Yükleniyor...

Seramik, sabır ve emek isteyen bir sanat

16 Ağustos 2024

Seramik sanatına 20 yılını vermiş kıymetli bir seramik sanatçısı Emel Bozkurt... Gaziantep Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik ve Cam Bölümünde öğretim elemanı olarak bilgi ve tecrübelerini gelecek nesillere aktaran ve bu sanatın gelişimine katkı sunan Emel Bozkurt ile çalışmalarının yanı sıra geleneksel sanatlarımızdan seramiğin dününü ve bugününü konuştuk.

Sizi tanıyabilir miyiz?

1981 Kahramanmaraş/Göksun, Mehmetbey Köyünde dünyaya geldim. İlkokulu köyümde, orta ve lise eğitimimi Göksun’da tamamladım. Lisansımı 2006 yılında Sakarya Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümünde; yüksek lisansımı ise 2012 yılında yine aynı üniversitenin seramik ve cam bölümü programında tamamladım. Stajlarımı; seramik sektöründe saygın bir yeri olan Eczacıbaşı Karo ve Seramik Fabrikası ile yine geleneksel sanatlarımızdan çini sanatının önemli merkezlerinden biri olan İznik’teki çeşitli işletmelerde yaptım. 2012-2015 yılları arasındaki Gaziantep Büyükşehir Belediyesi bünyesinde açılan Kadeş Sanat Atölyesinin kurulumunu ve sanat danışmanlığını yürüttüm. 2015 yılından beri Gaziantep Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik ve Cam Bölümünde öğretim elemanı olarak çalışıyor ve sanatsal faaliyetlerimi sürdürüyorum. 20 yıllık süre zarfında, yurt içi ve yurt dışı olmak üzere çok sayıda karma sergi, sempozyum ve çalıştaya katıldım. Biri yurt dışı, birisi online olmak üzere 6 kişisel sergi gerçekleştirdim.

 Seramik ile hikâyeniz nasıl başladı, anlatır mısınız?

Çevre düzenlemelerinden mimariye, sağlık gereçlerinden elektroniğe, uzay teknolojilerinden sanatsal bir ifade aracı olmaya kadar birçok alanda kabul görmesine karşın; bugün seramik endüstrisi ve seramik sanatı hakkında insanımızın bilgisi neredeyse üniversite eğitimime başladığım 20 yıl önceki gibi. Seramik ile ilgili zihinlerdeki genel kanı pek değişmedi; kap/kacak, çanak/çömlek ikilemeleri ile onun fonksiyonel eşya olması yönüne vurgu yapılmakta ve ne yazık ki sanatsal tarafı yeterince tanınmamaktadır. Teknolojik ve ekonomik olarak ileri ülkelere göre pek de geri kalmadığımız seramik ortamında, halk tarafından sanatsal ürünlerin de aynı düzeyde sevilip benimsendiğini ve anlaşıldığını söylemek güç olur. Örneğin, resim ve heykel sanatında geleneksel malzeme dışında, yeni malzemeler ile çalışılması yadırganmazken pişmiş topraktan yapılmış ve kullanım amaçlarının dışında, sanat eserleri üretildiğinde bunun yadırgandığı görülmektedir. Aslında insanların gündelik hayatlarında hemen her gün temas ettikleri ve elleri altındaki bu malzemeyi çok az tanımaları; bir meslek olarak bakıldığında çanak-çömlekçilik ve kullanım eşyası olması nitelikleri dışında yeterince bilinmediğini ve benimsenmediğini gösterir.

