- Şehitkamil / Gaziantep
- +90 (342) 232 80 81
- info@cemiyet.com.tr
Bu ay ki kapak konuğumuz kendisini ‘Dünya vatandaşı’ olarak tanımlayan GEO Uluslararası Eğitim Danışmanlığı kurucusu Canan Severoğlu… Aynı zamanda aile şirketleri Severoğlu İnşaat’ta yönetim kurulu üyesi olarak da görev yapan, önemli STK’larda aktif olarak yer alan Canan Hanım ile iş ve özel yaşamını, hayata bakış açısını, Gaziantep’i konuştuk…
Daima gülen yüzüyle tanıdığımız, çekimler sırasında enerjisinden ve pozitifliğinden hiçbir şey kaybetmeyen Canan Severoğlu ile renkli ve bir o kadar keyifli geçen bir röportaj gerçekleştirdik. Sayfalarımıza konuk etmekten büyük mutluluk duyduğumuz Canan Hanımın hayat dolu, hareketli ve işine âşık yönünü kendisiyle geçirdiğiniz sürede gözlemlememeniz imkânsız.
Yenilikçi ve farklı fikirlere her zaman açık olduğunu ifade eden Canan Hanım, “Nefes aldığım sürece gelişime ve üretmeye devam edeceğime inanıyorum” diyor ve ekliyor: “İnandığım yolda yürürüm.”
Canan Hanım kendinizi tanıtır mısınız? Doğum yeriniz, ilk, orta, lise ve üniversite eğitiminiz…
Gaziantepliyim. İlkokulu Gaziantep Kolej Vakfı Özel Okulları’nda, ortaokul ve liseyi Gaziantep Anadolu Lisesi’nde, üniversite eğitimini Çukurova Üniversitesi ve yüksek lisansımı da Schiller International University, Florida, ABD’de tamamladım.
Ailenizden bahseder misiniz? Nasıl bir aile ortamında yetiştiniz, nasıl bir çocukluk geçirdiniz? Ailenizden elde ettiğiniz en büyük kazanım nedir?
Biz dört kız kardeşiz. Sanırım ailenin ‘yaramaz çocuk rolü’ benim üstlendiğim roldüJ. Hareketli, tam anlamıyla çocuk gibi çocukluk yaşadım. En güzel anılarım toprağa dokunduğum, hayvanlarla iç içe olduğum, özgürce koşup oynadığım zamanlardan. Ailemden edindiğim en büyük kazanım özgür düşünen, düşündüklerini ifade eden ve ayakları üzerinde durabilen bir birey olarak yetiştirilmiş olmam.
Ekonomi eğitimi aldınız ancak şu an pek çok alanda aldığınız eğitimler ve uzmanlıklar ile kendinize farklı bir yön çizdiniz… Bu süreçten bahseder misiniz?
Aile şirketimiz Severoğlu İnşaat’ta önce Satış Direktörü, sonra Genel Koordinatör olarak görev yaparken MBA eğitimi almak üzere ABD’ye gitmeye karar verdim. Ekonomi üzerine eğitim aldıktan sonra MBA eğitimi sırasındaki Uluslararası Ticaret bana farklı bir vizyon kazandırdı. Onur derecesi ile tamamladığım yüksek lisans programının mezuniyet gününde bir iş teklifi aldım. Uluslararası Pazarlama Müdürü olarak bir anda 8 kampüslü özel bir üniversitede, 55 ülkeden sorumlu bir yönetici oldum. Devamında terfi ederek Uluslararası Geliştirme Direktörü oldum. Bu ülkelere şahsen giderek birçok anlaşma imzaladım ve kurumumu temsil ettim. Sonrasında kendi inandığım şekilde bir marka yaratmak ve bunu doğup büyüdüğüm şehre kazandırmak istedim. 2009 yılında danışmanlık hikâyem böyle başladı.
Hayaliniz olan bir işi mi yapıyorsunuz… Çocukluk, ilk gençlik yıllarınızda var mıydı farklı bir meslek hayaliniz?
Çocukluk ve gençlik dönemlerimde hangi mesleği seçeceğime karar veremediğim için, meslek testleri yaptırmıştım. Çıkan sonuçlar da kararsızlığımı destekler nitelikteydi; o testlere göre doktor, avukat, sporcu, tiyatrocu, asker ya da yönetici olabileceğim yazıyordu. Anlayacağınız gibi sonuca götüren bir yol değildi. Şu anda inandığım şekilde ve kendi doğrularımla şekillendirdiğim işi yapıyorum.
Çalışma hayatına nerede ve nasıl başladınız, var mı bir hikâyesi?
