- Şehitkamil / Gaziantep
- +90 (342) 232 80 81
- info@cemiyet.com.tr
Transformal Nefes Eğitmeni Alegra Benardete ile Empati Alışveriş Şenliğine katılmak üzere geldiği Gaziantep’te ilginizi çekecek bir söyleşi gerçekleştirdik. “Herkesin nefesi parmak izi gibidir, kimseninki birbirine benzemez” diyen Benardete, doğru nefes almanın hayatımıza kattığı hem ruhsal hem de fiziksel faydalarından bahsetti.
Alegra Hanım sizi tanıyabilir miyiz?
Transformal nefes eğitmenliği yapıyorum. Yaklaşık 16 senedir nefesle ilgiliyim. Hem eğitimler alıyorum, hem de bunları danışanlarımla ve sosyal sorumluluk projelerinde paylaşıyorum. Aynı zamanda seminerler, workshoplar düzenliyorum.
Nefes konusundaki farkındalığınız nasıl başladı? Var mı bir hikayesi?
Benim hikayem 2007 yılında başladı. Ses tellerimde nodüller çıktı ve dolayısıyla bu nodüller benim enerjimi düşürüyordu. Kendimi halsiz, bitkin umutsuz hissediyordum, her şeyin gri olduğu bir dönemden geçtim. Yolumu bulma istediğiyle o dönemde İstanbul’da yeni kurulan bir merkeze gittim. Merkeze bir gün nefesle ilgili bir tanıtım geldi. Kendi kendime ‘nefes alıyorum zaten, acaba nesini öğreneceğim’ gibi bir soru işaretiyle gittim. İyi ki de gitmişim, gidiş o gidiş. Bu sistemin kurucusu Amerikalı metafizik doktoru Judith Kravitz o dönem bir seminer için Türkiye’ye gelmişti. O seminerin tanıtımına gittim. O seminerde nefesle beraber kendi üzerimde yarattığım enerjimin tadı çok hoşuma gitti. Danışanlarımla da bunu paylaşıyorum.
Çok basit bir şey gibi görüyoruz ama nefes alıyorsak varız nefes almıyorsak zaten yokuz. Hayatı ne kadar kaliteli, ne kadar huzurlu ve ne kadar anda yaşarsak, merkezimizde ve dengede olabilmek bizim elimizde. Bunu da diyafram nefesiyle başarabiliyoruz. Diyaframın görevi nefes almamıza yardımcı olmak. Bunu hem bilinç olarak biliyoruz hem de anatomik olarak hissediyoruz. Nefes alıp verdiğimizde diyafram kasımız devreye giriyor ve yeniden o bebeklik nefesimize geri dönüyoruz. Hepimiz karın nefesi alan varlıklar olarak dünyaya geldik. Bebeklere baktığınızda onların çok hızlı karın nefesleri vardır çünkü çok saftırlar. Nefes kendi kendini doğurur. Biz 3 yaşından itibaren toplum, aile, arkadaş, okul, öğretiler, okul, patronlar derken hep bir şeyleri kanıtlama isteği, korku, kaygı, endişe, yeterlilik, başarı gibi duygular diyaframımızı çalıştırmayı engelliyor.
Böyle mi başlıyoruz yanlış nefes alıp vermeye?
Evet, böyle başlıyor. Yavaş yavaş nefes kapasitemiz kısıtlanmaya başlıyor. Nedeni ise dünya realitesindeki korku, kaygı, endişe, başarma, yeterlilik, kendimizi sevdirmek, kendimizi kabul ettirmek, kendimizi kanıtlamak gibi duygularla alakalı. Dolayısıyla diyaframımızı kullanmamaya başlıyoruz ve nefes kapasitemizi düşürüyoruz. Sırt kaslarımızla göğüs nefesi almaya başlıyoruz.
Havada bulunan, bizim görmediğimiz bir elektrik enerjisi var, biz buna yaşam enerjisi diyoruz. Bizim hayatta kalmamızı sağlıyor bu enerji. Havada bulunan oksijeni ve diğer gazları bedenimize, hücrelerimize nefes yoluyla alabiliyoruz. Aslında sorunumuz akciğerlerimizde. Biz akciğerlerimizle nefes alıp veriyoruz ama hücrelere de oksijeni bu yolla iletebiliyoruz.
Doğru nefes alıp vermenin bize ne gibi olumlu yansımaları var?
