- Şehitkamil / Gaziantep
- +90 (342) 232 80 81
- info@cemiyet.com.tr
Gaziantep için bir taş koyanın önünde eğilirim Gaziantep cemiyet hayatının sevilen isimlerinden Sermin Ocak ile eskiye dair keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Geçmişe dair anılarını hiç unutmadığını ve o yılları çok özlediğini dile getiren Ocak, pozitif ve enerji dolu kişiliğiyle bizleri büyüledi. Sermin Ocak, ‘Albüm Keyfi’ sayfalarımızın bu ayki konuğu. Gaziantep İstiklal İlkokulu’ndan mezun olan Sermin Ocak, ilkokuldan sonra Kız Enstitüsü’ne gider. Enstitüden mezun olduktan hemen sonra da Erdem Ocak ile hayatını birleştirir. Eşinin milletvekili olduğu dönemde bir süre Ankara’da yaşayan Ocak, memleket hasretine dayanamayıp tekrar Gaziantep’e döner. “Antep için bir taş koyanın önünde eğilirim. Burada hep severek ve iftihar ederek yaşadım. Yemeğimizle, gelenek-göreneklerimizle iftihar ederim” şeklinde konuşan Sermin Ocak’la yaptığımız röportaj sizlerle…
Öncelikle kendinizden bahseder misiniz?
1941 yılında Gaziantep’te doğdum. Müftüzade Naci Atay’ın kızıyım. Annem Kutlar ailesinin kızı idi. Gaziantep İstiklal İlkokulu’nda okudum. O okul şimdi Mevlevi Müzesi oldu. Müzede Ocak ailesinin de bir odası var. Şıh Münif Efendi’nin kullandığı eşyalar, eskiden kalan eşyalarımız müzede mevcut.
Evimiz Gaziantep’in en eski yerleşim yerindeydi. Şehreküstü tarafında, Kozluca başı derlerdi. Cevizlice Mahallesi’nde otururduk. Tüm ailemiz orada yaşardı. O zamanlar aileler birbirlerine çok yakın yerlerde oturur ve birbirlerinden haberdar olurlardı.
Çocukluk yıllarınız nasıldı?
Çok güzeldi. Evin en küçüğüydüm. Okulum eve çok yakındı. İlkokuldan sonra Kız Enstitüsü’ne gittim. Enstitüyü bitirdikten sonra da evlendim.
Eşiniz Erdem Ocak ne işle uğraşırdı?
Eşim ticaret ile uğraşırdı. Sonradan milletvekili oldu.
Kaç yılında milletvekili oldu?
Eşim 1969 yılında milletvekili seçildi. Adalet Partisi milletvekiliydi. O milletvekili seçilince Ankara’ya yerleştik. Gaziantep dışına çıkan insanlar bir daha dönmeyi pek düşünmezler ancak ben Gaziantep’i çok sevdiğim için tekrar Gaziantep’e döndük.
Eşiniz kaç dönem milletvekilliği yaptı?
Bir dönem milletvekillik yaptı. Bu dönem süresince 5 yıl Ankara’da kaldık. 5. yılın sonunda tekrar Gaziantep’e döndük.
Kaç çocuğunuz var? Şu anda neler yapıyorlar?
İki oğlum var. İkisi de promosyon ve reklam işleriyle ilgileniyor. İki tane de torunum var. Torun sahibi olmak dünyanın en güzel hissi.
Gaziantep sizin için ne ifade ediyor?
Gaziantep’i çok seviyorum. Bu şehir benim için çok şey ifade ediyor. Antep için bir taş koyanın önünde eğilirim. Burada her zaman severek ve iftihar ederek yaşadım. Yemeğimizle, gelenek-göreneklerimizle iftihar ederim. Çok özel bir şehirdir. İnsanları ise çok yardımsever ve meziyeti olan insanlardır.
O yıllarda görev aldığınız STK’lar, dernekler var mıydı?
Lions’a, Kolej Vakfı Okul Aile Birliği’ne ve Anneler Derneği’ne üyeydim.
O zamanlar bir cemiyet hayatı var mıydı? Dernekler, sivil toplum kuruluşları nasıl çalışırdı?