12 yaşımda babama çalışmak istediğimi söylemiştim. O da bana şirkette temizlik malzemelerini vermişti. Yaz boyunca ofis temizledim. Her geçen sene yemek pişirmek de dahil olmak üzere farklı görevler verdi. 17 yaşımda ise profesyonel olarak ofis stajı yaptım. Üniversite hayatım boyunca hangi sektörde olmak istediğime ve odaklanmak istediğim alana karar vermek için stajlar yaptım. Staj yaptığım her firmadan iş teklifi aldım. Mezuniyet sonrası aile şirketimi tercih ettim. Yüksek lisans eğitimi için ABD’ye gidene kadar aile şirketimde aktif olarak çalıştım. Halen Severoğlu İnşaat’ta Yönetim Kurulu Üyesi olarak görevime devam etmekteyim.
Kendinizi verdiğiniz demeçlerde ‘dünya vatandaşı’ olarak tanımlıyorsunuz, açar mısınız?
Evrensel düşünen, dil, ırk, renk ve inanç ayrımı yapmayan, canlılara saygı duyan, evrenin mucizelerini keşfetmek için heyecan taşıyan bir bireyim. Benim ‘’dünya vatandaşlığı’’ tanımım budur.
GEO’nun kuruluş sürecinden bahseder misiniz?
ABD’den dönüş kararı aldığımda ailem ve arkadaşlarım dahil olmak üzere çevremdeki herkes tarafından şaşkınlıkla karşılandım. Çünkü Florida’dan Gaziantep’e dönme kararı almak herkesin tercih edeceği bir yol olmayabilirdi. GEO Global Eğitim Organizasyonu - Global Education Organization logosundan renklerine, misyonundan vizyonuna, savunduğu değerlere kadar inandığım şekilde yoğruldu. Bu süreç kolay değildi elbette. Bir firmanın bayiliğini almak yerine; her şeyi kendim şekillendirmeyi tercih ettim. Bu süreçte profesyonel destek aldığım tasarımcı ve danışmanlar vardı. Genç bir girişimci olarak zorlayıcı deneyimler ile karşılaşsam da çok öğrenerek ilerledim.
Faaliyetlerinizden bahseder misiniz? Neler yapıyorsunuz?
Yurtdışı yaz kampları (9-17 yaş), bireysel dil programları, iş insanlarına yönelik executive eğitimler, yurtdışında lise, üniversite ve yüksek lisans eğitimi danışmanlığı, vize ve seyahat organizasyonu ve bilişsel davranış koçluğu alanlarında hizmet veriyoruz. Belirli dönemlerde seminer, bilgilendirme toplantısı ve çalıştay düzenliyoruz.
Kaç yaş grubuna hitap ediyor çalışmalarınız?
6 aylık bebeklerden başlıyor, üst yaş sınırı bulunmuyor. 9 yaşı doldurana kadar öğrencilerimizi sadece ebeveynleri ile programlara dahil ediyoruz. 9 yaş ve üzeri olan öğrencilerimiz yaz kamplarımıza, 11 yaş ve üzeri öğrencilerimiz bireysel programlarımıza da katılabiliyorlar.
Başladığınız noktadan bugüne nasıl bir gelişim gösterdi GEO? Geri dönüşler nasıl?
11 yıl önce ‘‘Büyümek ve daha çok öğrenciye ulaşmak’’ gibi bir motivasyonum vardı. Son 5 yıldır çok daha butik, öğrencilerimle birebir ilgilendiğim daha samimi bir ortam yarattım. Büyüdüğüm noktada derinleşmek ve sadeleşmek yönetimsel olarak bana iyi geldi. Özellikle öğrencimin karar aşamasında harcadığı süre kısaldı. Organizasyonel olarak kritik olan tüm aşamalarda kendim inisiyatif kullanıyorum. Öğrenci sayılarım ve ilgi arttı ve velilerimden aldığım geri dönüşler beni mutlu etti. Egoları park etmeyi öğrendim diyebilirim. İnanmadığım hiçbir şeyi yapmıyorum. Sıradan okullarla çalışmıyorum, etik bulmadığım hiçbir konuyu kabul etmiyorum. Böylece huzurla ve keyifle çalışıyorum. İstanbul’da Etiler’de de bir ofis açtım. Aynı çalışma prensiplerini orada da devam ettiriyorum.
Dâhil olduğunuz sivil toplum kuruluşları vasıtasıyla sosyal sorumluluk projelerinde de yer alıyorsunuz… Toplum yararına projelerin desteklenmesi konusunda bir mesaj vermek ister misiniz?
Birey olmanın getirdiği doğal sorumluluklar olarak yorumluyorum. Önemli STK’larda yer alıyorum. Elimden gelenin en iyisini yapmaya özen gösteriyorum. Hepimizin elinden gelen konular var. Kimi maddi kimi manevi alanlarda destek verebilir. Çok fazla ihtiyaç alanı var, yeter ki bir şeyler yapmak isteyelim.