Seramik estetik bakış açısı ve yaratıcılık gerektirir

Seramik; tasarım süreçlerinden başlayarak eskiz, teknik çizim, modelleme, forma uygun şekillendirme tekniği ve şekillendirme tekniğine bağlı malzeme seçimi ile (çamur-astar-sır), tüm bu bileşenleri tamamlayacak pişirim tekniğinin (klasik bisküvi-sır ve dekor pişirimleri ile alternatif pişirim teknikleri) doğru belirlenmesi ve uygulama esaslarına dayalı çok aşamalı teknik bir alandır. İş gücü anlamında birçok arkadaşımın benimseyemediği ve eğitimine devam etmediği; güç, emek, sabır ve sürece bağlı tecrübe kazanılan; öğrenmenin son bulmadığı, estetik bakış açısı ve yaratıcılığın doğru yöntem ve teknikler ile harmanlanması gereken, hata kaldırmayan, kesin kural ve kaideleri olmasına karşın çokça deneysellik içeren bir çalışma alandır. Seramik yüksek ısıda pişmiş toprak malzemeler için kullanılan bir terim olmakla birlikte, aynı zamanda bir sanat alanı (Seramik sanatı), bir bilim dalının adı (Seramik bilimi), bir mühendislik alanı (Seramik mühendisliği) ve bir teknolojinin adıdır. (Seramik teknolojisi) aslında iddiasız bir malzeme gibi bilinmesine karşın, kil kullanılarak; formu, dokusu ve rengi ile oldukça iddialı seramik sanat objeleri üretilir.

Bu nadide iş ile meşgul olduğum için şanslıyım

Bugün çoğunlukla profesyonel manada danışmanlık alınmıyor ise çizim kabiliyeti olan ve bunu bir mesleğe dönüştürme düşüncesi içerisindeki hemen herkesin, resim eğitim alması gerektiği fikri zihinlerde yer etmiştir. Genel olarak sanatsal yeteneklerim, çevrem ve ailem tarafından fark edilmiş olsa da, profesyonel manada sanatın hangi disiplininde eğitim alamam gerektiği konusunda doğru yönlendirildiğimi söyleyemem. Buna şans demek çok da doğru olmayacaktır ama Anadolu’da standart eğitim süreçlerinden geçerek; bugün bu nadide iş ile meşgul oluyor olmak bana bir manada şanslı olduğumu hissettiriyor. Bir anlamda sistemin işleyiş mekanizması gereği, çok da farkındalık oluşmadan seçtiğim bir alan olduğunu söyleyebilirim.

İnsanın toprak ile olan bağı doğuştandır

Aslında temiz işçilik olarak adlandırdığımız, mevcut malzeme ve onun fiziksel imkanlarını sonuna kadar kullanmanın; bunu yaratıcı düşünce ve estetik bakış açısı ile birleştirmenin yaratılıştan bazı insanlara bahşedildiğine inananlardanım. Kişide bulunan tüm bu yetiler doğru yönlendirme ve eğitim ile taçlandırıldığında şans faktörü olmayacak ve gerçekten alanında uzman, daha bilinçli sanatçılar yetiştirilecektir. Ben de üniversiteye başladığım 2002 yılında çizim kabiliyetime istinaden yapılan benzer yönlendirmeler ile özel yetenek sınavlarına girdim ve aynı kulvarda yarıştığım diğer arkadaşlarımın çoğu gibi, bölüm tercihlerimin ilk sırasına resmi yerleştirdim. Resim bölümü için ayrılan yirmi kişilik kontenjana yerleşememe ihtimaline karşın ikinci tercihimi seramik bölümünden yana kullandım. Seçmeler sonunda seramik bölümüne kabul edildim ve gerçek manada hikayem başladı. İnsanın toprak ile olan bağı doğuştandır fakat ona dokunarak iletişime geçmek ve onu içselleştirerek bu bağlılığı sadakatle sürdürmek herkese nasip olmayacak güzellikte bir şey…

 Tüm çocuklar gibi ben de çocukluğumda çamurla oynadım. Fakat toprağı eleyerek plastik kıvama gelecek kadar su ile harmanlayıp, kapaklı minyatür kaplar yapmak için. Hikayemi her ne kadar 20 yıla tarihlesem de, sanırım ben çok daha uzun bir süredir seramikçiyim.

Çalışmalarınızdan bahseder misiniz?