Doğru nefes her şeyden önce yaşam kalitesi yüksek bireyler olmamıza yardımcı oluyor. Çok daha huzurlu, çok daha anda, merkezde ve dengede olmamızı sağlıyor. Kendi içsel potansiyelimizi, kendi içsel gücümüzü yeniden elimize alıyoruz.
Nefes egzersizi uygulamalarında iki elementi kullanıyoruz, biri hava diğeri de su elementi. Hücrelerimizin büyük bölümü sudan oluşuyor, dolayısıyla su çok güçlü bir iletken. Aynı zamanda hava elementi ise yüzde 80 yaşam enerjimizi bu yolla, dairesel döngü şeklinde alınan nefesle kurabiliyoruz.
Doğru nefes alıp vermemek depresyona bile sebep olur diye bir söylem var. Doğru mu?
Tabii ki doğru. Duygularla alakalı ve duyguların ana merkezi karın bölgesi. Bağırsaklarımız duyguları tutuyor. Bu yüzden karın bölgesi çok önemli. Neden çocuklar neşelidirler, hep gülerler. Ya da bir şey onlara uymadığı zaman ağlarlar. Ya gülerler ya ağlarlar. Ne yazık ki bizler bebeklikten itibaren, ‘sus ağlama’ gibi ifadelerle susturulmuş çocuklar olarak büyütülüyoruz. Orada nefesimizi tıkadık, durdurduk. Doğaya baktığınızda kendini ifade edemeyen canlılar ses çıkararak kendilerini ifade ederler.
Başka ne gibi olumsuz etkileri olur?
Kişide güçsüzlük, enerjisizlik, yaşamdan beklentisizlik, ne yapacağını ne isteyeceğini bilememek, kendini ifade edememek… Sözlü olarak kendini ifade edememenin yanı sıra bedeninde enerji akışını kesintiye uğramasına sebep olur. Biraz önce demiştim ya bizler nefes alırken diyafram kasını kullanıyoruz, diyafram ince bir kas. Bu kasın görevi aynı zamanda bedenin alt bölgesine karın bölgesine, organlara da enerji yaymak. Diyafram hareketi masaj görevi görüyor, böylelikle karın bölgesindeki organlarımız hareketleniyor. Yaratıcılığı temsil eden, yaratım enerjisini ortaya çıkaran ikinci çakramızın çalışmasına da yardımcı oluyor. Depresyon, panik atak, stres gibi olumsuz duyguların altında yatan nefesi tutmak. Nefes egzersizleri ile hem anatomik olarak iç dünyamız açılıyor hem de duygusal olarak açılıyoruz. Burada zihnimiz de bize yardımcı oluyor. Çünkü zihin faaliyetlerimizi ne kadar dinginleştirirsek o kadar o derece açık fikirlere sahip oluyoruz. İşte üretim orada başlıyor. Benim de çıkış noktam buydu. Meditasyonlarımdan ve nefes egzersizlerimden sonra benim de bir parfüm yaratımım olmuştu. Daha sağlıklı olmak, kendimi daha enerjik hissetmek, daha anda yaşamak için ben de hala kendi üzerimde çalışıyorum.
Bu, süregelen bir süreç mi peki?
Doğru nefes alıp vermeyi mümkün olduğu kadar hayatımıza adapte etmemiz gerekiyor. Bu el yüz yıkamak, diş fırçalamak gibi bir şey. Günde 3 dakika nefes egzersizlerine vakit ayırdığınız zaman farkını hissedeceksiniz. Kendinizi çok daha enerjik hissedeceksiniz, cildiniz parıldamaya başlayacak. Günde 3 dakika o kadar kısa bir süre ki bu iyiliği kendimize yapmalıyız. Nefes egzersizleriyle bilinçaltındaki negatif enerjiyi değiştirip dönüştürüyoruz. Kademeli olarak şifalanıyoruz. Duygularımızı, düşüncelerimizi, bilinçaltındaki kalıplarımızı keşfederek, bizi rahatsız eden, bizi üzen durumları tespit ederek bunların üstesinden nasıl geleceğimizi hem anlatıyoruz hem de seanslarda danışanlarımızdan dinliyoruz. Bu, deneyimsel bir yolculuk, hiçbir şey bir anda gelmediği gibi bir anda da gitmiyor. Kişinin kendisine zaman tanıması gerekiyor. Haftalar içinde nefesinizi düzenleyebilirsiniz. Herkesin nefesi parmak izi gibidir, kimsenin ki birbirine benzemez.