Geldiğiniz süreçte ‘İşte istediğim yerdeyim’ diyor musunuz? Yoksa ileriye yönelik farklı hedefleriniz var mı?
Sanırım hayatım boyunca ‘istediğim yerdeyim’’ demeyeceğim. Nefes aldığım sürece gelişime ve üretmeye devam edeceğime inanıyorum. Birçok fikir ve proje var hayatımda, ‘‘Adım adım…’’
Gaziantep’in eğitim hususunda bulunduğu konum sizi hiç pes etme noktasına getirdi mi?
Gaziantep’in jeopolitik gücüne çok inanıyorum. Dönüş kararı almamda birçok neden vardı. Eğitim konusunda daha iyi bir noktaya nasıl geleceği ile ilgili yapılacak çok şey var. Değişim için hayal ettiklerimi, tek başıma gerçekleştiremeyeceğimi yıllar içinde öğrendim. Bilgi birikimime ihtiyaç duyulması halinde şehrimize hizmet etmekten de onur duyarım. Birey olarak öğrencilerimin hayatlarına dokunmak için çalışıyorum.
Mustafa Kemal Atatürk “Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim.” demiş… Onun yolunu takip ediyorum.
İş hayatında ‘Canan Severoğlu’ nasıl biridir? İş prensipleri nelerdir?
Net ve etiktir. Gelişime ve farklı fikirlere açıktır, yenilikçidir. Üretkendir. İnandığı yolda yürür.
Peki, iş dışında kendinizi nasıl biri olarak tanımlarsınız?
Pozitif, rasyonel, keşfetmeyi seven, hayat dolu, hassas, çocuk ruhlu, dobra...
Kadınların iş hayatında olması konusunda neler söylemek istersiniz?
Erkeklerin iş hayatında olması ne ise kadınların olması da odur, benim için fark yoktur. Kadınların organizasyon becerisine sahip olduklarına inanıyorum. Toplumsal olarak yüklenen ek görevlerden dolayı aynı anda ev, çocuk ve iş yönetimi yapar birçok becerikli kadın. Toplumda kadın hak ettiği yerde mi diye sorarsanız, ‘hayır’ derim.
Çok çok yoğun bir iş temponuz olduğunu biliyoruz. Sık sık da yurtdışı programlarınız oluyor. Nasıl dengeliyorsunuz bu yoğunluğu?
Randevu ile çalışıyorum. Yılda yaklaşık 3 ay kendi gelişimime ve tatillerime ayırıyorum. Yoğun tempom sadece işlerden kaynaklanmıyor. STK’lar ve işimi geliştirmek için katıldığım uluslararası çalıştaylar ve konferanslar da çok vakit alıyor. Çok yoğun olduğum dönemlerin sonunda mutlaka bir es veriyor, dünyanın bir ucuna gidiyor ve kendime vakit ayırıyorum. Seyahat etmek beni besliyor.
Hobilerinize, keyif aldığınız aktivitelere vakit ayırma şansı buluyor musunuz? Özellikle dans tutkunuz olduğunu biliyoruz, devam ediyor mu?
Keyif aldığım aktivitelere zaman ayırıyorum. Zaman zaman düzenli olmuyor, yine de bana ilaç gibi geliyor. Türkiye’de ve yurtdışında farklı konularda eğitimler alıyorum. İlgi duyduğum alanlarda daha derin bilgi almaya özen gösteriyorum. Dans ediyorum, voleybol oynuyorum, dalış yapıyorum (Scuba Diving). İki senedir astroloji ile ilgileniyor ve İstanbul’da her hafta ders alıyorum, yurtdışında olduğum zamanlarda derslere online bağlanıyorum. Yeni diller öğrenmeye çalışıyorum. Her sene yeni bir hobi edinme ya da beceri geliştirme konusunda kendimi motive ediyorum.
Seyahat etmeyi çok sevdiğinizi biliyoruz… Sizi en çok etkileyen yerler nereleri?
Şu ana kadar gördüğüm ülke sayısı 100’ü geçti. Her gittiğim yerde farklı deneyimler elde ettim. En çok etkilendiklerim arasında seçim yapmak zor ama Kenya’da Masai Mara’da safari sırasında gördüğüm doğal yaşam ve kabile, Alaska’da Russian River’da somon avlayan ayılar, sahildeki balıkçılar, Antilope Canyon’da erozyon sonucu oluşmuş taşların arasından süzülen ışık, Vatikan’da saatlerce Sistine Chapel’de sanat koklamak, Bali’de Manta ve köpekbalıklarının arasında dalış yapmak, Puerto Riko’daki ‘‘El Junge’’ yağmur ormanlarında ıslanmak, İspanya’da Granada’da flamenko dersleri alıp, Alhambra’yı keşfetmek, Guatemala’da Antigua’da ve Maya Tapınakları’nda gezmek, krater göllerinde yüzmek… Listem uzar gider. Gördüğüm her yer, yaşadığım her deneyim beni zenginleştiriyor.