Seramik kendi içerisinde endüstriyel, artistik ve seramik teknolojisi/kimyası şeklinde temel üç bölüme ayrılır. Fakat çoğunlukla kullanılan hammadde, ekipman ve yardımcı malzemeler benzerlikler gösterir. Endüstriyel seramik üretim teknikleri başlı basına geniş bir konudur ve seri üretim teknikleri bu bölüm altında incelenir. Birçok seramik sanatçısı gibi ben de, özgün tasarımlarımın üretiminde endüstriyel tekniklerinden sık sık faydalanırım. Buradaki avantaj, benzer parçalardan birden fazla üretmek istediğinizde alçı kalıplar hazırlayarak bu kalıplardan farklı şekillerde faydalanmaktır. Endüstriyel yöntemler de kendi içerisinde çok çeşitlidir ancak genel olarak döküm yöntemi ile ince et kalınlığına sahip hafif ve beyaz pişme rengine sahip bünyeler elde edebilirsiniz. Yukarıda da sözünü ettiğim gibi çok çeşitli hammadde, üretim yöntemi ve ekipman olması bakımından değerlendirildiğinde mevcut atölye imkanlarına göre çalışmak gerekmektedir. Üretilecek olan parçanın fiziki özelliklerine göre, birden fazla yöntem bir arada da kullanılabilir, bu yaklaşım biraz da sanatçının yaratıcı becerileri ve pratik zekâsıyla ilgilidir. Şekillendirme yöntemini tasarımın durumuna göre seçmek ile birlikte, ekseriyetle serbest şekillendirme tekniklerinden faydalanıyorum. Serbest şekillendirme teknikleri, herhangi bir makine veya yardımcı ekipman olmaksızın hemen her türlü formu ortaya çıkarabilmeye olanak tanıyan avantajlı yöntemlerdir. Ana form ortaya çıktıktan sonra, yine mevcut olanakları değerlendirerek dekor ve seramik ürüne son şeklini veren sır-sır pişirimlerini organize ederim. Tüm bu teknik bilgi ve malzemeye hakim olduğunuzda bunları yaratıcı becerilerinizle harmanlayıp iyi işler ortaya çıkartabiliyorsunuz. Bu bağlamda tarz ve üslup gelişimi noktasında sınırsız düşünebiliyor ve üretebiliyorum.

Bir seramiğin hayata geçirilme süreci nasıl işliyor? Temayı daha önceden mi belirliyorsunuz yoksa atölyeye girdiğinizde süreç kendiliğinden mi gelişiyor?

Seramikte malzemenin doğası gereği üretim süreci biraz uzun ve riskler içerir. Bu nedenle ne kadar profesyonel olursanız olun, aksaklıklar olmasın, zaman ve malzeme açısından kayıplar yaşanmasın diye üretim sürecini planlamak ve kurgulamak gerekmektedir.

Kilin plastik özelliklerinden faydalanarak şekillendirme gerçekleştirildiği için üretim aşamalarının her biri kendi içerisinde dikkat edilmesi gereken detaylar barındırır. Çamurun elde işlenebilir bir kıvamda olması, dik üç boyutlu formlar için yığılmadan ayakta durabilecek kıvama geldikçe gerekli eklemelerin yapılması, birden fazla parçanın birbirine montajının yapılacağı aşamaların kaçırılmaması, ince detayları verebilmek için deri sertliği dediğimiz kıvamı yakalamak, gövdede meydana gelebilecek biçim deformasyonlarını ve çatlakları önlemek için yavaş ve doğru kurutma yapmak önemlidir. Çalışmanın büyüklüğüne ve niteliklerine bağlı olarak bu süreçler uzayabilir veya kısalabilir. Sonraki en önemli aşama pişirim işlemidir. Ki burada kil yapı, ilk kez ısı ile karşılaşır ve pişerek sağlamlaşır. Bisküvi pişirimi dediğimiz bu ilk pişirimde fırın sıcaklık dereceleri, yani fırın rejimi doğru programlanmalıdır. Kullandığınız çamurun türüne göre ilk 300/400 C derece daha uzun bir süreye yayılarak ısı yavaş yavaş yükseltilmeli ve yaklaşık 7/8 saat süren bir pişirim işlemi gerçekleştirilmelidir. Klasik çamurlar için bisküvi pişirimi 980/1000 C aralığındadır. Bu değerler döküm ve porselen çamurlarında daha yüksektir. Standart ikinci pişirimler ise sır pişirimleridir. Teknik olarak ‘sır’ seramik ürünlerin yüzeyini ince bir tabaka şeklinde kaplayan camsı tabakaya verilen isimdir. Sır karışımları kimyasal olarak formüle edilmiş/reçetelendirilmiş ve su ile karıştırıldıktan sonra çeşitli yöntemler ile yüzeye uygulanan karışımlardır. Bu karışımın su ile hazırlanmış olması nedeni ile seramik bünyelere birinci pişirimler (bisküvi) uygulanır ve sağlamlaşmaları/sinterleşmeleri sağlanır. Dekor pişirimi gibi üçüncü bir pişirim yapılmayacak ise sır pişirimi seramik parçalara son seklini veren aşamadır. Sırlar seramik ürünlere görsel estetik değerler katmanın yanında, sağlamlık, su geçirmezlik, asit ve bazlara karşı direnç gösterme gibi özellikler katar.

