslı hissediyorum.

Buna örnek olarak şunu anlatabilirim; Bora sivil toplumda beni çok destekler. Biz evlenmeden önce TEGV’de gönüllü öğretmenlik yapmıştım. O çok göz önünde olmayan bir gönüllülük faaliyetiydi. Bora beni hep daha görünür olmam, daha fazla insana ulaşmam yönünde motive edip desteklemiştir. Ben ne kadar geri planda kalmayı tercih etsem de şu an daha fazla insanı tanımak, daha fazla insana ulaşmak, daha çok iletişimde olmak bana çok iyi geldi. Bora beni motive etmeseydi belki bazı şeyleri denemeye cesaret edemezdim.

Bizim görmek istemediğimiz, belki inkâr ettiğimiz yönlerimiz eşin desteğiyle, kapsayıcılığıyla ortaya çıkabiliyor. İnsanı hayatta tamamlayan, bütünleyen şey bu. Sevgi temeline oturan, senin deneyimlemediğin tarafını parlatmana imkan veren bir eşin varsa hayata daha dengeli bakabilen birisi oluyorsun. Bu da insanı şükür ve tatmine götürüyor.

Evlilik eşlerin kendi potansiyelini ortaya çıkarmasına bir fırsat ama evli olmadığı için kimsenin eksik kalan parçası da olduğunu düşünmüyorum. ‘Herkesin bir eşi olmalı’ söylemi sanırım bu düşünceden çıkıyor ancak eşin varlığında ya da yokluğunda zaten her birimiz tam ve bütünüz. 

Müge Hanımı birkaç cümleyle tarif etmek isterseniz neler söylersiniz?

Aslında Müge’yi tarif etmek için pek çok şey söylenebilir ama anahtar bir iki kelime söylemek gerekirse huzur veren bir yapısı vardır. Huzurlu ve sakindir. Kendini geliştirmeye, kendini tanımaya özen gösteren biridir. Güvenilirdir. Hem eş hem arkadaş ve dost olarak güvenilirdir. Aynı zamanda çok da iyi bir annedir.

Eşiniz Bora Beyi birkaç cümleyle anlatmanızı istesek?

Bora hayatın getirdiklerini kolaylıkla kabul edip ilerleyen bir yapıya sahip. Çözüm odaklıdır, bardağın dolu tarafıyla boş tarafını da dengeli görebilen, elinden ne geliyorsa yapan ve devam eden birisi. Stresi iyi yönetiyor. Hiç tanımadığı insanlardan gelen mesajlara bile döner, onlara yardımcı olmaya çalışır. Elinden geldiğince problem çözmeye çalışır. Aldığı görevlerde de öyledir. Sosyal hayatında da çok aktiftir. İş hayatıyla sosyal hayatını hep dengeli yürütür. Tatile de vakit ayırır, çalışırken de tam performansla çalışır. 

Sizinle 9 yıl önce röportaj yaptığımızda kızınız Asel vardı, ailenize bir de oğlunuz Arel katıldı. Kaç yaşındalar, onlardan bahseder misiniz?

M.T.: Arel 7 yaşında, ikinci sınıfa gidiyor. Asel ise 12 yaşında. O da 7. sınıfa gidiyor.

Bir anne baba olarak çocuklarınızı yetiştirirken onların eğitime, hayatına dair neleri önemsiyor, hedefliyorsunuz?

B.T.: Çocuklarımızın mutlu bir eğitim hayatları olmasını istiyoruz. Özgüvenlerini zedelemeyecek, onları yeşertecek, potansiyellerini açığa çıkartacak… Olmayanı oldurmasını istemiyoruz ancak olanı da köreltmesin. Çok bir şey istemiyoruz ama şu istediklerimiz mevcut eğitim sistemi içerisinde ne yazık ki çok zor. Mutlu ve huzurlu bir eğitim hayatı, çocuklarımız için en çok istediğimiz bu. Ne kadar mutlu ve huzurlu büyürlerse, özgüvenleri ne kadar iyi olursa onlar için o kadar iyi olur diye düşünüyoruz.

Çocuklarla iletişim konusunda hanginiz daha baskınsınız?

