- Şehitkamil / Gaziantep
- +90 (342) 232 80 81
- info@cemiyet.com.tr
İbrahim Arı Kolejinin 2024-2025 eğitim öğretim yılında açıldığını söyleyen İbrahim Arı Okulları Kurucusu İbrahim Arı, Türkiye’nin ve Gaziantep’in eğitim kalitesini yükseltmek hedefiyle yola çıktıklarını söyledi.
35 yıllık eğitimcilik hayatının öğretmenlikten, idareciliğe pek çok kademelerde görev yaptığını belirten İbrahim Arı, işini her zaman tutkuyla yaptığının altını çiziyor.
Sizi tanıyabilir miyiz?
Kendimi eğitime tutkulu biri olarak tanımlayabilirim. 1989’dan bu yana görev yaptığım her yerde işimi tutkuyla yaptım. Aslında üniversite sınavlarına hazırlanırken doktor olmayı istiyordum, olmadı. O dönem öğretmenlik çok revaçta bir meslekti, ben de öğretmen olmaya karar verdim. Bugün öyle bir noktaya geldim ki, tekrar dünyaya gelsem yine öğretmen olmak isterim. Öğretmenliği, insanlara faydalı olmanın ve onları bir yerden başka bir yere taşımanın en keyifli yollarından biri olarak görüyorum.
Köy okullarında çalıştım, okul bittikten sonra öğrencilere gönüllü dersler verirdim, Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü, okul müdürlüğü ve müfettişlik yaptım. Gece gündüz demeden çalıştığım süre boyunca tutkumu hiç kaybetmedim. Farklı birçok konuda kendimi sürekli geliştirmeyi hedef edindim, çünkü insanlara hep daha çok faydalı olma isteğim vardı. Çok okurum, çok gezerim, dünyadaki farklı eğitim modellerini incelemeyi çok severim. Kendimizi geliştirmesek, değişimi yakalayamayız. Birlikte çalıştığım insanların motivasyonu benim için çok önemlidir. Bu kadar tutkuyla ve hevesle çalışmam, birlikte çalıştığım insanların da motivasyonunu arttırıyor.
Gaziantep’te YKS ve LGS'de önemli başarılar edindiniz. Sınıf öğretmenliğinden bu noktaya nasıl geldiniz?
Yaklaşık 35 yıllık meslek hayatımın 8-9 yılını sınıf öğretmenliği yaparak geçirdim. Ayrıca uzun yıllar okul müdürlüğü yaptım. Devlette çalıştığım dönemde ailelere, öğrencilere, eğitim kurumlarına ve şirketlere gönüllü eğitim danışmanlığı yaparak yöneticilik becerilerimi de pekiştirdim. Rehberlik etme yeteneğimin güçlü olduğunu fark etmiştim o dönemde. Öğretmenlik mesleğimin ilk yıllarında Hacettepe Üniversitesi Psikoloji Bölümünü kazandım, bir yıl okudum ama işimin yoğunluğundan dolayı bırakmak zorunda kaldım.
Toplamda 27 yıl devlette çalıştım. Sahada olmak, öğrenci ve öğretmenle olmak benim en büyük motivasyonumdu. Eğitimin farklı kademelerinde görev yapmak bana çok büyük bir zenginlik kattı. Sekiz yıllık ilköğretim okullarında okul müdürlüğü de yaptığım için sınav kademesindeki öğrencileri çok yakından takip ediyor ve başarılarını destekleyecek çok güzel çalışmalar yapıyorduk. Sınavlarla ilgili çalışmalarım o dönemlerde başladı.
Gaziantep’e gelmeden önce Urfa’da dört yıl devlet okullarında müdürlük yaptım. O yıllar boyunca Gaziantep’i yakından takip ettim. 2012 yılı başlarında Gaziantep’te yaşamaya karar verdim, çünkü bu şehrin eğitim seviyesinin yükselmeye ihtiyacı olduğunu ve bir sanayi kenti olarak kaliteli eğitime ulaşması gerektiğini tespit ettim. Bu nedenle kendi gücümü kullanarak bu alana katkı sağlamak istedim. Sonra tayinle Gaziantep’e geldim ve bununla birlikte artık yavaş yavaş geleceğe dönük planlarımı netleştirmeye başlamıştım.