Tasarlama süreci, diğer tüm üretimlerde olduğu gibi seramik için de zihinde başlayan bir süreçtir. Eğer fonksiyonel ve bu fonksiyonelliği destekleyecek bazı niteliklere sahip olması beklenen bir ürün üretilecek ise zihindeki görseli kâğıda eskiz etmek gerekir. Sonraki aşama teknik resim ile detaylandırmak ve ölçeklendirmektir. Mümkün ise bu işlemler bilgisayar ortamında da yapılabilir. Şekillendirme yöntemi belirlendikten sonra ilgili malzemeler ile üretime başlanılır. Bu genellikle fonksiyonel olup endüstriyel üretim yöntemlerinin kullanılacağı durumlarda takip edilecek yoldur.

Seramik bir ürün için çok aşamalı plan yapmak esastır

Ben genellikle zihnimde oluşturduğum yeni fikirleri, yine orada muhafaza eder, fikirsel olarak detaylandırır direkt üretime geçerim. Form tasarımları için sürecim böyle işler. Fakat form üzerinde dekor tipi detaylar olacak ise bu desen/motif veya çizimleri tabi ki kâğıt üzerinde prova ederim. Yani kapsamlı bir çizim hazırlığı yapmıyorum fakat seramikte çok usta değilseniz ve bir üretim standardınız yok ise her zaman süreci baştan sona planlamak ve kurgulamak sağlıklı olacaktır. Zihinsel üretimin kağıt üzerinde prova edilmesi ile üç boyutta hayata geçirilmesi arasında çok aşamalı, değişken farklılıklar vardır. Bu süreçler iyi planlanmadığında düşüncedeki tasarım ile yapılan arasında farklar olur. Bu nedenle karmaşık, detayları olan, amorf formların üretim sürecinde üç boyutlu çizim programlarından faydalanmak veya ana iskeleti oturtmak için maket çalışarak işe başlamak faydalı olacaktır. Temel olarak seramik bir ürün için her zaman çok aşamalı plan yapmak ve mümkün mertebe bu plana sadık kalmak esastır.

Eserlerinizde ön plana çıkarmak istediğiniz detaylar nelerdir?

Son yıllarda ‘Döngü’, ‘Denge’, ‘Devinim’ ve ‘Dönüşüm’ kavramları ve bu kavramlar arasındaki sürekli ilişki üzerine yoğunlaştığımı söyleyebilirim. Geometride ‘Torus’ olarak bilinen dairesel formu ve onun hareketini evrene/ evrendeki hareketliliğe benzetiyor ve döngü, denge ve devinim kavramının biçimsel dışavurumu olarak kullanıyorum. Bütün bu kavramlar sanatın kendisi gibi geometri ile yakından ilişkilidir. Döngü kavramının maddi/fiziksel vurgusunu yaparken, bir taraftan da düşüncedeki yaşamsal boyutunu yansıtmaya çalışıyorum. Nietzsche’nin ‘Bengi Dönüş’ (sonsuz dönüş) şeklinde ifade ettiği ve en sonunda da ‘yazgı’ olarak tanımladığı bu kavram bana göre de yaşam döngüsünü, var olmayı-yok olmayı, bunlar arasındaki dengeyi ve kaderi çok güzel ifade ediyor. Bu temayı içeren çalışmalarımın üretimini tıpkı yaşam döngüsünde olduğu gibi devam ettiriyorum.

