Başarıyı yakaladığında mutlu olduğunu ifade eden Ebru Memiş, mutluluğun da başarıyı beraberinde getirdiğine inanıyor. Ebru Hanım, mutlu insanların daha enerjik ve pozitif olduğunu, kendisinin de başarıyla beslendiğini söylüyor.

Küçük yaşlardayken en büyük hayalinin dünyayı gezmek olduğunu ifade eden Tansu Sancaktar, gerçekleşmesini istediği her şey için çaba gösterdiğini söylüyor. Tansu Hanım, elinde sihirli bir değnek olsa bunu çocukların çocukluğunu mutlu yaşadığı, tüm insanların karnı tok ve sıcak bir yatakta uyuduğu, adaletli ve barışçıl bir dünya için kullanmak isteyeceğini belirtiyor.

Geçmişe takılmak ya da geleceği düşünmek yerine anın tadını çıkarmayı sevdiğini söyleyen Yelda Kara, “Ben özellikle mutlu bir an yaşıyorsam bunun bilincinde olurum ve sonuna kadar onun tadını çıkarırım. Değiştiremeyeceğimiz ya da elimizde olmayan şeylere takılı kalmazsak işler daha kolay ilerliyor. Mutluluk bir kelebek gibi, onu kovalamamak gerek” diyor.

Çocukken çok çalışkan bir öğrenci olduğunu ve beyaz önlük hayali olduğunu belirten Buket Çikolar, üniversiteye hazırlanırken de tercihinin bu yönde olduğunu ve diş hekimliğini seçtiğini söylüyor. Buket Hanım, 14 yılı geride bıraktığı mesleğini ilk günkü gibi severek yaptığını ifade ediyor. Mesleğiyle ilgili seyahatlere çıkmak, tüm dünyayı dolaşmak, yeni insanlar ve hayatlara tanık olmak istediğini belirten Buket Hanım, pandemi sürecinde sıkça online eğitimler ve kongrelere katıldığını da sözlerine ekliyor.

Diler Mengüç, pandemi bitince bir parti verecek olsa bunun kesinlikle çocuklar için olacağını söylüyor. Bu sürecin çocuklar için çok zor geçtiğini ifade eden Diler Hanım, “Sadece ‘maskesiz’ olmanın bile ‘özgürlük’ kabul edilebileceği o yeni dönemde ‘kirlenmek güzeldir’ mottosunu tekrar hatırlamaları için elimden geleni yapardım” diyor. Şubat ayı itibariyle kendi adına modaya dair @trendyandluxury adında bir sosyal medya hesabı açtığını belirten Diler Hanım, “Önümüzdeki sene üzerinde çalışacağım tek bir proje olsaydı, bu sayfamı yararlı hale getirmek, geliştirmek ve büyütmek olurdu” diye de ekledi.

Özge Karadağ, eğer tek bir resim çizme hakkı olsaydı bu resmin kesinlikle Atatürk olacağını söylüyor ve ekliyor, “Onunla aynı ortamda bulunduğumu ve gözlerinin içine bakarak onu resmettiğimi düşünmek bile şu an tüylerimi diken diken ediyor ve beni inanılmaz derecede heyecanlandırıp duygulandırıyor. Bu benim için unutulmaz bir an ve muhteşem bir gurur olurdu.” Her zaman babasını rol model aldığını söyleyen Özge Hanım, “Gerek iş hayatındaki başarısı gerek sosyal hayatındaki samimi ama düzeyli insan ilişkileri, sorun değil çözüm odaklı olması ve kendine güveni ile her zaman onu örnek alır ve onun izinden yürümeye çalışırım” dedi.