Çok daha saygındı. Kolej Vakfı’nda konserler düzenlerdik. ‘Gaziantep tiyatroyu, sinemayı bilmiyor’ diyenler oluyor. Böyle bir durum yok, Antep halkı her şeyi biliyor. Türkiye’nin hiçbir yerinde garden partiler yapılmazken Gaziantep’te yapılırdı. Halkevinin oraya, o zamanlar ‘Fırga bahçesi’ denilirdi. Orada garden partiler düzenlenirdi. Hanımlar çok şık giyinirdi. Aksesuarlarını özel olarak İstanbul’dan getirtirlerdi. Antep böyle bir şehirdi. 1970’li yıllarda Kolej Vakfı’na Yıldız Kenter’i, Haldun Dormen’i getirirdik. İlk oyunlarını İstanbul’da, ikinci oyunlarını Gaziantep’te sergilerlerdi. Nükhet Ersoy’un bağ evinde kalırlardı. Her oyun mutlaka Antep’e gelirdi. Kolej yararına üç gün kombin bilet satardık. Lions Kulübü’ne Sezen Aksu’yu getirirdik. Konsere o kadar ilgi duyulurdu ki; izdiham olurdu. Gönül Yazar Gaziantep konserine geldiği birgün, “Türkiye’nin hiçbir yerinde Antep dinleyicisi gibisini görmedim. Hangi makamdan okuyorsam, benden o makamdan şarkı isteğinde bulunuyorlar, bütün makamları bilerek istiyorlar” demişti.
Aynı zamanda Antep’te saz kültürü vardı. Akşamüzerleri fasıl olurdu. Benden önceki kuşaklar da müziğe çok önem verirdi. Halam piyano ve ud çalardı. Amcam da ud çalardı. O zamanlar çocuktum ama hatırlıyorum akşamüzerleri evin bahçesi yıkanır, bahçeye geçilir, herkes birlikte şarkı söylerdi. Antep’te bir müzik kültürü vardı. Her evde ud, gramofon mutlaka olurdu. Plak devamlı olarak çalardı.
Gaziantep’te o dönemde yapılan organizasyonlar ile bu dönemde yapılanlar arasında nasıl bir fark var?
O dönemde şakır şakır oyunlar yoktu. Dans edilirdi. Tangolar, valsler yapılırdı. Şimdi farklı bir eğlence anlayışına sahip olundu.
O günlerden aklınızda kalan, unutamadığınız bir anınız var mı?
Çok anım var. Mesela Gaziantep Kolej Vakfı’na her sene balo yapardık. Çok güzel eğlenirdik. O yılları hiç unutamam.
Çocuklarınız Kolej Vakfı’nda okudukları için mi, orada aktiftiniz?
Evet. Onun yanı sıra Nükhet Ersoy’u da çok severim, çok güzel bir dostluğumuz var. Kolej benim kendi okulum gibidir.
Eşiniz milletvekili iken Ankara yılları nasıldı?
Çok hareketliydi. Devamlı misafirlerimiz olurdu. Rahmetli eşim Erdem, meclise gittiğinde ona ulaşma şansım olmazdı. Cep telefonu da yoktu. Ankesörlü telefonlar vardı. Ancak kendi ararsa konuşabilirdik. Odaları, danışmanları, hiçbir şeyleri yoktu. Erdem’i bulamayan evi arardı. Sürekli olarak not tutardım. Danışmanlık hizmetini ben verirdim.( gülüyor ) Çok yoğundu.
Fotoğraflara sık sık bakar mısınız?
Erdem’i kaybettikten sonra bakamadım.
Erdem Bey’i ne zaman kaybettiniz?
6 sene oluyor.
Size göre mutlu evliliğin sırrı nedir?
Bana göre mutlu evliliğin sırrı saygı ve sevgidir. Nikâh kıyılırken ‘iyi günde, kötü günde’ deniliyor. Bunu yerine getirmek gerekiyor.
Gaziantep için eskiye dair özlemleriniz oluyor mu?
Evet. Yolda selam vermeden, konuşmadan yürüyemezdiniz. Şimdi yol boyu gidiyorsunuz, kimseyi tanımıyorsunuz. Kılık-kıyafet çok değişti, hiç önem verilmiyor.
Siz kıyafetlerinizi diktirir miydiniz?
Evet, o zamanlar konfeksiyon yoktu. Kendim de dikerdim. Antep’in de çok iyi terzileri vardı. Arap adında çok iyi bir terzi vardı. Ben ona gider, dikimlerimi ona yaptırırdım. Kendisi vefat etti. Yerine bakan bir kalfası var, hala ona diktiriyorum. Hazır bir şey alamam. Bütün tayyörlerimi diktiririm.
Ankara’da Fransa Akademi’den mezun bir terzim vardı. Ona bir gün Arap’ın diktiği tayyörü giyerek gittim. Terzi; “Sermin Hanım bunu kim dikti?” diye sordu. “Antep’te ki terzim dikti” cevabını verince “Antep’te böyle terzi var mı, çok güzel bir dikiş” dedi.
Gecelere özel neler dikilirdi?
Her baloya bir tuvalet dikilirdi. Eskiden hanımlar çok şıktı.
Yemek kitapları yazdınız. Bunlardan bahseder misiniz?