Seramik ve insan arasında bir bağ var

Bir taraftan da 7. kişisel seramik sergim için geleneksel çini dekor tekniklerini kullanarak; geleneksel motif ve bezemeler dışında, biraz daha resimsel etkiler barındıran, içerisinde primitif figürlerin ve sembollerin de bulunduğu eserler üretmeye çalışıyorum. Geleneksel yöntemler, her zaman sanatın topluma olan organik ilişkisine vurgu yapma noktasında gereklidir ve terk edilemez düşüncesindeyim. Bu nedenle her ne kadar soyut formlar üretsek de, üretimlerimiz bir noktada geleneğe bağlanıyor. Bu yaklaşım üretimlerimizin insanlar tarafından daha fazla benimsenmesi ve kabul görmesini sağlıyor. Seramik malzemenin ve sanatının insan yaşantısı ile çok iç içe olduğu düşünüldüğünde, bu bağın koparılmaz bir bağ olduğu da dikkate alınmalıdır.

Tüm bu rutin içerisinde hiç yapılmamış, yapılmışlara benzemeyen, özgün, insanların gördüklerinde içsel bir yakınlık hissederek sahip olmak isteyecekleri türde dekoratif objeler de üretiyorum. Bu üretimlerimde literatürde tanımlanmış çeşitli dekor tekniklerini tanımlandığı şekli ile kullanırken; kimi zaman da yorum katarak uygulanma biçimlerini yorumluyor ve farklı etkiler yakalamaya çalışıyorum.

Nelerden ilham alırsınız?

Doğa - yaşam ve bu ikisi arasındaki temel kavramlar, tüm sanatçıların olduğu gibi benim de esin kaynağım. Doğayı ve doğadaki tüm yaratılmışları detaylı bir biçimde inceler, bende hayranlık ve ilgi uyandıran ne varsa üretimlerimde kullanmaya çalışırım. Yeni fikir ve tasarımlar üretme noktasında yoğun çalışan zihinlerin, mesleki beceri ve tecrübeleri arttıkça üretkenlikleri daha da artar ve fikir üretme noktasında daha da yaratıcı olurlar kanısındayım.

Seramik bir objenin fikir aşamasından üretimine ve son şeklini alana kadar geçen süre ne kadardır?

Üretim süreçleri her ürün için farklılık gösterir. İleri teknoloji ekipmanların kullanıldığı ve tek tip ürünlerin üretildiği fabrikalarda model (ürünün ilk prototipi), model kalıbı (ilk kalıp), teksir kalıbı (kalıbın kalıbı) ve iş kalıbı (seri üretim için teksirden çoğaltılan kalıplar) gibi çok aşamalı kalıp hazırlık süreçlerini; çamur hazırlama, döküm, pres, sıvama (iç ya da dış) gibi şekillendirme süreçlerini; kademeli kurutma ve kademeli pişirim (bisküvi, sır, dekor) gibi teorik ve uygulama açısından karmaşık teknik detayları içerir. Tüm bu ayrıntılara rağmen seri üretimin yapıldığı işletmelerde adından da anlaşılacağı üzere çok kısa sürelerde, seri ve çok sayıda ürün üretilir. Buradaki süreçler bu işletmelerin teknolojik imkanlarına ve üretim kapasitelerine göre değişiklik gösterir. Çağdaş seramik sanatı olarak adlandırdığımız seramik heykellerin, duvar panolarının, özgün ve butik tarzdaki her türlü özel üretimin gerçekleştirildiği atölyelerde ise yine teknik olanaklara, işin büyüklüğüne ve detay durumuna göre üretim süreçleri uzar veya kısalır. Bu konuda net bir şey söylemek zor olsa da ortalama bir seramik objenin son şeklini almasına kadar geçen süreç 15-225 gün aralığındadır. Sürecin uzamasına veya kısalmasına etki eden birden fazla faktör bulunabilir. Bunlar; Çalışan kişi sayısı, işin büyüklüğü/sayısı, üretilecek olan çalışmada işçilik gerektiren detayların azlığı veya çokluğu, çalışma ortamının teknik koşulları, çalışma ortamının havası (sıcak ve soğuk olması), kullanılacak malzemeye ulaşım olanakları gibi çok sayıda değişken üretim süreçlerini uzatıp kısaltabilir.