Adeta zamanla yarışan bir insansınız. Bir gününüz nasıl geçiyor?
Bazen kendi hızıma yetişemediğim anlar oluyor, kendimi böyle seviyorum. “Hareket berekettir” diyorum. Her günüm aynı geçmiyor. Türkiye’de kaldığım sürede en çok İstanbul ve Gaziantep arasında hareket halindeyim. STK yönetim toplantılarıma ve işim ile ilgili randevularımın yoğunluğuna göre takvim oluşturuyorum. Aylara göre yoğunluk durumum değişiyor. Mart -Temmuz arası en yoğun dönemler. Yine de ruhuma ve bedenime kulak veriyorum. Bazen iç sesim ‘yavaşla ya da nefes al’ derse, kısa bir mola ile bir yerlere gidip sessizliği tercih ediyorum.
Gaziantep’i bir cümleyle anlatmanızı istesek bu ne olurdu?
Geçmişin izlerini gururla taşıyan özgün Gaziantep, şu anda yorgun bir ev sahibi…
Mutfakla aranız nasıl?
Yemek yemeyi de, yapmayı da çok severim. Farklı mutfakları denemek benim için heyecan vericidir. Gaziantep mutfağı benim için çok önemli. Özellikle farklı şehirlerde ve ülkelerde kendim de bir şeyler hazırlayarak tanıtmayı severim. Kendi mutfağımız dışında en sevdiğim mutfak Japon mutfağıdır. Tam bir sashimi ve sushi aşığıyımdır.
Tatil anlayışınız nasıldır? Dinlendirici mi olmalı aktif mi?
Bu tamamen içsel olarak karar verdiğim bir konu. Bazen aktif bazen dinlendirici tatiller deneyimliyorum. Listem her zaman uzundur, bitmez. Yeni yerler keşfederken ne aradığıma göre programımı şekillendiriyorum. Gittiğim her yerden bir şeyler öğreniyor ve keyif alıyorum.
Kendinizde beğendiğiniz ve ‘eleştirdiğiniz’ özelliklerinizi bizimle paylaşır mısınız?
Kolay iletişim kurabilirim. Seyahat konusunda rahatımdır, herhangi bir sorunla karşılaştığımda çözüm önerileri bulmak konusunda hızlı ve yaratıcıyım. Çabuk harekete geçebilirim. Hayvanlara, doğaya, insanlara önem veririm. Kültürlerle ilgili önyargısızım. Eleştirdiğim yönlerimden birisi zaman zaman sabit fikirli oluşum. İnandığım konuda beni değiştirmek için ikna etmek zorlayıcı olabilir. Öfkelendiğimde 10 kaplan gücünde karşılık verebilirim ve incindiysem iyileşmesi ve affetmem uzun sürebilir. Rasyonel oluşum, karşımdakilerin zaman zaman duygusuzmuşum gibi algılamasına neden olabilir. Çevremdeki insanlara fazla değer verir, kendim gibi görürüm. Değerlerimizin çok farklı olduğunu anladığımda hayal kırıklıkları yaşayabilirim. Yine de kendimin en iyi versiyonu için emek veriyorum.
Hayatınızın dönüm noktası diyebileceğiniz bir an var mı?
Birkaç dönüm noktası var diyebilirim. Her biri beni ben yapan süreçlerin sonunda geldiğim ve konfor alanımdan çıkmamı sağlayan anlar. Yaşadığım her tecrübe benim için kıymetli. Karar almak ve uygulamak önemli.
Bu hayatta sizi en çok ne üzebilir/Ne mutlu edebilir?
Beni en çok canlılara zulüm üzer. Toplumsal sorunlara kayıtsız kalmak elde değil. Mutlu edenleri yazmak çok daha uzun sürer. Seyahat etmek, bulutları görmek, yeni kültürler keşfetmek, yeğenlerimle oynamak, öğrencilerimin hayatlarına dokunmak, bağ kurmak, ailemin sağlıklı ve mutlu olması, arkadaşlarımın mutlu olması, iyi niyet, yaşadığım evrende bir fark yaratmak, bir adada güneşin yüzüme çarpması, bir yağmur ormanında ıslanmak, dalış yapmak, dans etmek, güzel yemekler yemek, güzel sohbetler, yeni hobiler edinmek mutlu eder…