İlk kitabımı Lions Kulübü’nün yararına yazmıştım. Bana “Yemek kitabı yaz” dediler, benim de kafama yatmıştı. 3 baskı yaptık ve kulübe çok yararı oldu. Amerika’dan bir kütüphaneye de gönderilmiş ve kütüphaneden de teşekkür gelmişti. Hatta haritanın üzerinde Antep’i aramışlar. Antep’i ayrı bir ülke sanmışlar.
Dünya mutfağında Antep mutfağı bana göre birinci sıradadır. Hiçbir yerde yoğurt, sebze, et ve bakliyat bir arada pişmez. Bir tek Antep’te pişer.
Bir gün rahmetli Prof. Dr. Osman Barlas’a “Rejim yapıyorum” dedim. Bana, “Kızım neden rejim yapıyorsun, Antep'in şiveydizinin, yoğurtlu patatesinin, sarımsak aşının, doğramasının üzerine yağ koymadığın sürece en güzel rejim yemeğidir” dedi. Gerçekten öyledir. Çünkü hepsi haşlamadır ve çok sağlıklıdır. Fakat Antep mutfağının gerektiği kadar tanıtıldığını düşünmüyorum. Gaziantep yemek kitabinı ilk yazan benim. Çünkü gençlere eski yemeklerimizi hatırlatmak istedim.
Gaziantep Ticaret Odası eski Başkanı Mehmet Aslan’ın zamanında Ticaret Odası’na da bir kitap çıkarmıştık. O kitabı yemek yazarları ile toparlanıp hazırlamıştık. Benim kitabım 10 bin adet kadar satılmıştı.
İki sene önce hastanede genç bir kadınla karşılaştım. Bayan beni görünce “Sermin Ocak” diyerek yanıma geldi. “Siz kitap yazan Sermin Ocak mısınız” diye sordu. “Evet” dedim. “Sizi öpebilir miyim” dedi. “Tabi” dedim ve öpüştük. “Sizin kitaptan çok memnunum, mutfağım düzeldi, kocamla aramız düzeldi” dedi. “Faydalı olabildiysem ne mutlu bana, ben sana teşekkür ederim” dedim. Böyle geri dönüşler alınca çok mutlu oluyorum. Yemek kitabı yazmak sanıldığı kadar kolay bir iş değil.
En çok sevdiğiniz Antep yemeği nedir?
Antep dolmasını çok severim. Ayrıca yuvarlamayı da çok severim.
Rahmetli eşiniz en çok hangi Antep yemeğini severdi?
Bulgurlu dolmayı çok severdi.
Gelininiz Antep yemekleri yapar mı?
Evet yapar. Gelinim de Gaziantep’in tüm yemeklerini yapar.
Kolej Vakfı’nda ya da Lions’ da hala aktif misiniz?
Kolej Vakfı’nda aktif değilim. Ama Lions’da aktifim.
Lions’un toplantılarına katılır mısınız?
Tabi katılıyorum. Ayın ilk ve üçüncü Salı günlerinde Tuğcan Otel’de toplantımız olur. En son “Çocuklar Üşümesin” diye bir kampanya başlattık. Ben örgü örmesini hiç bilmiyordum. Bu proje sayesinde 13 tane kaşkol ve başlık ördüm. Çok güzel bir iş çıktı.
Bir gününüz nasıl geçiyor?
Sigara içtiğim zamanlarda 05.30- 06.00 gibi kalkar ilk olarak kahve pişirir, kahvemle birlikte sigara içerdim. Şimdi yataktan erken çıkmıyorum. Çünkü canım kahveyle, sigara istiyor. Onun yerine televizyon seyredip, bir şeyler okuyorum. Saat 07.30-8.00 gibi kalkıp kahvaltımı yapıyorum. Sonrasında gidilecek bir yerler varsa, oralara gidiyorum. Derneğin işleri olursa onlarla ilgileniyorum.
Eski aile dostlarınızla görüşüyor musunuz?
Evet, tabi ki görüşüyorum. Gündüzleri arkadaşlarımla, aile dostlarımla görüşürüm.
Okuduğunuz kitaplar, takip ettiğiniz yazarlar var mı?
Artık kitap okuyamıyorum. Gözüm rahatsız oluyor. Eskiden ‘Bin Temel Eser’in hepsini okudum. Çok kitap okurdum. En büyük keyfim de gazetelerdeki makaleleri okumaktı. Ciddi makaleleri geceye saklar, gece okurdum. Ama şimdi okuyamıyorum. Mevlana’nın hayatını çok severek okumuştum. Okurken ağlamıştım. ‘Devlerin Aşkı’ gibi çok roman bitirdim. O zamanlar kızlara kitap okumaları için müsaade yoktu. Tarih kitabının arasında roman açıp, okurduk.