Çalışmalarınızı hangi platformlarda seyirci ile buluşturuyorsunuz. Yakın zamanda bir sergi planlamanız var mı?

Sanat alanlarının hangi disiplininde olursa olsun tüm sanatçılar, daima gündemi/yenilikleri takip etmek, bir üslup geliştirerek üretmek ve gündemde olmak zorundadırlar. Çünkü sanatçının kendini gerçekleştirebileceği, duygu dünyasını, yaratıcı becerilerini ortaya koyabileceği ve dünyaya bir iz bırakabileceği en iyi yol üretmekten geçmektedir. Ben de seramik sanatını daha geniş kitlelerle tanıştırmak, sanatçı/eğitimci kimliğimi, bireysel/özgün çalışmalarımı, alana yönelik deneysel uygulamalarımı ve tüm bunların bilinirliğini arttırmak için daima üretiyorum.

Zihnim sürekli yeni fikirler üretiyor, ben de onları sürekli somutlaştırıyorum. Öyle ki üretimlerim benim açımdan sosyal manada yapılabilecek hemen her şeyin önünde. Bu üretimleri akademik faaliyetlerde, ulusal ve uluslararası karma sergilerde, özel projelerde ve sosyal medya platformlarında sürekli paylaşarak görünürlüğünü arttırmaya çalışıyorum. Yani ortaya çıkan işleri sergileme konusu daima gündemimde. Sergiler için en elverişli zamanlar, daha fazla sanatsevere ulaşma imkanının olduğu fuar tipi organizasyonlar. Bu organizasyonlar belli şehirlerde, belli tarihlerde gerçekleştiriliyor. 7. kişisel sergimin hazırlıklarına başladım. Planladığım şekilde ilerlerse çalışmalarımı önümüzdeki Mart ayında, Art Ankara Çağdaş Sanatlar Fuarında seyirci ile buluşturacağım.

Seramik sanatına ilgi duyanlara tavsiyeleriniz nelerdir?

Tüm olumsuzluklara rağmen geçmişte olduğu gibi gelecekte de seramiğe olan ilginin ve seramik sanat eğitimlerinin farklı bir boyut kazanacağına inanıyorum. Geçmişten bugüne kadar kendisine eş değer başka bir malzemenin olmayışı onu her zaman gündemde tutmuştur ve tutacaktır. Öyle ki son dönemlerde birçok kişinin stüdyo seramikçiliğine ilgi duyduğunu ve bu alanda çalışmalar yürütüldüğünü biliyorum. Her ne kadar üretim süreçleri uzun ve maliyetli olsa da, yeni fikirlerin bu malzeme ile kalıcı ve somut hale geliyor olması gerçekten harika. Sanatsal yönü dışında aynı zamanda teknik bir alan olması, donanımı ve eğitim olanakları tam olmayan atölyelerde üretimi zorlaştıracaktır. Bu nedenle seramik hammaddeleri, üretim yöntemleri ve pişirimi konusunda geniş bir araştırma yaptıktan sonra, gerekli makina ve ekipmanları eksiksiz temin etmek ve bunun için profesyonel yardım almak yerinde olacaktır. Çünkü seramik, gerçekten de sabır ve emek isteyen uzun soluklu bir iş.

Sosyal Medyada Paylaş
GÜLŞAH SERT