2012 yılında eşimin açtığı şirkette gönüllü olarak danışmanlık ve mentorlük yapmaya başladım. Yaptığımız iş çok talep görüyor ve takdir topluyordu, hızla büyümeye başladık. Bunu hep söyleyeceğim, bu büyümeyi işimizi tutkuyla yapmamıza bağlıyorum. Alanında çok yetkin öğretmenlerle çalışmamız bizim başarımızın en büyük sebeplerinden biri oldu. Hedefimiz her zaman en iyilerle, kendini geliştiren, okuyan, fark yaratan öğretmenlerle çalışmaktı. Bu tercihimiz bizi başarıya taşıdı.
Bunun dışında en güçlü yönümüz, çok iyi programlar hazırlamak oldu. Öğrencilerimizin ihtiyacı olan program zenginliğine öncelik verdik. Bireysel farklılıkları ve toplumsal ihtiyacı göz önünde bulundurarak farklı programlar geliştirdik ve uyguladık. Hazırladığımız sınava hazırlık programları çocuklarımızı çok ileri seviyelere taşıdı. Bunun dışında eğitim öğretim materyallerimizin seçiminde çok titiz davrandık. Bu seçimlerin sorumluluğunu işinde usta olan öğretmenlere bıraktık.
Öğrencilerimizin öğrenim gördüğü ortamlara önem verdik, bu ortamlarda sürekli yenilikler yaparak öğrencilerimize verdiğimiz değeri ortaya koyduk. Önce karşınızdaki kişiye saygı duyduğunuzu göstereceksiniz, asıl mesele budur. Ben çocuğuma, torunuma neyi yakıştırıyorsam öğrencilerim için de aynısını yapıyorum.
Son olarak da rehberlik ve takip sistemi başarımızın en önemli ayaklarından biri olarak ön plana çıktı. Rehberlik deyince sadece öğrencilerimiz anlaşılmasın. Biz veliye, öğretmene rehberliği de önceliklerimiz arasına aldık. Öğretmen yetiştirme, öğretmenlere rehberlik etme konusunda kendime çok güvenirim, bu konudaki iddiamı belirtmekte bir sakınca görmüyorum. Yetiştirdiğim öğretmenlerin, nerede olurlarsa olsunlar, başarılı olduklarını görmek beni en mutlu eden şeylerden biridir. 1989 yılından beri ülkemizin farklı illerinde farklı birçok görevde çalışmış olmak, eğitimin birçok farklı kademesinde görev yapmak, ülkemizin eğitim kalitesine katkıda bulunan birçok projede aktif görev almak, mesleki ve kişisel anlamda bana çok büyük zenginlikler kattı.
Sonuç olarak şunu söylemeliyim ki, beni bu ülke yetiştirdi. Bu nedenle ben de 35 yıllık deneyimimle, tutkumla ülkemin çocuklarına katkı sunabileceğim her konuda elimi taşın altına koymayı görev bildim. Bu yaşta, bu istek ve bu tutku, ülkeme karşı duyduğum sorumluluk, çocuklara karşı duyduğum sevgi ve karakterimden besleniyor, çok seviyorum yaptığım işi. İstiyorum ki, bütün eğitim kurumları çok iyi yerlerde olsun, aramızda çok sağlam işbirlikleri olsun. Aramızdaki rekabet, sadece başarıda olmalı, diğer konularda değil. Ben bütün özel eğitim kurumlarıyla görüşmeli, onlarla fikir alışverişi içerisinde olmalıyım. Mesela ben şu anda iş birliği içinde olduğum bütün eğitim kurumlarına aynı zamanda danışmanlık yapıyorum, farklı birçok konuda destek veriyorum, insanlara faydalı olabildikçe de kendimi mutlu hissediyorum. Her kurum başarılı olsun istiyorum, insanların eğitime bakış açısını değiştirmemiz gerekiyor. Toplumun eğitime bakış açısını değiştirdiğimizde hep beraber ilerleyeceğiz. Saygın bir toplum yarattığımızda biz de o toplumun saygın birer üyesi olacağız.
LGS ve YKS'de böyle güçlü bir marka yaratmışken neden okul sektörüne girmek istediniz?
Bu bizim hayalimizdi, insanlara o alanda da destek vermek, fayda yaratmak istedik. Bir dünya insanı yetiştirmek biz eğitimcilerin en önemli görevidir. Bunun yanında donanımlı insanlar ve temeli güçlü öğrenciler yetiştirmek de eğitimcilerin önemli görevlerinden. Eğitimin bütün alanlarında, sağlam bir ekiple başarılı olabilecekken neden bunu yapmayalım ki? Benim için emeklilik diye bir şey yok mesela, gücümün yettiğince insan yetiştirmeyi hedefliyorum. Vatanına ve milletine yakışan, ahlaklı, Atatürkçü, cumhuriyetçi nesiller yetiştirmek istiyorum.