M.T.: Ben daha kuralcıyım sanırım. Bora daha akışında hareket ediyor. Çocuklarımız için en iyisini istiyoruz tabii ki ama ancak kabımız kadar doldurabiliriz. Çocuklar söz konusu olunca oku kendime çeviriyorum ve ebeveynliğin bir fırsat olduğunu düşünüyorum. İçimizdeki çocuğu da anlamak ve büyütmek için verilmiş ikinci bir şans. Çocuklar zaten harikalar, içindeki çocukla kavgalı ebeveynler çocukların dokusunu inciten…  Biz kendimizle barışırsak çocuklarımız da kendi yollarında daha sağlıklı ilerler.

Bora Bey nasıl bir babadır?

Motive eden, şefkatli bir babadır. Çocuklara zaman ayırmaya önem verir ve onlarla vakit geçirmekten keyif alır. Aile olarak da birlikte olmamıza özen gösterir.

Ailece neler yapmaktan keyif alıyorsunuz?

M.T.: Birlikte çok uzun vakit geçirdiğimiz zamanlar tatiller ancak akşamları ve hafta sonları da birlikte keyif aldığımız şeyleri yapmaya özen gösteririz. Birlikte kitap okuruz, bisiklete bineriz, spor yaparız. Pandemi döneminde en çok bisiklete bindik diyebilirim. Tatillerde ise bizim hedeflerimiz ile çocukların ilgi alanları farklı olduğu için ortak paydada buluşmaya çalışıyoruz. Onlar en çok macera parklarından hoşlanıyorlar. Birlikte kayak yapmaktan keyif alıyoruz. Çocuklar da çok seviyorlar. Yaz aylarıyla da daha çok sahillerde vakit geçiriyoruz.

Zaman ayırdığınız, keyif aldığınız özel ilgi alanlarınız var mı?

B.T.: Ben gezerek rahatlayan birisiyim. Seyahat etmekten keyif alıyorum. Sanatla ilgileniyorum. Özellikle resim sanatı ilgimi çekiyor. Tabii ki yapıcı olarak değil J İzleyici olarak. Kendi koleksiyonumu oluşturmaya çalışıyorum. Sanatçıları, galerileri, mezatları takip etmeye çalışıyorum. Aynı zamanda spor yapmak da beni rahatlatıyor. Fitness’e gidiyorum, yürüyorum, bir ara tenis oynadım. Tek bir spor dalına eğilimim yok ancak sürekli hareket ediyorum.  

Bisiklete binmeyi çok seviyorum. Bindiğimde ise en sevdiğim şey eskiden yaşadığımız yerlere gitmek. Eski evimize, babaannemin evine, Kavaklığa gitmeyi seviyorum, terapi gibi oluyor bana.    

Müge Hanım sizin özel ilgi alanlarınız nelerdir?

Kitaplar, spor ve beslenme diyebilirim. Takip ettiğim kitap kulüpleri var. Zoom üzerinden bazen onlara katılıyorum. Kitap ve film analizleri dinlemeyi seviyorum. Gıda mühendisiyim, bir ilgi alanım da beslenme ve sağlık ile ilgili okumak. Aynı zamanda zihin ve beden ilişkisi üzerine yayınlar okumayı, araştırmayı seviyorum.  Ata’mızın da dediği gibi, ‘Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur.’ Gerçekten o kadar doğru ki. Genel olarak yaşam kalitesini yükseltecek bilgiler okumayı, öğrenmeyi çok seviyorum.  Arkadaşlarımla ve ailemle paylaşmayı da çok önemsiyorum. Etrafımdakiler pek mutlu olmayabilir bu durumdanJ

Seyahat etmeyi sever misiniz? Ne tür tatil ve seyahatleri tercih ediyorsunuz?

M.T.: Seyahat etmeyi çok seviyorum. Gittiğim yerleri keşfetmekten, karşıma çıkan mekanlara ve insanlara da alan açarak gezmekten keyif alıyorum. Özellikle yurt dışında pazarları gezmeyi ve şehir kütüphanelerini ziyaret etmeyi seviyorum. İnsanların ortak kullandıkları sosyal alanlarda bulunmayı, yaşantılarını gözlemlemeyi seviyorum.

Tatil anlayışınız nedir? Dinlendirici mi olmalı, aktif mi?

B.T.: Aslında eskiden çok arka arkaya plan program yapardık. Şimdi genel bir hedef belirliyoruz, daha rahat bir program oluşturuyoruz. Artık daha düşük tempolu tatilleri, seyahatleri tercih ediyoruz. Örneğin Kapadokya bana çok iyi geliyor, benim değişmez rotalarımdan biridir.

M.T.: Eskiden seyahat ederken görülmesi gereken yerlerin hepsini ziyaret edecek sıkışık programlar yapıyorduk. Şimdi çocukların da ritimlerini dikkate alıyoruz, daha sakin biraz daha akışında geziyoruz. İzmir- Urla’yı çok seviyoruz. Genelde gitmediğimiz yerlere gitmeyi seviyoruz ama İtalya ikimizin de her zaman tercih ettiği seyahat rotalarından biri; yemek, kültür, doğa her açıdan doyurucu bir tatil oluyor. 

B.T.: Aslında gittiğiniz her yerde tercihlerinize göre bir alan buluyorsunuz. En son Hollanda’ya gittiğimizde gayet huzurlu geçti. Çocukları orada bir parka götürdük, her türlü aktivite vardı. Kışın yine çocuklar için kayak tatili yapmaya çalışıyoruz. Hala Türkiye’de görmediğimiz birçok yer var. Karadeniz’e hiç gitmedik mesela.

Modayla aranız nasıl?

M.T.: Kıyafetler de iletişimimizin bir parçası hem kendimizle hem de başkalarıyla. Kendimi olduğum gibi hissettiğim kıyafetleri tercih etmeye çalışıyorum. Kumaşın da doğal malzemelerden olması tercihim. Özellikle son yıllarda yerel markaları tercih ediyorum. Kutnia’nın kıyafetlerini beğenerek giyiyorum.

Siz modayı ve trendleri takip eder misiniz?

B.T: Tercihim elbette rahat giyinmek. Takım elbise giymeyi sevmiyorum ancak görevlerim gereği giyiyorum. Kışın kat kat giyinmeyi hiç sevmem. Tişört benim vazgeçilmezim. Artık her gün bir şeylerle uğraşmaktan o kadar yorulduk ki bana bıraksanız Zuckerberg modeli, lacivert tişört, kot pantolondan oluşan standart giyinmeyi tercih ederimJ Bir de şu var, herkesin bildiği, giydiği markalar yerine, daha az bilinen, bana özel olan markaları daha çok seviyorum.

Mutfakla aranız nasıldır Bora Bey, yemek yapar mısınız?

Fırsat oldukça severim mutfağa girmeyi. Elim iyidir, iyi de yaparım. Yemek yapmam gerekirse yaparım ama özellikle pazar kahvaltılarını hazırlamayı seviyorum.

Müge Hanımın en sevdiğiniz yemeği hangisidir?

Müge’nin özel bir spesiyali ya da tarifi yoktur. Bir yemeği bir gün başka yapar başka gün başka şekilde yapar. Tariflerine kendi yorumunu katar. Yemeklerini tadanlar çok beğenir. Sağlıklı yemeklere özel ilgisi var, özellikle sağlıklı beslenmemize özen gösterir. Bir de bana neyi yememem gerektiğini söylerJ

 

En’ler/Bora Tezel

En sevdiğiniz film/ tür: La La Land

En sevdiğiniz kitap/ tür: Roman

En sevdiğiniz teknolojik ürün: Müzik ses sistemleri

En sevdiğiniz aksesuar: Saat

En sevdiğiniz yazar: Bütün kitapları İngilizce okuyorum. Bu aralar tercihim Stephan King kitapları.

En sevdiğiniz TV programı/türü: TV izlemiyorum ama en son Erşan Kuneri’yi keyifle izledim.

 

En’ler/ Müge Tezel

En sevdiğiniz film/ tür: Black Mirror

En sevdiğiniz kitap/ tür: Var Olmanın Dayanılmaz Hafifliği

En sevdiğiniz teknolojik ürün: Cep telefonu

En sevdiğiniz aksesuar: Yüzük

En sevdiğiniz yazar: Kundera/ Murakami

En sevdiğiniz TV programı/türü: Nasıl Olunur/

Sosyal Medyada Paylaş
GÜLŞAH SERT
Ekli Görseller